Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '20

 
Kategori
Üniversitelinin Sesi
 

Selefilik

Seleflilik

Günümüz dünyasında az bir grup olmasına rağmen en çok konuştuğumuz mezhep olarak karşımızda durmaktadır onunla beraber Şiiliği de,

Selefiler kendilerini, peygamberimize kadar uzaman bir silsile içerisinde görürüler. Yaptıklarını dini inanca dayandırırlar, ancak peygamber zamanında yaşayan din ve toplum sahih bir din ve toplum olduğunu savunur, savunmuş oldukları din anlayışının bütün zamanlara sarih olduğunu, kalemin kuruduğuna iman etmişlerdir.

Daha sonrada doğan rey ekolu ve buna mukabil olarak kelam mezheplerinin dinde yeri olmadığı bunların her biri bidad olduğunu söyler ve bunlarla mücadeleyi bir cihad edasıyla savunurlar.

Kendilerine göre dar bir ehlisünnet çerçevesini çizerler kendilerinden başkasını Sünni olarak kabul etmezler.

Selefiler kendilerini İslam’ın merkezide görmek gibi bir hakkı elde etmelerine dayanağı daha çok hadis kitaplarından bulurlar ve hadisleri din inancının merkezine koyarlar.

 Sünniliğin tıpkı Şiilik gibi bir ekolleşme dönemi geçtiğini görmekteyiz, ehli sünnet el cemaat kavramı ilk defa İslam tarihinde imam Şafii ve talebesi Ahmed bir Hanbel tarafından kullanır ve bir doktrine dönüşmüştür.

İslam Tarih in’de dört savaştan bahsedilir, bu savaşlar sadece sosyolojiyi değil aynı zamanda Müslümanların referans kaynağı olarak kabul edilen hadislerde yansımaktadır.

Cemel, sıffın, kerbela vakıası ve hare savaşları, bu savaşları kargaşaları İslam’la en ufak bir alakaları yoktur. Bu savaşlar hicri ilk yüz yılı içerisinde yapılmış Haşimiler ile Emeviler arasında iktidar kavgasından başka bir şey değildir. Selefiler burada herhangi bir fikir sarf etmeyip bir nevi sahabenin masumluğunu savunmuşlardır.

Bu dönemde her iki kabile tarafından uydurulan hadisleri kendilerine referans ederek kendilerini haklı göstermişlerdir. Yani selefiler ve Şiiler, kaynaklarda ilk hadis uydurma Şiiler yapmışlardır. Tab, emevilerde boş durmamışlardır.

Selefilerin kendilerine referans olarak Yâda kendilerini cemaatin merkezinde görürler, hâlbuki cemaat toparlanma birleştirme bir araya getirmek olarak anlaşılması gerekirken bunu tam ters bir anlamda yaşıyorlar. Oysaki peygamberimiz toparlayıcıydı…

En büyük referansları fırkayı Naciye hadisidir, Peygamberimizin hayatına baktığımızda,  bu tür ayrıştırmaları göremiyoruz dolayısıyla bu tür rivayetleri kabul etmemiz mümkün değildir.

Selefilerin daha sonraki dönemlerde de görüyoruz,  özellikle ibn Teymiye selefi camiası için temel taşı olarak kabul etmemiz gerekir. Hambeli mezhebin toparlayarak kendiside pek fazla emek vererek mezhebi sistemleştirmiştir.

Daha sonra Muhammed bin abdulvahhap tarafında kabul edilen seleflilik apayrı bir evreye savrulmuştur, siyaset alanında görüyoruz. Vahabiliğe savrulan mezhep, ibni Teymiye’nin getirmiş olduğu aşılımlar ve gelişmeleri değil savaş zamlarında vermiş olduğu fetvalara tutunarak son derece dar bir çerçevede şekillenmiştir. Suudi Arabistan bayrağı iki kılıç biri vahabiliği diğeri krallığı temsil eder.

Günümüzde Suudi Arabistan’ın  resmi mezhebi vahabiliktir.  Vahabilik; yaşadığımız çağa baktığımızda ilkel, bağnaz,  İslam’ı çağı anlamamış, felsefe, kelam ve mantık gibi aklı verileri kabul etmeyen bir din anlayışı olarak görüyoruz.

 
Toplam blog
: 57
: 83
Kayıt tarihi
: 10.09.20
 
 

Bilimsel olarak yaklaşan, Tarihte ve günümüzde yaşananları kanaatine ve vicdanına uyarak yorumlayan..