Seki'den yola çıkarak (Ne de olsa kolay kadın!)

Dilimde tüy bitti, ama yineleyeceğim izninizle aynı görüşleri. Günlerdir Deniz Seki’nin başına gelenler çeşitli kesimlerce, çeşitli açılardan ele alınarak sakız ediliyor ya gerek görsel, gerek yazılı basında…

Sinir geldi bana…

Önce belirtmeliyim ki, her kim olursa olsun, insanların özel hayatlarına, iç yüzünü bilmeksizin burun sokmamalı görüşündeyim. Fikir, görüş beyan etmemeli. Ve netleşene kadar da hiçbir konuda fikir beyan etmeyi de doğru bulmuyorum.

“Artık Hüsnü yok yaşamımda, olmayacak, beni yalnız bıraktı bu konuda” demiş. Hüsnü de, “Beni bu işe karıştırma, adımdan söz etme” demiş. Ne demek ve ne içinse bilinmez?!

Peki, başına gelseydi aynı şey, aynı şeyleri söyler miydi, çekilir, karıştırma beni deyip yalnız bırakır mıydı eşini böyle bir durumda?

Ya da. Bir başka yerde, her iki kadının da uzağında olduğu bir an, aynı anda iki telefon alsaydı, bir sebeple her iki kadının da hastaneye kaldırıldığını, durumlarının ağır olduğunu veya acil kan gerektiğini vb. sebeple aransaydı, hangisine koşardı acaba?

Böyle bir film vardı bir aralar, adamın hem eşi hem sevgilisi aynı anda kaldırılıyordu hastaneye, doğum yapmak üzere. İki kadın arasında perişan oldu adamcağız, gülerek, ama bir gerçeğe vurgusuyla ibretle de izlemiştik bir yanda!.

Çok cüretkâr değilse erkek, özel günleri eşinin yanında, onunla paylaşımla geçirecektir, kaçınımsız, ama hazlı, ama hazsız, ama mutlu, ama mutsuz!

Tatillerde, bayramlarda, yılbaşında, sevgililer günü ve doğum günlerinde kimin yanında olacaktır?

Yetecek midir, bir başka kadından kalan artık zamanlara sığdırmak aşkını ve o aşkın paylaşımını? Haz alacak mıdır o paylaşımdan, üstelik toplumun bakış açısıyla?

İkinci kadının sıfatı da malum!!!

Ve ne hikmetse de, böylesi durumlarda hep suçlu kadındır!

Erkeğin savunması hazır, canım aldatıyorsam erkekle değil ya, bir başka kadınla aldatıyorum, suçu bende değil yine siz kendinizde arayınız!!! Kadın kuyruk sallamasa… Hem dulmuş, malum… Dul kadın müsait, hazır olda, yanıp tutuşuyor çünkü, erkek olsun da ne olursa olsun yeter ki gel desin, yeter ki gelsin. Müsait kadın çünkü. Evli olup da bu pespayeliği yapanlar pir-u pakmış gibi. Tabii o evli, yakıştırılamaz, kondurulamaz, yapmaz o. Baştaki koca namusa garanti, abalıya misali dula vur gitsin!..

Dul sözcüğü malumunuz, eşi ölmüş kadın, ama boşanmışsanız da fark etmez, dulsunuz toplum gözünde. Dul adıyla adlandırılırsınız ve adınız anında, o malum sıfatla yad edilir, bilmem ne olursunuz kısaca!!!

Biraz onurunuz varsa, kendi gözünüzde bile.

E be deniz, bu gerçekleri bilmiyor muydun? İlla ki başına bir iş mi gelmeliydi? Memlekette bekâr erkek mi kalmamıştı. Peki, tamam gönlün ona kaydı, ama akıl, onur, haysiyet vb kavramlardan da mı haberin yoktu?

Şimdi herkesin gözü kulağı eşindeymiş Hüsnünün. Ne diyecek ne yapacakmış.

Bırakın Allah aşkına, ilişkilerini duyduğunda ne yaptı ki şimdi ne yapsın? Susuyor saygın kadın pozlarında, onursuzluğundan bihaber.

Onurlu kadının, duyduğu, ardından da emin olduğu an, maddi manevi her türlü yoksunluğu, her çileyi göze alıp çekip gitmesi gerektiğini bilmiyormuşçasına!

Kim bilir biliyor belki de ama…

Yazık!..

Zavallı ve onursuz iki kadın portresi kısaca!!!