Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Sekiz bin yıl öncesine gittim

Sekiz bin yıl öncesine gittim
 

Babalar günü gelip çattığında çocuklar bana baba seni nereye götürelim diye sordular. Her ne hikmetse aklıma Bafa Gölü geldi.

-Bafa Gölü'ne gidelim çocuklar, dedim.

Çocuklar çok şaşırdı. Fakat babalar gününde istek reddedilir mi? Hemen kabul ettiler.

Küçüklüğüm doğum yerim olan Söke’de geçti. Bodrum’a gidip gelirken Bafa’dan geçtiğimi hatırlıyorum çocukluğumda. Tam olarak gezememiştim. Demek ki bir ukde olarak kalmış içimde.

Göbeğim Söke’de kesildi. Söke’li demek Egeli demek. Bazı arkadaşlarım gençliğimde İstanbul’a gidip yerleşmemi istediler. Ama ben büyülenmiş gibi bir türlü Ege bölgemizden ayrılmak istemiyordum. Hâlâ daha aynı duygular içersindeyim. Ege’den hiç ayrılmak gelmiyor içimden.

Bafa Gölü Ege bölgemizdedir ve ben nedense bu büyük gölümüze hep sempati duymuşumdur.

Gölün kıyısındaki Kapıkırı köyüne yeşillikler arasında yaklaştık. Vahşi bir manzara arzeden acayip büyük yassı kayalıkların arasından geçiyoruz. Yüksek dağlarla çevrili gölün ortasında içinde surlar bulunan küçük adacıklar var.

Yer yer Türk bayrakları ile süslü köyün tepesine çıktığımızda Karakeçili yörüklerinden olan yaşlı köylü kadınlar etrafımızı sardılar. Ellerinde renk renk yemeniler, tespihler, kolyeler, elişleri, bilezikler, boncuklar. Bize satmaya çalışıyorlar. İnsanoğlu her yerde ekmek parası peşinde.

Tepede, göle kuşbakışı bakan bir yerde oturulabilecek çay bahçesi bulduk.Hava çok  sıcak. Bir yandan da tatlı tatlı rüzgâr esiyor. Limon, şeftali, Frenk elması, zeytin, lavanta, söğüt ağaçları arasındayız. Gölden kayıkların motor sesleri geliyor. Kumluk kıyıda bir iki köylü sandallarla uğraşıyor. Kıyıda tek tük başka çay bahçeleri ve restoranlar var.

Masaya gelen çocuğa soruyorum:

- Adın ne senin?

- Özgür.

- Şu karşıdaki yüksek tepeler hangi dağlara ait?

- Beşparmak.

- Kaç kişilik bu köy?

- Beş yüze yakındır.

- Sen okula gidiyor musun?

- Liseye gidiyorum.

- Hangi lise?

- Milas’taki lise.

- Başka nerde var?

- Selimiye’de var, Söke’de var.

- Derslerin iyi mi?

- İyi

- Hangi dersi daha çok seviyorsun?

- Fen dersini.

- Köyün biraz ilersinde kıyıda mezarlık var. Elde mi taşıyorsunuz ölen insanları oraya?

- Traktörle götürüyoruz.

Çardak usulü yapılarda gölgelenen köylüler. Gölün dalga sesleri bulunduğumuz tepeye kadar duyuluyor. Uzaktaki dağların tepelerinde üç dört tane büyük rüzgâr gülü görüyorum. Devamlı esen bu bölgede elektrik üretimi için kullanılıyorlar. Son yıllarda sayıları çok arttı. Kıyıdaki restoranın yanında park etmiş birkaç araba var. Çok sakin bir köy. Herhalde sakinliği seven insanlarımız geliyorlar. Gün batımı ise harika.

Etrafta keçiler, öküzler, eşekler, kediler dolaşıyor. Son derece doğal bir ortam. Göl, dağlar, ağaçlar, çiçekler, kayalıklar, çeşitli hayvanlar. Köylü Güral Bey’den öğrendiğime göre sekiz bin yıllık mazisi varmış buranın. Söke-Kuşadası-Milas-Muğla-Didim zaten buraları bana hep çağlar öncesini anımsatıyor. Köydeki korkunç bir görünüme sahip yassı yassı dev kayalıklar Güral Bey’in anlattığına göre volkanik kayalar. Bana bu bölgede Hititlerin, Karyalıların, Romalıların yaşadıklarını söylüyor.

Şimdi Karakeçili Yörüklerle Selanik’ten gelen göçmen Türkler oturuyorlarmış. Güral Bey “Biz Selanik’ten geldik, gözlerimiz renkli. Diğerleri renkli gözlü değil, onlar aşiretten” diyor.

Anlattığına göre buraya Alman bir bayan arkeolog gelmiş. Çok sayıda fotoğraf çekmiş. Almanya’ya götürmüş. Kitaplar çıkarmış bu yöre ile ilgili. Bana kitapları gösterdi. Muazzam şeyler. Almanca olduğu için anlayamadım, Türkçe’ye hiç çevrilmemiş. Harika manzaralar var kitaplarda. Yabancılar ülkemizin kıymetini bizlerden daha iyi biliyorlar. Burada yaşayan göl ve dağ hayvanları da kitaplara girmiş. Rengârenk. Karabaş çinte, dikenli keler, örümcekler, kaşıkçılar, akleylek, kukumav, ıhsak kuşu, yeşil kara kurbağası, ova kurbağası, söğüt serçesi, ada doğanı, sığır balıkçılı, yeşil kertenkele, karabataklar, gri balıkçıllar, Toros yılanı, kara alınlı örümcek kuşu, karabaşlı martı, tepeli pelikan, balık kartal, kelebekler, arı kuşu, alaca ağaçkakan, peygamber devesi, kırmızı yusufçuk…Aman Allahım. Her yer doğa kokuyor.

Güral Bey ayrılırken bana çizgilerle dolu sayfalar gösterdi. Sekiz bin yıl öncesine ait taş mezarların diplerinden alınmış resimler. Kadınlar farklı çizilmiş, erkekler farklı.

Babalar gününde Bafa Gölü'nün kıyısında sekiz bin yıl öncesine gidip gelmiş gibi oldum sevgili okuyucularım.

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..