Seksi Bilim

Ne oldu? Tuhaf mı geldi azıcık?

“Şen Bilim” olabiliyorsa, “Seksi Bilim” de olabilir, ne var bunda?

Nietzsche, “Kahkaha ve bilgelik birleşecek ve geriye ‘şen bilim’ kalacaktır” diyor. Ben de “Azıcık da seksapalite katalım, ‘şen ve seksi bilim’ olsun diyorum.

Hali hazırda, okullarda temeli verilen bilim dallarında herhangi bir seksi olma durumu yok. Çok zorlarsak en seksi olanı biyolojidir diyebiliriz ki; onda da üreme konusu pek detaylı anlatılmaz, bilirsiniz. Hatta belki de üreme konusuna hiç değinilmiyor bile olabilir.

Hal böyle olunca Bülent Arınç’ın çıkıp; “Her şey seks ve alkol değildir” demesinden daha doğal ne olabilir? Belki onun çocuklarını harbiden leylekler getirmiştir. Okulda da sadece mayoz ve mitoz bölünmeyi öğrenmiş; dolayısıyla bilgi düzeyi terliksi hayvanlarda kalmış olabilir?! (Cem Yılmaz’a selam olsun.) Bakalım halkımız bunları ne zaman terliğin tekiyle kovalayacak?

İşte bu yüzden bütün meselemiz bilimi seksi kılmak olmalı! Maksat aydınlanma, başka bir derdim varsa, na şurdan şuraya gidemeyeyim vallahi!

Önce, neden bilimi seksi kılmalıyız, ardından da nasıl başarabiliriz diye düşünelim:

Doğal yaşam iki temel içgüdünün etrafında seyrini sürdürüyor; yaşamak ve üremek. Eğer bilime bu iki içgüdünün dayanılmaz cazibesini ekleyebilirsek; insanoğlu düşünme ve bilinç sahibi olmayı da çocuk sahibi olmak kadar içgüdüsel isteyebilecektir. Hatta öyle ki; Arınç ve/veya tabanlarındaki güruh konu ile ilgili cahil kalmayacak, saç sakal bıyık gibi kıldan tüyden işlerle uğraşmayacaklardır.

Ayrıca bilimin cazibesi arttıkça cehaletin çekiciliği azalacaktır. Dolayısıyla toplumun cehaletinden nemalananlar olmayacak, dahası; cehaletten nemalanmak gibi bir kavram dahi kalmayacaktır.

Herkesin aklının erdiğince, potansiyelinin yettiğince öğrendiği; ilgili olduğu alanda bilgilendiği ve bilgisini icra edebildiği bir toplum ne denli ‘ŞEN’ olurdu, düşünsenize..!

Peki nasıl?

Bir kere ilköğretim çağına (ergenlik öncesi) seksi bilim olmaz. Eğitim biliminde “erken uyaran’ diye bir kavram var ki; sonucunda hiç iyi durumlar ortaya çıkmayabilir! Aman evlerden ırak! Şen toplum yaratalım derken, zıvanadan çıkmış toplum yaratmaya gerek yok!. Fakat Ali’nin ve Ayşe’nin yaşları toplamı sıkıntısı ile havuz problemleri belası birleştirilip; Ali ile Ayşe’nin keyifle yüzmeye gittiği havuzla ilgili sorunlar, lezzetli yiyecekler etrafında ve parti havasında çözümlenirken, bal gibi de zevkli hale getirilebilir. Benzeri yüzlerce proje kolaylıkla üretilir. Yeter ki istensin!

Asıl mesele ergenlik sonrası! İlköğretimde hapur hupur yiyerek girişini öğrendikleri temel bilimlerin, birden lisede, tam da sekse karşı merak ve ilgilerinin tavan yaptığı dönemde, karşılarına soyunuk olarak çıkıverdiğini düşünün! Uf! Ne bilim yapılır ama, değil mi!?

Örneğin açıyorsunuz matematiği, konu açılar! Karşınızda mal gibi duran çizgiler yerine öpüşen iki gençten kız olanı, ayağının birini doksan derecelik açı yapacak şekilde arkadaki duvara dayamış! Allah aşkına açıölçerler yeter mi bu görüntüye!

Açmışsınız fizik kitabını, konu kaldıraçlar! Açıklamaya ne lüzum! Gerisi kaldırma kuvvetine kalmış artık(!)

Kimya eşittir koku! Koku eşittir cazibe! Böylesine bir konuda beher mi dayanır o gençlere!?

Elbette biyoloji dersinde de uygulamalı olarak üreme konusu işlensin demeyeceğim. O kadar da değil! Annelerin kızlarına verdiği eğitim gibi olacak bu seksilik derecesi: Göster ama elletme boyutunda.

Sözel bilimlerde işimiz çok daha kolay. Neticede her şey bir sözle başlar. Söz ola, anlam kata hayata!

Seksi Bilimin tek amacı, bilimleri içgüdüsel bir şekilde topluma kazandırmak ve öğrenen, sorgulayan, düşünen, şüphe edebilen, üreten bireylerden mütevellit mutlu bir toplum yaratabilmek! Mutlu ve seksi bir toplum, uff!

Seksi Bilim olsun, tekrar birinci sınıftan başlamazsam hem de!

...