Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '09

 
Kategori
Anılar
 

SEKSEN(80) ‘LERDE ÇOCUK OLMAK…

SEKSEN(80) ‘LERDE ÇOCUK OLMAK…
 

Alıntı...


Bugün milliyette haberlere göz atarken resimler arasında ‘’seksenlerde çocuk olmak’’ başlığı dikkatimi çekti.Ben seksenlerin ortalarında dünyaya gelmiş bir çocuğum,bazı şeyleri ne kadar hatırlarım diye bakarken yaklaşık otuz tane o günlerde televizyonda oynatılan çizgi filmin resimlerini koymuşlar ve her biri büyük bir keyifle izlediğim ve hatırladığım çizgi film kareleri.

Bir duraksadım ve yaşlandığımı hissettim,ama inanılmazda keyifli oluverdi geçmişimden hafızamda kalan bazı kareleri anımsamak.Ben kendimi doksanlı yıllar çocuğu gibi görürüm oysa,ne de olsa aklın yetip bazı şeyleri anımsadığım zamanlar doksan yılları.

Aslında seksen yada doksan hangi yılara denk geldiyse de çocukluğum şimdikinden çok daha şanslı bir çocukluk yaşadığıma eminim.

Biz çocukken sokakta oynamak ana-babamıza korku unsuru değil bizim sesimizden uzak kalıp kafa dinleyebilmek için bir çıkış yoluydu.Bizim için unutulmaz çocukluk arkadaşlığı ve komik bir sürü anı…

Mesela,kız kardeşim ve ben,o iki yaşında falan ben de altı,üzerimizde kadife pijamalar (o zaman çok modaydı) ellimizde annemize zorla sürdürdüğümüz yağlı reçelli ekmek,ikimiz aynı koltukta sıkışmışız ama yüzümüzde bir keyif,fotoğrafımızdan öyle gözüküyor.Televizyonda da kim bilir hangi çizgi film var.Her baktığımda bir başka hissederim o resmimize.

Sık sık sohbetini ederiz kardeşlerimle,ne acayip oyunlar bulurduk biz diye,sonra o günlerdeki komikliklerimizi yeniden anımsar gülümseriz.Özellikle ağabeyimle şimdilerde binaların yükseldiği bazı arsaların boş olduğu zamanları hatırlıyoruz diye sohbet ettiğimizde bir garip oluyoruz çünkü anne babamız derdi bir zamanlar şuralardan geçmeye korkardık,şuradan gül toplardık,şuralar marul tarlasıydı…Şimdi biz diyoruz okula giderken ne korkunç gelirdi bu yol,şimdi ise kalabalıktan geçilmiyor,anne babamız gibi olduk diye gülümsüyoruz bu halimize.

Biz çocukken bir sürü arkadaşımız vardı,güneş biraz sıcağını alsa da annelerimiz izin verse insek bahçeye,ip atlasak,bisiklete binsek,saklambaç oynasak,evcilik oynasak,taşa çıkmaca oynasak ya da bir top bulup yakan top oynarız diye günün ilk ışıklarında başlardık öğleden sonraları için sabırsızlanmaya.

Biz kavga etmezdik arkadaşlarımızla,kavga edince gidip annelerimiz saç başa girmezdi,babamızın o aileyi katletmesinin ne demek olduğunu bilmezdik,gerekmezdi insanların durduk yere vuruşmesına,o kini hiç bilmezdik.Küserdik en fazla birbirimize sonra bir tur bisikletimize binerdik birbirimizin barışırdık.

Birbirimize anlatacak acayip bilgisayar oyunlarımız yoktu onların tuhaf senaryoları,korkunç stratejileri yoktu,ya şeker kız candy’nin bi daha ki bölümüne yorum yapardık,yada heidi’nin haline üzülür onları konuşurduk.

Bilgisayar oyununa devam etmek için heyecanla yatmazdık yatağa sabahı beklemek için,temel reisi,ninja kaplumbağaları,ayı yogiyi,red kit izleyebileceğiz diye hemen uyumak isterdik.

Bizim için televizyon izlemek değil sokakta oynamak eğlenceliydi.

Korkmazdık sokakta oynamaktan.Biz çocukken sokakta kimse yürümekten korkmazdı,kimse çantasına sıkısı sarılmazdı,kimse gasp edilirim korkusu yaşamazdı,televizyonda saçma sihirli diziler yoktu,şarkılarda kimse küfür etmezdi,bilgisayar evlerde yoktu…

Çok değil yahu daha yirmi yıl öncesinde her şey ne kadarda güzeldi.

Şimdilerde ise,çocukların hatırlayacağı çocukluk arkadaşları olmayacak,bilgisayar oyunları olacak,hatırlanılacak çizgi kahramanlar değil sihirli insanlar olacak…

Bilmem belki ben fazla evhamlıyım gelecek nesiller için,belki de gelecek için fazla umutsuz, değişim ve gelişmek mutlaka lazım ama bu değişimler insanlığı,çocuk olmayı bu kadar köreltmeli mi işte bunu hala anlayabilmiş değilim…

 
Toplam blog
: 205
: 4593
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

86nın bir kış günü doğmuşum, belki de ondadır kışı çok sevişim .Hayatın gerçeklerini görüp nefret..