Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '08

 
Kategori
Spor
 

Sekiz maddede futbolun ilahi adaleti tecelli etti dün gece...

Sekiz maddede futbolun ilahi adaleti tecelli etti dün gece...
 

Hürriyet İnternet gazetesinden


"Futbolun adaleti yoktur" sözüne karşılık ben de "Kendince futbolun adaleti vardır" demiştim bundan önceki yazımda.

Dün gece Viyana'da futbolun adaleti, hem de "İlahi adaleti" gerçekleşti 8 maddede;

1- 1996 Avrupa Şampiyonası'nda maçın sonlarında, Alpay'ın, kendisine fair-play kazandıran, kişisel bir hatası sonucu yediğimiz bir beleş golle Hırvatistan'a yenilerek elenmiştik. İlahi adalet bunun rövanşında sessiz mi kalacaktı?

2- Viyana caddelerini, meydanlarını, trübünlerini dolduran şımarık, taşkın Hırvat'lara karşı bir avuç Türk'ün boyunlarının bükük kalmasına ilahi adalet rıza gösterebilir miydi?

3- Sakatlıklar ve cezalarla neredeyse oynayacak oyuncusu kalmayan Türk milli takımının sahaya çıkan oyuncularının yüreklerini ortaya koyarak, varlarıyla yoklarıyla yaptıkları inanılmaz mücadele, döktükleri ter karşılıksız mı kalacaktı?

4- Türk milli takımının en önemli oyuncuları Tüncay, Arda ve Emre Aşık'a gereksiz sarı kartlar göstererek onları yarı finalde cezalı duruma düşüren, tüm takımı da tedirgin ederek rahat oynamalarını engelleyen, annesinin Hırvat olduğu söylenen İtalyan orta hakeminin uzatmanın uzatmasında maçı her an bitirme şansı varken, basiretinin bağlanmasına ve her şeyi bitirecek o son düdüğe bir türlü üfleyememesine ne dersiniz?

5- Fatih Terim'e ukalaca "sus" işareti yapan Hırvat Teknik Direktör'e Fatih'in yiğidi Semih tarafından anında karşılığının verilmesi ve o Teknik Direktör'ün maç sonunda dizlerinin üzerine çökerek öylece kala kalması gerekmiyor muydu?

6- Türkiye liglerinde gol kralı olan Semih'in İsviçre'ye attığı ve maçın kaderini değiştiren golü bazılarınca "bal" olarak nitelenmişti. Futbolcuların kendilerini dünyaya ispatlama fırsatı buldukları böyle önemli bir turnuvada Semih'in de, her şeyin bittiği bir anda, inanılmaz o gölünü atamaması ve kendisini ispatlayamaması adil olur muydu?

7- Türk milli takımına unutulmaz hizmetleri olan emektar kalecimiz Rüştü'nün maçın sonunda yaptığı o korkunç hatanın telafisini, penaltı kurtarmaktan başka daha nasıl yapabilirdi?

8- Milli takımı maç başlarında ve devre aralarında okuyup üfleyen, onları en üst seviyede motive eden ve onları "Nirvana"ya ulaştıran Fatih Terim'e karşı gereksiz, zamansız ve haksız eleştiriler yapan üç beş kişinin ağızlarının sonsuza kadar mühürlenmesi ilahi adaletin ta kendisi değil midir?

Yukarıda 8 maddede görüldüğü gibi, Viyana'da çeyrek final oynayan Türk milli takımının, Hırvatistan'ı penaltılarda 4-2 yenerek, yarı finale yükselmesiyle futbolun ilahi adaleti gerçekleşmiştir.

Bundan önceki yazımda da yazmıştım; tüm olumsuzluklara rağmen, Türk milli takımının, bu ruhla, bu motivasyonla yenemeyeceği takım yoktur ve Avrupa şampiyonluğu hiç de hayal değildir.

Haydi Fatih'in yiğitleri... İleri... İleri... Daha ileri...

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..