Seksologlar, Masturbasyon ve Çağdaş Tutumlar

Günümüzde seksologlar, masturbasyonun, insanın cinsel yaşamında bazı sorunların çözümünde olumlu katkıları olabileceğini düşünüyorlar. Yanlış toplumsal baskılar altında birtakım ruhsal kompleksler doğurabilen kendi kendini tatmin etme faaliyetinin, gerçekçi ve hoşgörülü bir yaklaşımla ele alındığı takdirde, ortak cinsel yaşamı zenginleştirebilecek, bazı bakımlardan kolaylaştırabilecek çözümler getirebileceğini ileri sürüyorlar...


Örneğin, erkekler için kendi kendini tatmin sırasında düş kurarken soyut fantezilerden çok, somut bir sevgili düşüncesine yönelmeyi, kadınlar için de süratli doyuma ulaşmadan çok haz duygusunun etraflıca uyarıldığı, uzunca süren, hatta ardarda yinelenen doyumlar önermekteler.


Eşi ile uyumsuzluk yaşayan ya da cinsel doyuma ulaşma güçlüğü içerisinde bulunan kadınlar açısından masturbasyon, cinsel organların duyarlılığını arttırdığı gibi, kadındaki belli bir amaca yönelmemiş edilgin cinsel arzunun keskinleştirilmesine ve bedensel doyuma yönlendirilmesine yaramaktadır.


Bu çağdaş görüşleri değerlendirirken dikkat edilmesi gereken nokta, masturbasyon karşısında şaşılacak ölçüde olumlu tavır alan batılı seksoloji uzmanlarının bu tavrı, içerisinde yaşadıkları geleneksel baskıcı kültüre bir tepki olarak benimsemiş olmalarıdır. Kendi inancındakilerin sayısını üreme yoluyla çoğaltma isteği, kilisenin hep cinselliğe üreme amacı dışında bir gerçekleşme alanı tanımamasının nedenlerinden biri olmuştur. Masturbasyonun dinsel açıdan sakıncalı yanlarından biri budur... Tohumunu yere saçan Onan elbette Tanrı tarafından cezalandırılacaktır. Çünkü o, ne pahasına olursa olsun tohumunu cemaatin çoğalmasına yarayacak şekilde kullanma buyruğuna karşı gelmiştir.


Günümüzün seksoloji uzmanları, insanın cinsel davranışlarını uzun süredir baskı altında tutulan bir anlayışa karşı çıkarken insanın cinsel yaşamının sadece üreme işlevine yönelik olmadığını, bireysel haz ilkesinin birçok bakımlardan daha önemli olduğunu söylüyorlar. Bu görüşün tutarlı olduğunu bugün artık kabul etmemek olanaksızdır. Oysa masturbasyona ilişkin çağdaş tutumların büyük ölçüde eskiye tepki niteliğini taşıdığını ve bu yüzden yer yer aşırılıklara düşebileceğini göz önünde tutmak yerinde olur.


Masturbasyonun insan ruh ve beden sağlığı üzerindeki çift yönlü etkilerine dikkat etmek gerekir. Cinsel gerilimi hafifletmede yararlı oluşunun yanısıra, cinselliği mekanikleştirerek ruhsal baskılara yol açma özelliği yabana atılmamalıdır.


Hiç bir yetişkin insan kendi kendine doyumdan, belli bir boşluk duygusu yaşamaksızın tad aldığını ileri süremez. İki kişinin birlikte yaşadıkları cinsel haz içerisinde paylaşma, alıp verme vardır. Karşı cinsten insanların birleşmesinde böyle olduğu gibi, eşcinsel ilişkilerde de durum böyledir.


Lâkin kendi kendini tatmin etme olayında sadece bir tekbaşınalık, sadece soyutlanmış bir boşalma söz konusudur. Yâni karşılıklı herhangi bir alıp vermeden söz edilemez. Doyum sağlandıktan sonra arda kalan, yalnızlık ve boşluk duygusundan başka bir şey değildir.


Masturbasyon kesinlikle insanı kör etmez, kısır bırakmaz!.. Fakat cinsel haz amacıyla kendi kendilerine yönelenleri duygusal açıdan bir çıkmaza sürükleyebilir.