Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '07

 
Kategori
Bilim
 

Sekizyüz yıl önceki Türk robotları

Sekizyüz yıl önceki Türk robotları
 

Bundan sekizyüz yıl önce, 12. ve 13. yüzyıllarda, başkenti Diyarbakır olan Artukoğulları Beyliği günümüz sibernetik biliminin temellerini atacak çalışmalara sahne olmaktaydı. Artuklular, Melik Salih Nasıruddevle Mahmud döneminde, günümüz Diyarbakır surlarının İçkale bölümünde yer alan hükümdarlık sarayında, "Ebu'l-İzz" adlı mühendis tarafından yapılmış "Otomatik Makineleri" kullanmışlardı.

1136 doğumlu Cizreli Ebu'l İzz, yaptığı 32 yıllık çalışmalarını "Kitab-ül Cami-i Beyn-el İlm-i vel-amel En-nafi-i fî Sınaat-il Hiyel" isimli bir kitapta toplamış ve çalışmalarını ne maksatla yaptığını yine bu kitabın 50. sayfasında izah etmişti:

"Ben, bu kitabı, Artukoğulları'ndan Diyarbakır hükümdarı Ebü'l-Fetih Mahmût ibni karaaslan adına yazdım. Ben, bu değerli hükümdarın babasına ve kardeşine 25 yıl hizmet etmiştim. Bir gün, yaptığım makinelerden birini göstermiştim. O bu işimi büyük bir alâkayla tetkik etti ve bana "Dünyada eşi bulunmayan birşey yaptın. Emeğin boşa gitmeyecektir. Bana bütün yaptıklarını gösteren ve içine alan bir kitap yaz!" dedi. Ben de bütün enerjimi toplayarak, gücüm yettiği kadar çalıştım. Bu kitabı yazarak kendisine sundum. Kitabımı bir mukaddime, 50 şekil ve 6 kısım üzerine hazırladım."

Ebu'l İzz'in 1206 yılına ait bu muazzam elyazması, halen Topkapı Sarayı Üçüncü Ahmet Kütüphanesinde 3472 numarada kayıtlı duruyor, bunun yanında aynı kütüphanede (nr. H 414, A 3461) üç nüshası yer alıyor. Üstelik kitabın içindeki şekillerden hiçbirisi bozulmamış ve boyaların rengi solmamış durumda. Ayrıca kitabın bir nüshası da Süleymaniye Kütüphanesinde kütüphanesinde saklanmakta (Ayasofya nr. 3606), ancak bu nüshanın 66 sayfası eksik. Bu yazmadan koparılan bazı minyatürlü sayfalar ve eskiden İstanbul'da bulunan 1315 tarihli başka bir yazma, bugün Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın çeşitli müzelerindeki koleksiyonlarda sergileniyor. Bunların dışında Dublin Chester Beaty Library'de bir, Oxford-Bodleian Library'de iki, Leiden Library'de iki ve Paris Bibliotheque National'de 3 adet daha geç dönemlere ait Cezeri yazmaları bulunuyor. Kitabın dili, o dönemin saray dili olan Arapça'dır.

Kitab-ül Hiyel 6 bölümden oluşmaktadır:
1.Bölüm: Binkam (su saati) ve finkanların (kandilli su saati) saat-ı müsteviye ve saat-ı zamaniye olarak nasıl yapılacağı hakkında 10 adet şekil.
2.Bölüm: Çeşitli mutfak eşyalarının yapılışı hakkında 10 adet şekil.
3.Bölüm: Hacamat (kan aldırma) ve abdestle ilgili ibrik ve tasların yapılması hakkında 10 adet şekil.
4.Bölüm: Havuzlar, fıskıyeler ve müzik otomatları hakkında 10 adet şekil.
5.Bölüm: Sığ bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten düzenekler hakkında 5 adet şekil.
6.Bölüm: Birbirine benzemeyen muhtelif şekillerin yapılışı hakkında 5 adet şekil.

Kitabı bizzat inceleyen araştırmacı Toygar Akman'ın dile getirdiği gibi, "bu kıymetli eserin yapraklarını çevirdikçe, insanın göğsü kabarıyor, sekizyüz yıl önce, "Sibernetik'teki Denge Durumu" ya da "Elektronikteki Ayarlama Sistemleri" gibi, çok ilginç olan bir konuya, bir Türk bilgininin nasıl el atmış olduğunu hayranlıkla görüyor".

Örnek olarak kitabın 274. sayfasında "Otomatik Makine Adam" şeklinde bir resim bulunmaktadır. Bu resimde makine adam, elinde tuttuğu testideki suyu bir kaba boşaltırken, bu kabın içinde bulunan "Otomatik Tavus Kuşu" testiden boşalan suyu, başka bir kaba aktarmaktadır. Suyun boşaldığı kap içinde bulunan bir şamandıra ile "Otomatik Makine Adam"ın eli ve kolu yeniden harekete geçmekte ve böylece de hareket devam etmektedir. Hizmetçilerin ve cariyelerin abdest suyu dökmelerinden iğrenen Hükümdar Mahmud, kitabın 332. sayfasında dile getirildiği gibi artık abdest almak için bu makineden yararlanmaktadır.

171. sayfada yer alan "ısı etkisi ile haberleşerek denge kurma" sistemine dayanan ve bir kuşun hareketine bağımlı tepki veren regülatör, aslında buhar basıncı ile çalışan sistemlerin ve koskoca bir endüstri çağının habercisi niteliğindedir.

126. sayfadaki örnek ise hidro-mekanik etkilerle otomatik kuşların günün belirli saatlerinde sahneye çıkarak ötmelerinin sağlandığı bir düzeneği göstermektedir. Araştırmacı İbrahim Hakkı Konyalı bu düzeneğin ayrıntılarını şöyle tarif etmektedir:

"Kapıların arkalarında her biri ayrı seslerle öten kuşlar saklıdır. Saat başı gelince, üst kapılardan bir adam çıkıyor, yürüyor. İkinci bir kapı önünde duruyor, eliyle kapıya dokununca derhal bir kuş kanatlarını çırparak ortaya fırlıyor, saati sesleniyor ve aynı zamanda da ağzındaki madenî küreler, saatine göre, makinenin altındaki aynalı tabağa atıyor. Bu tabaktan çok uzaklara kadar giden bir ses çıkıyor. Gündüz saate bakan bir adam, ufukta o saatteki durumunu gördüğü gibi, gece de renkli camlar önünde ayın gökteki durumunu görebilir. Saatler, bu şekilde tek bir biçimde ve sıkıcı bir şekilde bildirilmiyor. Saat başı gelince, saatin sahnesine, davul, boru, zurna ve zil çalan adamlar çıkıyorlar.
Çalıyorlar, söylüyorlar."

99. sayfadaki resimde ise "Makineden Fil" üzerine binmiş bir makine adam görülmektedir. Makineden adamın kolunun hareketi ile makineden filin bacaklarının hareket ettiği açıkça görülmektedir. Burada ilginç olan önemli bir husus ise, bu büyük bilginin, çizdiği resim ve şekilleri açıklarken bazı işaret ve simgeler kullanmış olmasıdır. Tıpkı elektronik makinelere iletilen bilgilerin bazı simgelerle gösterilmesi gibi.

El Cezeri'nin diğer bir çalışması ise "bardağı dolduran ve içen robot". Robotun üst gövdesinde bulunan haznede içki bulunduğu sürece sürekli tekrarlayan bir şekilde her 7, 5 dakikada bir kap içki doldurularak dışarıdan bakıldığında robotun kendisi kabı ağzına götürerek içiyormuş gibi ağız hizasına kaldırışı tasarımlanmış. El Cezeri ayrıca günümüzde tüm arabalarda kullanılan krank milinin de mucididir.

Ne hazindir ki, bu makinelere ait somut bir örnek günümüze kadar kalmamış durumda ve günümüzde bile çoğumuz bu büyük bilginin yaşadığından bile haberdar değiliz. Bilim o dönemde kurumsallaşamadığı için ve yapılan bu çalışmalar kişisel kaldığı ve daha çok eğlence maksatlı olarak görüldüğü için bu makinelerin devamı gelmemiş.

Sibernetik biliminin kurucusu olarak görebileceğimiz bu muhteşem bilgin ve bu muhteşem eseri bugün derin bir saygıyla anıyoruz.

Kaynaklar:
1) Bilimler Bilimi Sibernetik - Toygar AKMAN - Milliyet Yayınları - Şubat 1977.
2) 8 Asır Evvel Türk Sarayları Makineleşmişti - Konyalı İbrahim Hakkı - Kara Amid Mecmuası Sayı 5 Cilt 2 Nisan 1969 Sayfa 5-6).
3) Dünyanın İlk Robotu Diyarbakır'da Kullanıldı - Sıddık Algül - Aralık 2001.

 
Toplam blog
: 72
: 1949
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Yazar 1975 Ankara doğumludur. Monterey Postgraduate School / California'da bilgisayar bilimi dalı..