Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Selam verme adabı

Selam verme adabı
 

Selam vermek insani ilişkileri güçlendirir, toplumdaki kaynaşma ve dayanışmayı artırır. İnsanlar arasındaki muhabbeti sağlamlaştırır. Bu hususta Hz.Muhammed "Size, aranızda sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız ve verilen selamı alınız! Ey insanlar, selamı yaygınlaştırınız..."demiştir.

Kültürümüzde mevcut olan iyi günler, merhaba, günaydın gibi cümlelerle insanlar birbirleriyle iletişim kurmaktadırlar. Selam, insanların birbirlerini tanıyıp, kaynaşmasına öncülük eder. Çünkü selam sosyal barışın, insanlar arasında sevgi ve muhabbetin gelişmesini sağlayan önemli bir sebeptir.

Nedense gittikçe kaybediyoruz bu güzel eylemi. Artık kendi kendimize yeter olduğumuzdan mı? Yoksa insanlara olan samimiyet ve güvenimizin azalmasından mı? "Biz Türkler çok sıcakkanlıyız, avrupalı insanlar soğuk diyoruz ama göz aşinalığı olduğumuz insanlarla dahi, alışverişte ya da sokakta göz göze gelsek, bakışlarımızı kaçırmayı tercih ediyoruz. Herhangi bir dükkana giriyorsunuz siz iyi gunler dediğinizde dahi cevap alamadığınız oluyor. Otobuse biniyorsunuz Şöför keza öyle. Markete giriyorsunuz kasiyer donuk donuk paketleri barkoddan geçirmekle yetiniyor. Sanki biz oradan alış veriş yapmak mecburiyetindeymişiz gibi, aynı şekilde bir teşekkür veya iyi günler dahi yok. Galiba artık birbirimizi pek sevmiyoruz, herkes birbirini menfaat aracı olarak görmeye başladı sanki. Belki hayat şartları, geçim sıkıntıları insanları bu hale getiriyor. Şu da bir gerçek ki günlük stres, koşuşturma içinde küçücük gülümsemeler bile insanı rahatlatırken, yaşama isteği verirken neden bu esirgeme?İstesek de istemesek de beraber yasıyoruz. Yapacak bir sey yoksa, yaşanacak yer yapsak ya dünyayı.

Benim yaşadığım semtin yaşanacak bir semt olduğuna bir kez daha tanık olduğum için yazıyorum bu yazıyı. Geçen akşam vapurdan indim ve eve doğru yürüyordum. Bir kaç adım önümde bir bey yürümekteydi. Caddenin sol tarafında bir bankta bir kadın, iki erkek üç yaşlı insan oturuyordu. İhtiyar erkeklerden bir tanesi bacak, bacak üstüne atmıştı ve tesbih çekiyordu. Önümde yürüyen Bey'i görünce bacağını indirdi, elini göğsüne vurarak başı ile gülümseyerek selam verdi O'nun o hareketini gren diğer iki yaşlı da gülümseyerek ve başlarını sallayarak selam verdiler, önümdeki bey de selamları elini sallayarak aldı.

Dikkatimi çeken üç unsur var burada. Birincisi yaşlı olan genç olana selam verdi, çünkü ilk gören o oldu genç olan selam vermelidir diye beklemedi. İkincisi yaşlı adam selam verirken, bacak, bacak üstüne attığı ayağını saygısından yere indirdi, selamlaşmadan sonra tekrar bacak bacak üstüne attı, üçüncüsü genç adamı görmeden önce yüzünde ciddi, hatta sıkıntılı bir ifade varken , genç adamı gördüğünde gülümsemeyi ihmal etmedi ve gülümsemesi suratına yapışmıyordu gayet içten ve samimi idi.

Ve en önemlisi benim o insanların selamlaşmasını izlediğimi fark edip aynı seremoni ile bana da selam vermeleri oldu. Bacak aşağı indi, el göğse götürüldü ve içten bir gülümseme yayıldı yüzlerde. Bu olay benim o kadar hoşuma gitti ki herhalde gülümseyişimin içtenliğinden mutluluğum belli olmuştu.

Geçen gün yine gördüm aynı insanları, yine aynı bankta oturuyorlardı ve yine selamaştık. Hiç tanımıyorum, isimlerini yaşlarını ve hatta oturdukları evi bile bilmiyorum. Üstelik çocukları yaşındayım. Fakat bir selam bir gülümseyiş değer gördüğümün ve insan yerine konulduğumun en büyük ifadesi değil mi? Deneyin mutlu olacaksınız.
 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..