Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '20

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Selda Hasret Arslan

Selda Hasret Arslan           

(Hiçbir başarı rastlantı değildir.)                                                                                                    Değerli okurlarım başarı öykülerini alkışlamaya devam ediyoruz. Bugün sizinle Sayın Selda Hasret Arslan'ın başarı öyküsünü paylaşacağım. Bu sayfada başarı öykülerini paylaştığım değerli insanların ortak özellikleri başarılı olmalarının yanında aynı zamanda mütevazi ve samimi olmalarıdır. Şimdi sizi bu harika söyleşi ile baş başa bırakıyorum.

Selda hanım, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

-Bulgaristan da doğmuşum ben, 8 yaşındayken Türkiye’ ye yerleştik. Tek kelime Türkçe bilmeden ilkokula başladım. Önce Kütahya, Bursa, şimdi de İstanbul'dayım. Ortaokulda Bursa Devlet tiyatrosu kursları ile tiyatroya başladım. İlk paramı tiyatrodan kazandım. Sonra radyoculuk sevdam başladı, 6 yıl radyo programcılığı yaptım, 13 yıl kesintisiz Olay tv’ de, 3 yıldır da Tv 360’ da olmak üzere 16 yıllık televizyon hayatım var. Eşimle Bursa’ da tanıştık. 8 yaşında bir oğlum var. Şansa inanmam, şans varsa benim şansım eşim ve oğlum ve tabi ki sevdiğim işi yapabiliyor olmak...

Başarılı olmak için neler yaptınız? Nasıl çalıştınız?

-Kimine göre başarı ün ve şöhret, kimine göre tonla para kazanırsan başarılı sayılırsın, kimine göre de durmadan akademik eğitim almak başarı... Bana göre; kaldırımları süpürsen en iyi şekilde süpürürsen senin başarın... Ben hobisini işe çevirmiş şanslı insanlardanım. Başarının birinci kuralı yaptığın işi çok sevmek. Benim mesleğim için konuşacak olursak, yaradılışımızda genlerimize kodlanan yetenekleri takip edersek başarısız olmak mümkün değil ve sonra mutlaka eğitim... Ne tek başına yetenek ne de tek başına eğitim yeterli olmuyor maalesef... Ben 13 yaşımda mesleğimi seçmiştim. Ve karar verdiğimde hiç beklemeden işin peşinden koşup çalışmaya başladım. İlk radyo programım bir çocuk programıydı mesela... Şimdiki gençlerin en büyük sorunu ne yapmak istediklerini bilmemeleri...

Şu anki mesleğinizi yapmasaydınız ne yapmak isterdiniz?

-Bir daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerdim.

Hayatta sizin için önemli 3 şey nedir desem ne cevap verirsiniz?

-Bu sayıyı sevdiklerimi sayarak doldurmak istemiyorum. Yaşamın içinde önemli olanlar benim için; samimiyet ve doğallık, olaylara ve insanlara hoşgörülü olabilmek, çok sevmek ve sevdiğini belli etmek...

Selda hanım, sizin için mutluluk nedir? Sizi en çok ne mutlu eder ? nelerle mutlu olursunuz? En çok keyif aldığınız şeyler nelerdir?

-Mutluluk mutsuz olmadığımız anların toplamı. Somutlaştırdığımızda; aniden gelen bir telefon, gönderilen bir çiçek, ailece bir tatil, çocuğuma sarıldığım an, mutfakta pişen kek kokusu… Beni küçük şeyler daha çok mutlu eder. El yazısı ile hazırlanmış sürpriz bir notu pırlantaya tercih ederim doğrusu...

Şimdi biraz da gelecekten konuşalım. Geleceğe yönelik ne gibi planlarınız var?

-En korktuğum soru. Oldum olası planlı yaşayamadım. “Sen plan yaparken kader gülermiş.” lafına bu yüzden bayılırım. Hem beni rahatlatıyor biraz. Galiba kaderciyim. Ama işime en iyi şekilde yine devam etmek istiyorum. Kendi çapımda kimsesiz çocuklara yardımlarda bulunuyorum ama ileride bu konuda büyük bir projede olmak istiyorum. Ya da ben yaparım belki kim bilir... Corona yüzünden evlere kapandığımızda daha çok okumak ve daha sakin olmak konusunda kendime söz verdim.

Peki, sosyal medya ile aranız nasıl?

Sosyal medya anlayamadığım kadar güçlü ve önemli. Ama ben bir türlü doğru kullanmayı öğrenemedim. Takipçi ne sever? saat kaçta paylaşım yapmak lazım? Ne yazarsam çok okunur? Bunlara hem vakit hem emek lazım. Benim şimdilik vaktim pek olmuyor, belki ileride daha çok eğilirim bu konuya...

Bir gününüz nasıl geçiyor?

-Güne sabah 06:00’ da başlıyorum. Kanal evime oldukça uzak, gelir gelmez hazırlıklara başlıyoruz. Canlı yayın gerçekten enerji istiyor. Yayın bittiğinde biraz yorgun oluyorum. Biraz dinlenip eve dönüyorum ve gün yeniden başlıyor. Bu yıl pandemi tüm anneleri etkiledi. Okullar yok, evde koşturma devam ediyor. Oğlum derslerine girdi mi? Yemeğini yedi mi? Akşama ne yese? Ödevler yapılacak… Her şeyi yoluna soktumsa bir saatlik bir açık hava yürüyüşü yapıyorum. Kendimle kaldığım ve iyi hissettiren bir zaman oluyor. Hem kadın hem anne, hem iş hayatında olmak hayatı çok hızlı akıtıyor.

Evde yemek yapar mısınız? Yaparsanız en çok hangi yemekleri yaparsınız?

-Yemek yapmayı seviyorum. Dostlarımızı ağırlamayı çok severiz eşimle. Yaptığım yemeklerin zevkle yendiğini görmek çok güzel. Ben tencere yemeklerinden çok zeytinyağlı ve soğuk mezeler hazırlamayı seviyorum. Çeşitli ve farklı salatalar denemeyi severim bir de. 

Kış gelince sıkça kereviz ve enginar yaparım. Yazın taze fasulye, kabak yemekleri. Et ve balık eşimdedir. Çok güzel yapar fırın yemeklerini. Kuru fasulye, nohut zaten düdüklü tencere marifeti ama güzel yaparım.

Evde mutluluğun sırrı nedir?

-30 yıllık evli olanlar daha güzel cevaplarlar bu soruyu ama benim keşfim karşılıklı anlayış, güven ve hoşgörüden geçiyor. Eşlerden biri gerginse, alınmak yerine “Bugün kötü bir şey mi oldu?” diye anlamaya çalışmak, yapılan hatalara hoşgörülü olmak, ilk fırsatta sırtını dönmek yerine problemleri çözmeye yanaşmak gerekiyor bence... Herkes birbirine nefes almak için alan tanırsa mutluluk kaçınılmaz...

Selda Hanım, gençlere başarılı olmaları için ne yapmalarını önerirsiniz?

-Başta da söylediğim gibi, yeteneklerimizi takip edersek başarısız olmak mümkün değil. Elmadan armut yapmaya çalışmak hep hayal kırıklığına sebep olur. Günümüzde gençlerin en büyük sorunu üniversite çağına gelinceye kadar hayatta ne yapmak istediklerine hala karar verememiş olmaları. En çok kazandıran mesleklerin peşinde koşmaktansa onları çalışırken mutlu edecek mesleklerin peşinde koşmalılar. Eğitimi çok önemsesinler. Sosyal medya ya da başka mecralarda hızlıca olabilecek yükselişler gözlerini boyamasın. Günün sonunda donanımlarınız kalacak elinizde...

Son olarak neler söylemek istersiniz?

-Bu röportaj için size çok çok teşekkür ederim. Siz sadece bir avukat değil, müvekkilinizi savunurken ya da olayları hukuki açıdan değerlendirirken insan olmayı, vicdanı ve fazlası ile psikolojik açıdan bakmayı asla ihmal etmiyorsunuz. Sizi tanıdığıma çok mutluyum. Okurlarınıza seviler…

Ben de bu harika söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Yolunuz açık ve aydınlık olsun.

Cengiz Hortoğlu

 
Toplam blog
: 924
: 4123
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

CENGİZ HORTOĞLU Cengiz Hortoğlu Gaziantep'te doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi. Serbest a..