Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sekiz Sütuna manşet

Sekiz Sütuna manşet
 

Bakkal Amca Klasiği !


Sabah yaklaşmıştı uykuya yenik düştüğümde. Geç kalktım. Börtü böcek uyanmış. Güneş yükselmişti çoktan. Bu aralar bir yorgunluk var üzerimde. Bahar yorgunluğumudur nedir?

Kent tutsağıyız artık. Ne Bıldırcın, ne Üveyik.

Kırlara uzanmak, ciğerlerimizi dağ havası ile doldurmak hakgetire.Yeşillikmi çok uzaklarda artık. Parklar bile yeşil değil bu yıl.Kızılırmak suyu gelmedimi daha. Çimenleri özlediği suya kavuşturmak gerek.

Dostlarımızda uzak artık.

Eskiden öylemiydi .Gelemezsek, göremezsek.Birbirimizi arardık.Sorardık birbirimizi. İyi günde, kötü günde.Birbirimizi bırakmazdık.

Selam olsun dostlara.Bilirimki işleri vardır.Aramadıkları ondandır.

Deniz çantasını kapıp gitmişti okula.Salonda volta attım bir süre.Mahpusları düşünerek.Kader mahkumlarını.

Pencereyi açtım.Bir çift serçe havalandı.Geldi, balkon demirine kondu.Tekrar havalandılar.Yere kondular bu sefer.Geziniyorlar, doyunuyorlar.

Sesler.Araba, çocuk sesleri.Cıvıl cıvıl çocuklar.Her evde üçü bırakın, dört beş tane.Altı olmasını isteyenler varda(!).Şimdilik bunlar yeter.Bisikletler görücüye çıkmış.Devasa satış merkezlerinde.Market önlerinde.Çocuklar Bakınıyor yutkunarak.Eğiliyorlar, koşuyorlar

sağa sola, kalkıyorlar, söyleşiyorlar.Uzaklaşmıyorlar, yada uzaklaşamıyorlar.Belliki gözleri irili ufaklı bisikletlerde.Gün boyu hep oradalar.Taki anaları sesleyene kadar.

Anahtarı aldım.Çıktım sokağa.

Ekmek ve daha bir sürü şey , ve birde gazete.Alınmayı bekliyor.

Birkaç gün oluyor.Bizim sokağa yakın büyük bir market açıldı.Üçüdü dört oldu sayıları.

Her gün önünden geçtiğim bakkal amca düşünceli, sıkkın.Market tamda bakkal amcanın karşısında.

Bizim insanımız atadan dededen gördüğü alışverişi çoktan bıraktı.Girdimi markete reyonlarda ne var ne yok, ihtiyaç yada değil dolduruyor sepete.Kim diyecek bakkal amca şu varmı bu varmı diye.Yüzlerce çeşitte malların sıra sıra dizildiği reyonlarda kendi elceğizi ile almak varken.

Market ile bakkal amca arasında durdum.Ekmek, cola, gazete ve birkaç şey.Girdim bakkal amcaya aldım.Ekmek dolabı dolu.belliki gelen giden pek yok.Teşekkür etti.İşler nasıl diyemedim. Tahta sandalyesinde iyice küçülmüş, omuzları çökmüş o güzel yüzlü amcaya. Gelen vuruyor, giden vuruyor.En son şaplak marketten.

Oysaki bakkal diyince , ilk aklımıza gelen, adres soracağımız yer oluyor.Yada kimi müşterilerin adlarının yazılı olduğu defterin sahibi.Hani meşhur veresiye defteri.Yada uzun bir iple uzattığımız sepetimize servis yapan ve şimdilerde tarih olma yolunda, koşar adım ilerleyen mahallemizin yaşlı amcası.

Gazetede sekiz sütuna manşet.

“53 milyon yoksul.”

Sürmanşette ise şunlar yazılı “Nüfusu 70 milyon olan Türkiye’de 11 milyon kişi aç yaşıyor.”

Okudum.Şaşırdım.İnanamadım.Bir kez daha okudum.Olur şey değil.

Oysa daha dün kişi başına düşen milli gelirimiz 9 bin doları geçti demişlerdi.Acı gerçeğe, aç ve yoksul insanlara derman olmadı demekki o 9 bin dolar.

Kağıt kalemle yapılan hesap pekde çarşıya uymadı.

Bağışlanmayacaklar gelecek kuşaklarca. 70 milyonun 53 milyonunu yoksulluğa itenler.

Eve geldim.Balkona çıktım. Hava puslu, hafiften ısırıyor soğuk rüzgar.Mevsimler karıştı.Yaz yazlığını, kış kışlığını unuttu.Kışın yerini bahar aldı, baharın yerini kış.yoksa doğuda şimdilerde neden kar yağsın?

Bunda insanoğlunun hiçmi suçu yok? Doğal yapı bozulmasa, mevsimler niye karışsın?. Göller, ırmaklar kurudu. Ormanlar kesildi. Tarla yapıldı.Tarlalar ise arsa.

Yok ediyoruz birer birer.Kültürümüzü.Geleneklerimizi.Kitaplarda öğrenecekler artık gelecek kuşaklar Anadolu’nun kadim değerlerini.

Tıpkı bakkal amcayı gelecekte “masal kitaplarında” öğrenecekleri gibi…

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..