Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '10

 
Kategori
Futbol
 

Sen artık 12 Martlar'da hiç bir maça çıkma kanaryam

Sen artık 12 Martlar'da hiç bir maça çıkma kanaryam
 

Çocukluğumun geçtiği 80’li yıllarda ne zaman gökyüzüne baksam; herkesin bir yıldızı olduğuna inanırdım tüm çocuk kalbimle. Hangi yıldızın bana ait olduğunu delicesine merak eder dururdum. Gecenin karanlığında önünü göremeyip kayan yıldızları görünce de hüzün kaplardı içimi. Yıldız kayınca bir insanın öldüğünü düşünürdüm çünkü. Ne yaparsınız çocukluk işte…

Akşamını gecesine emanet etmeye hazırlandığımız rutin bir Pazartesi’yi yaşarken haber bültenlerine düşen acı bir haber kibrit çaktı yüreklerimize. Galatasaray kulübü eski başkanı Sayın Özhan Canaydın iki buçuk yıldır mücadele verdiği amansız hastalığına ne yazık ki yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Yıldız bu sefer Bursa semalarından kaymıştı tabiri caizse.

Başkanlığı döneminde takımının ezeli rakibinden aldığı yenilgileri büyük bir olgunlukla karşılayıp, yedikleri golleri alkışlayacak kadar fair-play ruhlu, centilmen bir spor adamıydı sevgili Özhan Başkan. ‘Adam gibi adam’ hırkası sanki onun bedenine göre dikilmişti. Türk futbolunun Özhan Abisiydi deyim yerindeyse…

İşte bu yüzden, sırf bu yüzden taraflı-tarafsız hepimizi derinden yaraladı Özhan Başkan’ın aramızdan ayrılışı. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, Galatasaray camiasına ve futbol kamuoyumuza başsağlığı dileyerek başlamak istedim yazıma. Mekânın cennet olsun, ışıklar içinde yat Özhan Başkan…

Aslında yazı mutfağımda bu yıl ki 12 Mart belgeselim, PFDK’nın hafta içinde altına imzasını attığı skandal kararı ve takımımızın oynadığı Gençlerbirliği artı Gaziantepspor maçları vardı. Özhan Başkan’ın kabul görmeyen vefatı, bu konuları yazının üçüncü paragrafına itmiş oldu. 32 yıldır ailem ve sevenlerimce tüm 12 Mart’larım coşkuyla kutlandığı için doğum günlerime artık ’12 Mart Belgeseli’ gözüyle bakışım; megaloman semtine mesken tuttuğumu düşündürmesin size pek kıymetli okur. Örneğin geçen yıl pastamı Fenerbahçe Can Bartu Tesislerimizde Roberto Carlos ve sevgili Volkan Ağabeyimle (Ballı) beraber kesme şerefine erişmiştim. Bu yılki 12 Mart’ta ise ailem ve dostlarımla birlikte toplam 3 pasta kesmek nasip oldu.

Pastaların ilki 12 Mart’ın kendi gününde ve saatinde ailem ve kuzenlerimle kesildi. İkincisi ve üçüncüsüyse evimize Gençlerbirliği maçımızı izleme bahanesiyle sürpriz yapıp gelen tribün ahalisiyle beraber kesilmiş oldu. Ağızlarımızı tatlandıran pasta eşliğindeki dost sohbetlerimizin bir bedeli varmışçasına 0-0 biten Gençlerbirliği maçı ilginç bir istatistik tutmama sebep oldu. Takımıma 12 Mart’lar fayda getirmiyor sanırım. Şöyle dönüp bakıyorum da, takımımız ne zaman 12 Mart ve çevresinde maç yapsa, ya yeniliyor ya da berabere kalıyor. Örnek verip içinizi karartmak istemem açıkçası. Merak edenler arşivleri karıştırabilirler. Bu yılki 12 Mart Belgeseli çekimlerime damgasını vuran başka bir güzellik ise; sıkı Galatasaraylı can dostumun 20 Eylül’deki doğum gününde üstümdeki Antrasit formamla hiç çekinmeden gidip GS Store’den ona hediye alışımın rövanşı oldu. O da benim gibi hiç çekinmeden kendi takımının formasını giyerek FENERIUM’dan bana hediye aldı doğum günümde.

Böyle günleri özel kılan hediyelerden ziyade; dostlarınızın sizin için bu ve buna benzer sürprizlere imzalarını atmalarıdır şüphesiz ki. Kağıdım bu haftada bittiği için skandal olarak nitelendirdiğim PFDK kararıyla ilgili yorumumu haftaya bırakıyor ve 3G’den ortancası olan Gaziantepspor maçımızın üzerinden şöyle bir geçmek istiyorum. Zaten bu maçla ilgili yazılacak fazla da bir şey yok hani. Maça takımımızın yine kısır futbolu, 3 puanı hanemize yazdıran Guiza’nın tek ve enfes golü ve yine yaşanan fahiş hakem hataları damga vurdu. Sergilenen kötü futbolun nedenini haftaya kutlanacak olan futbol bayramına bağlayarak “Akıllar Galatasaray maçındaydı” tarzında bayat bir espriyle bitireyim yazıyı…
 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..