Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Uzman Doktor Betül Şengör

http://blog.milliyet.com.tr/dr.betulsengor

31 Mart '17

 
Kategori
Estetik / Güzellik
 

Selülite Tek Bir Tedavi ile Dur Demek Mümkün Değil. Çözüm Doğru Kombinasyonda !

Selülite Tek Bir Tedavi ile Dur Demek Mümkün Değil. Çözüm Doğru Kombinasyonda !
 

Selülit tedavisinde neştersiz çözümler!


Kilolu ya da zayıf farketmeksizin kadınların önemli bir problemi olan Selüliti, tek bir tedavi yöntemi ile çözmek ne yazık ki mümkün değil. Öncelikle selülitin tanımı ile tedavisi arasında doğrudan ilişki kurmak gerek. Selülit, cildin hemen altındaki cilt altı yağ dokusunun, yukarısındaki gevşemiş olan bağ dokusuna doğru çıkıntılar şeklinde yağ toplanmaları sonucunda oluşan; kapitone düzensiz bir doku görünümüdür. Hormonal sebepler, dolaşım kusurları, dolaşımı etkileyen kötü beslenme (sigara, tuzlu, şekerli besinler), hareketsizlik, doğru kas gruplarının çalıştırılmaması, bölgesel yağlanmanın baskısı (basende fazlalık), cildin bağ dokusunun yaş ilerlemesiyle  ve uyarı eksikliği nedeniyle gevşemesi gibi nedenler selülite neden olurlar. Aslında bebeklerde bile karşılaşılan selülit cildin bağ dokusunun yumuşaklığının sonucudur ve zamanla düzelir. Ancak ergenliğin başlamasıyla birlikte hormonların hızla artışı selülitin oluşumuna zemin hazırlar. Bu dönemde spor alışkanlığı olan kişilerde selülit yerleşmez ve iyileşir. Ancak tam tersi hareketi az olan ve kilo almaya başlayan ergenlerde ise selülit yerleşir. Bu durumda selülitin aslında yaş ile de ilgisi olmadığını belirtmekte fayda var.

Peki çözüm nedir?  Öncelikle beslenmemizde tuzu şekeri azaltıp suyu içtiğimizden en az 1 litre arttırarak selülitin nedenlerinden en önemlisini çözebiliriz. Ayrıca karanfil, tarçın, biberiye ve zencefil gibi dolaşıma dost olan baharatları da hayatımıza katmak uygundur.

Ayrıca, hormonal olan sorunların çözümü için doğum kontrol haplarını mecbur değilsek içmemeli, içmek zorundaysak kanı sulandırıcı özellikteki vitaminlerin beraberinde içmeliyiz. Adet öncesi ve sırasında selülitlerin belirginleştiği doğrudur, çünkü bu dönemde dolaşımı selülit aleyhinde etkileyen progesteron hormonu aktiftir. Benzer şekilde polikistik over hastalığında da sözkonusu  hormonda artış olur ve tedavisi için doğum kontrol hapı kullanmak gerekir. Kistik durumlarda haplar ne yazık ki selüliti arttırır. Her şeyde olduğu gibi bu durumda da hormonlar için çoğu zarar normali karar demek doğru olacaktır. Gereken doz ve sürede tedavi edilirse, tedavi sonlandığında selülit durumu da düzelir.

Aslına bakarsanız, en iyi egzersiz yürüyüştür. Çünkü yürüyüş, sakindir, aşırı olarak lokal kas çalıştırılması söz konusu değildir ve ödeme neden olmaz, aynı zamanda kalp dostudur. İlave olarak bacak arkasını geren yoga ve pilates gibi sporların selülitin olduğu bölgede bağ dokusuna yansıyan ciltte germe etkileri vardır.

LAZER LİPOLİZ VE RADYOFREKANS KOMBİNASYONU İLE MÜKEMMEL SONUÇLAR

Bacaklardaki dolaşımın rahatlatılması için yapılan uygulamaların amacı, sırası ve doğru kombine edilmesi çok önemlidir. Bölgesel yağ fazlalıkların olduğu alanlarda daha fazla ödem olur ve bu bölge yüzünden dolaşıma baskı olur. Bu durumda öncelikle bölgesel yağlardan kurtulmak gerekir. Bu amaçla ciltte en sağlıklı olan uygulama ‘lazer lipoliz’dir. Ameliyatsız liposuction olarak bilinen bu yöntemin en önemli avantajı vakumsuz olması ve aynı zamanda cildi sıkılaştırarak yağ yakmasıdır. Genellikle  tek seans olarak uygulanmasının ardından, bir ya da iki hafta sonra ‘radyofrekans’ yöntemi ile de cildin dolaşımının arttırılıp, sıkılaşması için tetiklenmesi doğru olacaktır. Yine vakumsuz olan bu yöntemde son teknoloji sayesinde radyofrekans yanına infrared ilave edilmiştir. ‘Velashape’ teknolojisinin uygulama seansları haftada bir toplam 4 seanstır. İleri derecede selüliti olanlarda tüm bunlara ek olarak, yine dolaşımı hızlandıran ve cildi sıkılaştıran vitamin kokteyllerinin mezoterapi tekniğiyle uygulanması başarılı sonuçlar verir.

Mutlu ve sağlıklı günler dilerim

 

 

 
Toplam blog
: 153
: 496
Kayıt tarihi
: 12.11.12
 
 

1998 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olan Dr. Betül Şengör,  1999 – 2003 yı..