Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Tarih
 

Selim Sırrı Tarcan sporumuzun ve halk sağlığı davasının abidevi şahsiyetlerindendi

Selim Sırrı Tarcan sporumuzun ve halk sağlığı davasının abidevi şahsiyetlerindendi
 

Selim Sırrı Tarcan, günümüzde unutulmuş olan çok önemli bir spor adamı ve halk sağlığı savaşçısıydı


Selim Sırrı Tarcanın Çocuklara Sağlık Öğüdleri

Şu an elimde ‘Selim Sırrı Tarcanın Çocuklara Sağlık Öğüdleri’ kitabı var. Çok enteresan, nadir ve önemli bir eser olan söz konusu kitap hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, yazarı hakkında da bir parantez açacağım. Böylelikle, ülkesine ve insanına yaptığı diğer birçok hizmetin yanı sıra, halkının spor yapmasına yönelik çalışmalarıyla da öne çıkan enteresan bir dava adamını, günümüzde artık ismi anılmayan idealist bir eğitimci ve halk sağlıkçısını, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinin en önemli spor insanlarından birisini; onu gönderdiğimiz unutulmuşluk kuyusundan çıkararak, hatırlayalım istedim. 

Çok nadir ve enteresan bir kitap

Yayın yılı verilmemiş olan ve 1930’ların 2. yarısına tarihlenebilecek olan bahsettiğim eser, İstanbul Ülkü Basımevinde basılmış olup 32 sayfa ve metin dışı renkli resimler içeren 2 yapraktan oluşmakta. Hard cover kapakları ve Münif Fehim’in yaptığı kapak resmiyle dikkatleri çeken kitabın içi de çok sayıda resimle süslenmiş. Kitap; çocuklara sağlıklı yaşamalarında yardımcı olacak dengeli beslenme, mikroplardan ve hastalıklardan korunma, spor yapma, hijyen gibi alanlara dair öğütlerle; ata sözleri, özlü sözler, genel görgü ve hayat bilgisi kaidelerini içermekte. Gerek üslûbu ve gerekse de içeriğiyle, 1930’ların genel ruh halini ve zihniyet dünyasını yansıtan kitap, döneme dair araştırma yapacak olanlar için vazgeçilemez bir belge niteliğini taşımakta.

O bir Balkan çocuğuydu

Bir kitabından kısaca bahsettiğimiz Selim Sırrı, bugün Yunanistan sınırları içinde olan Tesalya-Yenişehir’de 1874’de doğdu. Sporcu, spor hocası, Olimpiyat temsilcisi, eğitmen, yazar, siyasetçi gibi çok sayıda işi ve meziyeti hayatına sığdırmasını bilen Selim Sırrı; Galatasaray Lisesi’nde okuduğu yıllarda, 1934’deki soyadı yasasından sonra Üstünidman soyadını alacak olan efsanevi jimnastik hocası Ali Faik Bey’den dersler almıştı. Ardından girdiği Mühendishane-i Berr-i Hümayun’u (İTÜ’nün temeli olan Kara Mühendislik Mektebi) bitirip, dönemin popüler ve önemli dergisi Servet-i Fünun’da spor editörlüğü ve yazarlığı yaptı.

Olimpiyat maceramız Selim Sırrı ile başlar

Mekteb-i Sultani’den hocaları sayesinde, modern olimpiyatların kurucusu Pierre de Coubertin ile tanıştı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Uluslar arası Olimpiyat Komitesine üye olarak alınması için kulis yaptı. Bu çabanın ve yanı sıra da 1908’ki 2. Meşrutiyetin oluşturduğu olumlu havanın sayesinde, Türkiye (Osmanlı İmparatorluğu) ilk Milli Olimpiyat Komitesine onun başkanlığında kavuşmuş oldu. 1909’da Berlin’de yapılan Olimpiyat toplantısına Osmanlı İmparatorluğu delegesi olarak katılan Selim Sırrı Bey, o sene girdiği İsveç Kraliyet Beden Eğitimi ve Cimnastik Akademisi’nden 1911’de mezun olarak döndüğü ülkesinde jimnastik öğretmenliğine başladı. 19. asrın sonunda ve 20. asrın ilk çeyreğinde dünya çapında popüler olan İsveç Jimnastiğinin ülkemizdeki mümessili olan Tarcan, bu iskandinav ülkesinden çok sevdiği beden eğitimi disiplininin yanısıra İsveç halk ezgilerini de getirmişti. İşte, bu ezgiler arasında olan ve Tre Trallande Jantor (Üç şarkı söyleyen Kız) ismini taşıyan İsveç dağ ezgisi, melodisi üzerine yazılan yeni sözler ve kendisini marş formuna sokan yeni aranjmanıyla ilerleyen yıllarda önce Gençlik ve Spor Bayramının, ardından da CHP’nin alameti farikalarından olacaktır. Günümüzde halâ da çok popüler olan bu marş, spor karşılaşmalarında, seyircilerinin hep birlikte söylemekten zevk aldıkları Dağ Başını Duman Almış’tır. Bu marşın öyküsü başlı başına bir fenomendir, bahsi diğerdir ve bu yüzden de müstakil bir yazı ile hikâye edilmeyi ziyadesiyle hak etmektedir.

Eğitimciliği, hocalığı, yazarlığı ve milletvekilliği

Olimpik faaliyetlerine 1930 yılına kadar devam eden Selim Sırrı Bey, bu arada çok sayıda spor hocasını yetiştirerek, ülkemizin gerçek anlamda ilk hocaların hocası lâkabına sahip spor insanı olmasını bilmiştir. Osmanlının son yılları ve erken cumhuriyet döneminde çeşitli okullarda beden eğitimi öğretmenliğini sürdüren Selim Sırrı, 1924 – 1935 periyodunda Beden Terbiyesi Başmüfettişi olarak da ülkesinin insanına ve sporuna hizmet etmiştir. Boks ve voleybol gibi iki popüler sporun ülkemizde yapılmaya başlanması, eğitiminin verilmesi, federe edilmesi ve uluslar arası ilk temaslara başlanması da tamamen Tarcan’ın şahsi gayretleri ve becerileri sayesinde olmuştur. Son derecede çalışkan ve verimli bir yazar olan Selim Sırrı Tarcan, yazı hayatı boyunca, ezici çoğunluğu spor ve halk sağlığı konularında olmak üzere, toplam 58 kitap, 2,500 makale yayınlamış; yanı sıra, yine aynı sahalarda olan ve toplamda yüz binlerce kişinin izlediği 1,520 konferans vermiştir. 1 Mart 1935’de başlayan ve 5 Ağustos 1946’da sona eren Ordu Saylavlığı (milletvekilliği) sırasında, V., VI. ve VII. dönem parlamentolarında vazife yapan Tarcan’ın, oldukça uzun ve son derece de verimli olan 83 yıllık hayatı, 2 Mart 1957’de İstanbul’da noktalanmıştır.

Bir buklet nostaljia çeşnisi

Selim Sırrı Tarcan’ın kitabından alınmış, tamamı yaklaşık 80 yıl öncesinin Türkiye’sine ait olan bazı nostaljik başlıkları paylaşarak tamamlayalım bu metni:

İyi çocuklarla arkadaş olunuz, daima saçınızı tarayınız, yediğiniz şeyleri çiğneyiniz, büyükleri esenlerken önce siz şapkanız çıkarınız, bir musıki dinlerken konuşmaktan çekininiz, ağzınızı açarak esnemeyiniz, size ait olmayan işe karışmayınız, on sekiz yaşından önce spor yapmayınız, mızıkçılık etmeyiniz, oyunu ve jimnastiği seviniz.

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 297
: 1623
Kayıt tarihi
: 29.08.11
 
 

1958 Fatih / İstanbul doğumlu. Etiler Lisesi ve İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü me..