Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '16

 
Kategori
Deneme
 

Sen akşamı olan bir günsün

Sen akşamı olan bir günsün
 

"Tam bir sene öncesinde yazılmış ancak devamı getirilememiş bir cümle, bir not:

"Sen akşamı olan bir günsün."

Girişi bir cümle ancak belliki altını doldurma zamanı şimdiymiş. Her şey vaktini bekler şu hayatta. Aynı kitabı farklı zamanlarda okuduğumuzda önceden hiç farkına varmadığımız manaları, satırları görüp de hayrete düştüğümüz çok olmuştur. Bir şiirin daha anlamlı geldiği an, bir müziğin bir vakitte daha da ruha dokunması, simitin unutulmayan o tadı, denizin kokusu, ayın selamı, güneşin doğuşu, çocuğun gülüşü, tabutun rengi. Her şeyin keşfedilmeyi bekleyen bir zamanı vardır, icabet vakti geldiyse olur. Bizi bekleyen doğum da olsa ölüm de olsa eyvallah!

Bir günün gecesini gördük bugünlerde. En sevdiğimizi beyaz gelinliğiyle toprağa verdik. Cennet kokulumun yüzünde sevdiğine kavuşmanın huzurunu, o naif tebessümünü gördük elhamdülillah. Bu helak ve çirkinlikler dünyasının yükü sana ağır geldi de buralılar seni omuzlarında taşıyıp, fanilikten bakiliğe uğurladı. Üzerinde bir örtü ve görene yazıyor ki: "inna lillâhi ve inna ileyhi raciun.".

Ya Rabb! Olayın ruhaniyetini bozan, garip batılları olan bazı nakıs kafalardan sana sığınırım. Her yere güzellikle ve doğrulukla girmeyi ve öyle de çıkmayı bizlere nasip et. Bazı yerlerde batıl ile hakikat arasına öyle bir ince çizgi çekilmiş ki düşüp tökezleyip sendeleyip ayağımız öbür tarafa basıyor. Bir hikaye anlatılır bununla ilgili. Bir gün yolda hızlıca yürüyen bir kızla rastlaşan derviş merakını gizleyemez ve sorar:  "nereye gidiyorsun böyle aceleyle?" Kız cevap verir:  "Sevdiğim şu tarlada çalışıyor ona bu elmaları götürüyorum." Derviş şaşırır ve der: "Ne kadar da çok.Kaç elma var kucağında?" Kızın verdiği cevap oldukça uyandırıcı cinsten. " İnsan sevdiğine verdiği şeyi hiç sayar mı?" Bunun üzerine derviş elindeki tesbihe  bakar ve usulca onu koparıp yere atar. İlk okuduğumda derin bir suskunluk kaplamıştı beni. Kuş misali nereden nerelere kanatlanmıştık da bazı halleri kelimeye dökmek gerçekten zor iş vesselam. İşte tam da burada ne güzel demiş üstad:"Kelime manayı boğan bir gömlek."

Görüyorum da aslında olayın vehmiyle yanlış insana ağlıyoruz. Bir tarafta uykudan uyanmış, hakikate ulaşmış,  gerçeği görmüşler; diğer yandaysa kâh uykuda kâh yarı uyanık düşler aleminde gizlenen bizler. Şimdi soruyorum: Hangimiz ağlanası ve hatta acınası halde!?

Hep bir savaş hali, akıntıya kürek çekme. Faninin bakiyi perdelemesi ne acı.Hâşâ! Perde gözde, bir türlü göremeyen gözde.

Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan!

Şu hırçınlığa bir son verelim. Bizi yola götüren, yolda ilerleten, düştüğümüzde kaldıran, elini uzatacak insanlar hâlâ var.  Güzellikleri kaçırmayalım, ertelemeyelim. Çirkinlikleri iyi görelim. Bir şeylerin üzerini örtmek, inkâr etmeye çalışmak, kabul etmeye direnmek neye yarar? Şekil vermeyi bekleyen şu şeyin üzerindeki tozları kaldırmaya el verelim. Zira yol insanı terbiye edermiş.Rabbim senden değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirme gücü, değiştiremediklerimiziyse kabullenme gücü ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusunu niyaz ederiz.

Tükenmez Kalem

 
Toplam blog
: 31
: 305
Kayıt tarihi
: 13.12.14
 
 

Psikolojik Danışman ..