Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '08

 
Kategori
Deneme
 

Seksin zevki şeytanın işi!

Seksin zevki şeytanın işi!
 

GECELERİ ŞEYTAN GİRER RÜYAMA, SAĞOLSUN !


Hemen aklınıza gelenleri söyleyeyim:

“Bu sözler mutlaka bağnaz bir din adamından çıkıyordur, hangi dinden
olursa olsun bu bağnazların ilk yasakladığı şeylerden biri de bu seks olayıdır."

Bu müptela aslında insanlık belasıdır. Ama çoğalmak için icat edilen çareler henüz çok rağbet görmemiştir. Tüp bebek bile tıbbi zorunluluklar olmadan tercih edilmemektedir. Yani hala sokaklarda dolaşan tüp gaz kamyonları olup, daha hoparlörlerden be-bek GAZ anonsu duyan yoktur.

Konuya dönelim; bu kez bütün bağnazlar masum!

Çünkü bu iddiayı ben terkedilmiş bir müzede, papirus üzerine kaydedilmiş el yazmalarında buldum. Orhan Pamuk'un Masumiyet müzesinin tersine bu müze "hin oğlu hinlikler" müzesi olmalıydı. Gülüp geçecektim ki iki metre ötedeki Uygur çivi yazısı beni yerime çiviledi.

Uygurlular uydurmuşlardır diyemedim; çünkü okuduktan sonra ne yazık ki sözleri bana çok mantıklı geldi. Sözü fazla uzatmadan okuduklarımı size aktarayım
efendim.

Herkesin bildiği gibi dünyanın 7 günde yaratıldığını söylüyor bu yazılar da.

Dünyayı yaratan tanrı insanı yaratmaya başlamış işi bitince. Büyük bir hevesle yaratım ve üretim aşamasına geçmiş. Aslında çok da zorlanmıyormuş artık.

En son ürünü maymunu temize çekti mi bu müsvette insan olurmuş bir iki oynamayla.

Hayvan modelini örneklediği için organların yerleşimi de aynen modele uygun
olmuş. En değerli bölüm baş ve beyin elbette…

Bu bölüme akıl, güzellik, mantık, bilinç, yani insanı insan yapan her özelliği monte etmiş.

Sonra biraz aşağıda kalp, onun yanında soluk denen hayat öpücüğünü tanrıdan gelmişçesine bize sunan akciğerler, mide, karaciğer, vs vs…

Ne yazık ki çoğalma işlevini yapan organlarla gıda atıklarını dışarı yollayan organlar aynı yeri paylaşmak zorunda kalmışlar.

Çünkü öteki imtiyazlı organlar üst katları kapmışlar.

Tanrı çaresiz bunları da yerleştirmiş.

Ve cinsel birleşme olayında aynı hayvanlar aleminin tarz ve biçimlerinden
başka bir biçim yaratmak bu yerleşim dolayısıyla artık imkansız hale gelivermiş.

Tanrı o sırada dünyaya yeni gelen, ve tabi ki hemen çoğalarak neslini
sürdürmek isteyen maymunların, mamut, zürafa ve dinazorların vuslat hallerini izlemiş…

İneğin üstündeki boğa, dişi filin üzerinde depremler yaratarak dünyanın yeni coğrafyasını oluşturan fil ailesi, denizdeki ilk tsunamilere neden olan; belki de o zaman birleşik olan Asya ile Afrika’ yı ayıran balinalar familyası, bir dişi kedi arkasında erkek tekir tayfası ; “aman tanrım” demiş - tanrı elbette aynaya bakarak-…

"Ben ne yaptım. Bu kadar estetik duygular kattığım, dünyaya güzellikler sunsun diye yarattığım bu üstün varlık, insan, neredeyse benim klon kopyam; böyle mi çoğalacak?"

”Erkek insan dişisinin üzerinde böyle mi tepinecek; hadi hayvanlar gülmez ama
bu manzarayı gören diğer insanlar gülmekten kırılmayacak mı?“

”Bunun sonucunda da insan nesli üremeyi bırakıp daha birkaç bin kişi bile toplanmadan yok olmayacak mı? Ah ben ne yaptım? Yıkıldı hayallerim, rüyalarım…”

” Oysa neler ümit etmiştim! Bir insan günün birinde beni taklit ederek insanları kandıran o soytarı Olimpos tanrılarından ateşi çalacaktı; ateşle birlikte tekerlek de bulununca insanlığın büyük yürüyüşü başlayacaktı.”

“Evet savaşlar olacaktı; bu laboratuardan kaçabilen kötü üretimler elbette ki kanlı sayfalara imzalar atacaktı.”

“Ama sonunda insanlık kazanacak, Çankaya bile güllük, kalanı gülistanlık olacaktı …Tanrı çok muzdaripmiş kısaca. Koskoca evrende doğmamış bir yıldız kadar yalnız ve garipmiş işte o anlarda.

Onun bu halini pek yüz vermediği komşusu Mefisto fark etmiş elbette…

Sonsuzlar alemini paylaştığı bu kutsal ve iyi varlığın diyalektik yasasına uygun olarak yaşamını sürdürmesinin kendi yaşamı için bir sigorta olduğunu bilen Mefisto, yani şeytan hemen tanrının kapısını çalmış…

- Duydum ki insanı yaratmışsın komşu… Ben bunu duyar duymaz bozuk üretimlerin buraya geri gelmeleri durumlarını düşünerek Cehennem adını verdiğim bir yerleşim biriminin hazırlıklarına başladım…

Hatta güneşten büyük bir parçayı koparıp bu birimin ikliminin çok sıcak olmasını düşünüyorum…

Cayır cayır kıvamında…

(Size garip gelmesin o zaman termometreyi bulacak insanoğlu daha bir çekirdek
bile değil…

Cayır cayır yakıcı anlamında, takır takır soğuk anlamında…

BKZ Uygur çivi Larousse; ilahi iklimler sayfası…)

Tanrı şeytan bile olsa derdini açacağı birini bulmuş olmanın verdiği hüzünlü bir rahatlıkla durumu Mefisto ya anlatmış…

Kanıt olarak ta o sırada çiftleşmekte olan iki timsahı göstermiş…

Timsahların bulunduğu akarsu inanılmaz bir çalkantıyla taşıp bir büyük setten dökülmeye başlamış.

Bu iki yaratığın yaygarası o kadar dehşet vericiymiş ki -ne yaygara- demiş tanrı…

İşte yüzyıllar sonranın Niyagara'sı böyle oluşmuş.

Şeytan Mefisto tanrının sırtını okşamış:

- Üzülme büyük tanrı, senin düşünemediğini bazen şeytan düşünür…

Bak şimdi bu şeytan komşun diyor ki sen bu garabet birleşmeyi insana kabul ettirebilmek için çok büyük bir zevk duygusu yarat. Öyle ki özellikle daha
ilkel olan erkekler kadın görünce kudursunlar. Dişilerin üstüne atlamaktan başka
bir şey düşünemez olsunlar… Dişilere de bu aldanmayı koy… Onlar da erkek görünce şu dişi kediler gibi kuyruk sallasınlar. Ha bunların kuyruğu yoktu değil
mi; canım popolarını filan sallasınlar…"

-Tamam Mefisto, dediğin iyi, güzel de, yine de görüntü komik…

Kim görse kahkahayı basacak, iş yarım kalacak…

- Ha onun için de çare şu; Sen bu alt yapıyı kutsal diye beyne şırıngala… Yani herkesten gizli olmalı bu alt yapı uzuvları… Yasağın zevki de eklenir o zaman bu çiftleşme eylemine…

O zaman göreceksin hayvanlarda bu kadar doğal olan bir olay insanda
nasıl başka biçimler kazanacak; senin bu alt yapı üst yapıyı yaya bırakacak…Erkekler kadınlardan davet bekleyecek, şu uyduruk alt yapı mabet gibi kutsal görünecek… Şeytan dedi deme, bak ilerdeki insanlığın düzeni bile bu çiftleşme üzerinde dönecek… Yoksa dediğin gibi akıl, mantık ve zeka bahşettiğin bu büyük ve değerli varlığı filler gibi tepişirken görenin gülmekten kasıkları çatlar;
tepişenler işlemi tamamlamaz, kasıkları çatlayanın zürriyeti de çatlar. ”Olimpos tanrıları da bunu şaraplarla kutlar, sen de bu ulu yalnızlığında yaşlanırsın… bak 7 günde yarattığın dünya henüz bomboş… Karar verdiğinde beni çağır, Havva’ ya şu yasak meyvayı götürsün benim postacı engerek! Dostun ve kulun şeytan diyor ki çoğalmaları için insana bu aldanış gerek!”…

Uygur çivi yazısı burada bitti…

Sonucu tahmin etmem zor olmadı elbette…

Tanrı çaresiz şeytanı dinlemişti…

Dinlemeyip ne yapacaktı?

Atalarımız birbirinin üstüne çıktıkları anda akılları başlarından gitmese dünya bize nasıl kalacaktı…

Şeytan diyor ki: "Tanrı bile beni bu konuda dinledi…

Sizin yasak , tabu, kutsal saydığınız o şey bir şeytan aldatması sadece…"

Orhan Veli de “geceleri şeytan girer rüyama, sağolsun” dememiş miydi o güzel şiirinde…”

 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..