Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '07

 
Kategori
Güncel
 

Şemsiye ve şişme botlarınızı hazırlayın..!

Şemsiye ve şişme botlarınızı hazırlayın..!
 

'' Şiddetli yağmura dikkat ! Cumartesi yeni bir yağışlı hava geliyor...''

Bugün; özellikle Batı Karadeniz kıyıları, Orta ve Doğu Akdeniz'in doğusu ile Trakya, kıyı Ege'de şiddetli yağış görülen yerlerde sel ve su baskınlarına dikkat edilmesi hususunda yetkililer uyarıyor...(Sadece uyarıyorlar..!)

İstanbul'da önceki gün düşen yağış miktarı 1, 8 kat fazla olmuş. Sadece Alibeyköy'e 126 kilogram yağış düşmüş. Yağan yağmur miktarı İstanbul'un 12 günlük su ihtiyacına denk geliyormuş...(Ve istatistik tutuyorlar..!)

Evet sevgili Dostlar; bugün kü gazete ve TV haberlerinde, ortak konu aniden bastıran kış ay'larını yakından ilgilendiren yağışlardı... TV haberlerinde; Alibeyköy'deki yağışlar sonucu, evleri ve işyerleri sulara teslim olan, vatandaşlarımızdan görüntülerin yanında onların isyanları da vardı. Muhabir; elinde mikrofonu, yayıncılık yapmaya çalışıyor !!

- Merhaba beyefendi kolay gelsin,

- Sağolasın gardeş,

- Efendim nasıl sular altında kaldı eviniz ?

- Burası ev deel beyim, işyeri işyeri...

- Burası işyeri mi ?

- Heee işyerimizdir, emme şimdi suların altında galmıştır...

- Ne zamandır buradasınız ?

- Daha yeni geldiydik emme gısmet işte needeceen... Allahtan geliyo naapacaan ?

- Allahtan geliyor değil mi ? Ama neden böyle oluyor ?

- Allah bilir beyim needelim, ama oturuyoz burda işte... burda baraj var ya ? biraz yüksekte kalıyo, onun için taşıyo sular böyle...

Şimdi bu bir mazeret midir? yani bile bile lades diyen vatandaşlarımız, onları dinleyen yetkililerimiz. Her sene; kış aylarında gelen şiddetli yağışlar sonucu, hepimizin bildiği manzaralar eşliğinde, şikayetlerini izliyor, dinliyor ve hep İzliyoruz sadece...! Kimsenin oradaki insanlara; mevsimi gelmeden yardımcı olmadığı gibi, mevsimi şiddetli yağışlarla gelince de yardımcı olamıyorlar..!!! Ne zaman yardımcı olurlar ? orası meçhul...Sizler de; yetkililerimiz çareler buluncaya kadar, Şemsiyelerinizi ve şişme Bot'larınızı yanınızdan eksik etmeyin. Benden hatırlatması...

Anadolu'da; bir köyümüzde, şiddetli kuraklıklar hüküm sürüyormuş. Köyün ileri gelenleri, geride kalanları, bu meseleye çözümler arıyorlarmış. En önemli çözüm yolu ise, Yağmur dua'sına gitmekmiş. Hergün köyden çıkıp, en yakındaki tepeye çıkarak, hep beraber Yağmur dua'sı yapar geri dönerlermiş. Bunların yolunun üzerinde ise, Köyün delisi hergün oturur şarap içermiş. Bir gün; yine yağmur dua'sından dönüyorlarken, bizim deli karşılarında durmuş.

- Yahu efendiler; siz hergün, nereye gidip gelirsiniz ? diye sormuş.

Köyün imamı da;

- Sana ne deli derviş ? demiş. Bizim deli derviş bu duruma içerlemiş ve,

- Ben biliyorum, sizin hergün nereye gidip geldiğinizi...demiş.

İmam tekrardan,

- Sana ne faydası olacak ki ? sen burada otur ve şarabını içmeye devam et. Köy susuzluktan kırılıyor bir damla yağmur yağmaz, sen bize sorgu sual ediyorsun. Yağmur duasına gidiyoruz anladın mı ? demiş. Bizim deli derviş;

- Siz yağmur falan yağdıramazsınız ama ben yağdırırım. deyince köylüler hepberaber gülüşmeye başlamışlar.

- Bizim abdestli abdestli ettiğimiz dualarla yağdıramadığımız yağmuru, sen sarhoş halinle mi yağdıracaksın ? demişler. Demişler ama, deli derviş inatla yağdıracağını iddia edince, köyün muhtarı imamın kulağına eğilip,

- Yahu imam efendi, belki delinin duası tutar bir de o denesin. demiş, bunun üzerine Tamam demişler ama, Deli derviş bir şartla bu işi yapacağını söylemiş. Bu işin karşılığında iki şişe şarap isterim deyip, muhtardan onayı alınca,

- Bana bir kova su getirin... diye seslenmiş. ne yapacağını merak ederek, bir kova su getirmişler ve derviş'e vermişler. Deli derviş kovayı önüne koymuş, ardından üzerindeki gömleğini çıkarıp, kovanın içine iki defa daldırıp çıkardıktan sonra, ağaç dalına asıvermiş. Sormuşlar sen ne yapıyorsun diye, derviş de biraz bekleyin deyip şarabından bir iki yudum aldıktan sonra, bir fırtına, bir gökgürültüsü ve sağanak halde yağmaya başlayan yağmuru görenler şaşırmışlar,

- Biz bunca zamandır uğraşıyoruz yağdıramadık sen nasıl becerdin bu işi ? diye sorunca derviş; ellerini havaya kaldırarak,

- Şu hikmetine kurban olduğum Allahımın garezi sadece bana, benim gömleğimi kurutmayacak ya ? onun için yağdırdı bu yağmuru...demiş.

Evet sevgili dostlar; işin bu tarafı birazcık şakaydı tabii ki ama, bizim de az biraz deli olmamız mı gerekiyor çözüm üretmeye ? Hepinize sonsuz saygılarımla...

 
Toplam blog
: 122
: 2970
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Ankara Doğumluyum... Yazı yazmayı, çizmeyi, okumayı, izlemeyi, dinlemeyi, vb...vb... seviyorum. Bodr..