Sen Bana Eşit Olamazsın!

Ülkedeki hatta dünyadaki herkes ve her şey eşit olacak, gök kubbenin altındaki tüm farklılıkları kaldırıyorum!”
<ı>—Nasıl yani?

Canlılardaki farklılık olmayacak. Her canlı aynı cins olacak, bitkinin ne günahı var, ya böceklerin, hayvanların haa?.. Şimdi bir fare:”Ya ben niye fareyim?” demesin mi? Her canlı insan olacak! Ve insan da tek cins olacak. Ya hep kadın ya hep erkek ve yaşları da aynı olacak… O kadarrrr!
—<ı>Nasıl yani?

İnsanların da hepsi aynı standartlarda çalışıp yaşayacak. Aynı meslek… Ya başbakan olacak, ya simitçi ya öğretmen…
—<ı>Nasıl yani?

Herkes aynı işi yapacak! Böylelikle herkesin kazancı, kariyeri ve itibarı bir olacak, hah hah ha! İşte birbiriyle eşitlik… Herkes patron, herkes öğrenci, herkes doktor, herkes balıkçı, herkes müzisyen, herkes futbolcu veya herkes taraftar…
—<ı>Nasıl yani?

Dur, bitmedi. Herkes İstanbul’da ve yine herkes aynı manzaralı yalıda oturacak!
—<ı>Nasıl yani?

Kimse kimseye gıpta edemeyecek ve kimse kimseye hava atamayacak! Manzara bir, keyifler bir!


Olmaz abi, kafayı mı yedin sen! Herkes futbolcu olursa, taraftar kim olacak?
—<ı>Nasıl yani?

Herkes golcü olursa kaleci kim olacak?
Herkes başbakan olunca bakan, milletvekili, seçmen kim olacak?
—<ı>Nasıl yani?

Herkes balıkçı olunca balığı kime satacağız?
—<ı>Nasıl yani?

Herkes patron olunca işçi, memur, hizmetli, çaycı, kapıcı vs. kim olacak, müşteri kim olacak? Lokantacı, pilot, çöpçü, boyacı, çiftçi, inşaatçı, öğretim görevlisi, garson, nakliyeci,
polis, asker kim olacak?
—<ı>Nasıl yani?

Herkes İstanbul’da yaşarsa Edirne, Ankara, Urfa, Erzurum, Trabzon, İzmir, Hakkâri, Denizli,
Konya ‘da kim yaşayacak?
—Kem küm, şeyy… Peki, nasıl eşit olacağız öyleyse? Söyle bakim çokbilmiş.

Sen patron ol mangırları say, ben senin masana çay getireyim, masanı sileyim, öyle mi?
Sen ülkeyi yönet, ben evimi; sen son model arabalara bin, uçaklarla seyahat et, ben taban-vayla…
Sen İstanbul’da boğaz manzaralı saraylarda yaşa, ben Anadolu’da, yolu olmayan bir mezrada, bacası damlayan bir barakada...
Bu mu eşitlik?

—Sevgili kardeşim, herkes eşit olsa öncelikle yukarda dediğin gibi her canlı ve herkes aynı cins olurdu.
Hep erkek veya hep kadın..

Sonra herkes eşit olsaydı, dünya olduğu yerde kalırdı. Kim toprağı işleyecek, kim devleti kuracak, kim elbise imal edecekti?

—Galiba haklısın! Hımm, buldum, buldum!

—Ne buldun?

—Eşitliği sağlamanın yolunu…

—Nasıl?

—Haklısın sen, insanlığın gelişmesi ve ihtiyaçların karşılanması için farklı canlıların, cinslerin olması ve insanlar arasında farklı mesleklerin olması lâzım.

Ancak, bir çöpçüyle bir holding sahibine, bir doktora, bir öğretmene, sinemacıya, marangoza, ev hanımına, maç spikerine, kestaneciye, palyaçoya ve profesöre (Yaptığı işe, verdiği emeğe bakmaksızın) aynı ücret verilirse herkes eşitlenir.
Aklımı seveyim. Kimse ezilen olmaz, kimse işçi olmaktan çekinmez değil mi?
Buldum, işte eşitlik…

—Neee?
Ya arkadaşım, hayatta EŞİTLİK diye bir şey yoktur, ADALET diye bir şey vardır. Ve her canlı mutlaka birbirleriyle alâkadardır ve birbirine farklılıkları sayesinde ihtiyaç duyar.

Ne kadar emek o kadar yemek; bu, bir.

HERKESE VE HER CANLIYA
-YARATILIŞINA
-KABİLİYETİNE
-İHTİYACINA,
-YAŞADIĞI ORTAMA,
-EMEĞİNE uygun donanımların ve nimetlerin verilmesidir ADALET; bu da iki.

Anladın sen onu…

Blognotum: BEDENİNİN BİLE SAHİBİ OLAMAYIP EMANETÇİSİ OLAN İNSAN, MİSAFİR OLDUĞU KÂİNATA MUTLAK ADALETİ GETİREMEZ.

2008'de tüm MB ailesine, sağlık, huzur ve başarı diliyorum.
Dilerim 2008, adaletin hakim olduğu yıl olur.