Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Semt pazarları

Semt pazarları
 

Semt pazarlarına hiç gitmeyen var mı? Hele ki kadınsanız.

Ben eskiden pazarları hiç sevmezdim. Oraya gitmek zaruri bir olaydı ve zorla giderdim. Mecburen eve sebze meyve almak gerekiyor ya ondan!

Ama, amaaa işte o ama var ya o amaaa! Ben pazarlara gide gide sebzelerden meyvelerden de anlamaya başlar oldum. Anlamaya başladıkça da semt pazarlarını sever oldum. O yemyeşil sebzeleri, yeşillikleri, lahanaları pırasaları, bir seçer oldum ki sormayın. Artık pazarcıların, insanın kulağının dibinde son perdeden “-tazzzzeeeeeeee tazzzzzeeeeeee bunlıııaaaarr, sabağ toplanndıııı sabağğğğ.” diye bağırmaları da sinirimi bozmuyor. Artık öğrendim ki bu bağırmalar, pazarın raconu. Siz hiç sessiz sedasız pazar gördünüz mü? Ben görmedim. Görsem de herhalde çok tuhafıma gider, bir eksiklik duyardım. “-Aaaaaa pazardan her şeyi aldım, pek de taze pek de ucuz” derdim ama gene de bir eksiklik duyardım. Pazara gittiğinizde tavsiyem önce gözlerinizi renklerle coşturmak için pazaryerini şööylleee bir gezin derim. Hem gözünüz gönlünüz açılır, hem de aynı malı, daha ucuza bulma şansınız artar.

Pazardaki sebzenin meyvenin aynı renk olduğunu sanıyorsanız, yanıldığınızı söyleyebilirim. Pazar yerleri rengârenktir. Pırasa açık yeşil, ıspanak koyu yeşildir. Brokolinin rengiyse nefti yeşil gibidir. Ya o lahanalar biri mor, biri kırmızıdır. Siyah turp, kırmızı turp vardır. Limonlar sapsarı, portakallar turuncudur. Gerçekten pazarlar rengarenktir.

Bir de Pazar yerlerinin meyveden sebzeden ayrı bir bölümleri vardır ki, bazı kadınlar için buraları bir tutku haline gelmiştir. Burada da her şey vardır. Hangi bölümden mi bahsediyorum, tabii ki tekstil bölümünden. Gecelikler, sabahlıklar, polar battaniyeler, tişörtler, eşofmanlar, çantalar, terlikler, masa örtüleri, klozet takımları, yapma çiçekler, mutfak araç gereçleri ki, -en süslülerinden- bıçakların sapları porselen taklidi olanlardan, rengarenk desenli çaydanlık takımları, alafortanfani süzgeçler. Yok yoktur desem yalan olmaz hani.

Bazı kadınlarda bu bölüm tutku halinde demiştim ya! Buna kulaklarımla da şahit oluyorum çoğu zaman. Oturduğum semtteki Hatay pazarı da işte böyle büyük bir pazar. Buraya Perşembe günleri yürüyerek de, otobüsle de akın akın kadınlar gelir, buradan kendisinin, çocuğunun, evinin ihtiyaçlarını alırlar. Bir keresinde kadının birinin “-geçen hafta bu penye tişört yoktu, o tezgah her hafta başka parti mal getiriyor, yine geleceğim” sözlerini duydum. Üstelik bu gibi sözlere pek çok kez şahit de olmuşumdur. Hatta bir tanıdığım yaşlı hanım, “- buraya gelen kadınlar bu kadar çıplak mıymışlar ki her hafta geliyorlar” diye serzenişte bulunmuştu. Zira yaşlı teyzenin pazarın tam yanındaydı ve her hafta bu bağrıntıyı çekmek ona azap olduğundan bu şekilde sitem etmişti. Yani çoğu zaman ihtiyaç için gelinmez buraya gezmek, ufak tefek bir şeyler almak için de gelinilir. Hatta hiçbir şey almasan sadece gezsen bile kafanı dağıtmış olursun.

Ne bileyim ben severim pazarları. Pazarlar yaşamdır. Hayat orada nefes alır, hiçbir şey suni değildir.

Pazardan dönüşte size tavsiyem bir de simit almanızdır. Eve gelip de yanına bir de çay demlediniz mi, keyfinden yanına varılmaz.

Varılmaz varılmasına da en çok gitmek istediğim Pazar, çöl pazarıdır. Bilenler vardır, bilmeyenler için anlatıyorum; bu çöl pazarı Türkmenistan’da. Zaten Türkmenistan’ın da % 77 si çölle kaplıymış. Çöl pazarı başkent Aşkabat’taymış. Türkmenistan 1991 de S.S.C.B dağıldığında bağımsızlık kazanmış.

Neyse biz yine gelelim pazarımıza - gitmesek de görmesek de o pazar bizim pazarımızdır.- Aşkabat’a 15 km uzaklıktaymış. Tarihi ipek yolu üzerinde ve asırlardır aynı yerde kurulan bir Pazar. Türkmenler “cıgıllık pazarı” diyormuş buraya. Pazara esas havasını veren yerse halıların bulunduğu yer. Halılar kilimler rengârenk. Orta Asya’nın bütün renkleri burada toplanmış sanki. Baskın renkse kırmızı. Bir de takılar var ki, hangi kadının içi erimez böyle pazara. Sanat eseri değerindeki güzelim takılar. Sanat eseri değerinde halılar, kilimler.

Burada ne ararsanız bulabilirmişsiniz; peynir, yoğurt, patates, börek, antika ev eşyaları, takılar, başlıklar, araba, canlı hayvanlar.

Yalnız antikaların yurtdışına çıkması yasak olduğundan, aldığınız halı kilim veya takıları antika olmadığına dair onaylatmak gerekiyormuş.

Ne yapalım, gidersek, alırsak, onaylatacağız! her şeyin bedeli var mı? Var…

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..