- Kategori
- Şiir
Selami ve Ertuğrul Ata!
Hanım dedim olmuyor, iki evlat bize az!
İki daha yapalım, hem şenlik olur biraz!
*
Ninemin cenazesi için köye gitmiştik.
Tek hanım kaldı evde, onu götürmemiştik.
*
Annem; oğlum sen durma dedi, hemen eve git.
Karının günü yakın, belki kalmadı vakit!
*
Acele etmiyorum, geldim evin yanına!
Kiracımız Eczacı, birden seslendi bana!
*
Neden oturuyorsun, haberin yok mu senin?
Ebeyi çağırdılar, günü gelmiş yengenin!
*
Hemen koştum eve ki, komşular eve dolmuş.
Meğer bizim Selami, üç saat önce olmuş!
*
Seksen sekiz yılının dört ekim akşamıydı.
Gününü de unutmam günlerden de salıydı!
*
Babam taktı ismini, dedi olsun Selami!
Annem de tembih etti, bu son olmasın e mi?
*
Biz de aynı kararı almıştık dedim anne!
Bir torun daha gelir kısmetse gelen sene!
*
Uzun bir mola verdik, geldi iki bin iki!
Yaşım da fazla değil, nüfusumda kırk iki!
*
Dedim hanım unuttuk, hani sözümüz vardı!
Hanım anlayışlıydı, bir başkası kızardı!
*
İyi ayarlayalım koç burcu olsun oğlum.
Belki hayırlı olur, belki açılır yolum!
*
Allahın hikmeti ya, dediğim gibi tam!
On üç nisan akşamı doğdu Ertuğrul Atam!
*
Karabükten telaşla koşup gelmiştim eve!
Dediler ki öğlede gittiler hastaneye!
*
Ali ile Selami annesinin yanında!
Ertuğrul Atamız da uyuyor kundağında!
*
Hanım dedim bu kadar; daha fazla istemem!
Bir daha çocuk yapma valla eve de gelmem!
*