Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sen başıma gelen en güzel şey misin?

Sen başıma gelen en güzel şey misin?
 

"RESİM:ALINTI"“Az önce rüya mı gördüm? Yoksa… Sen başıma gelen en güzel şey misin?”


Heybelide mehtaba çıktığımız gecelerden biriydi. Uzaklardan duyulan ıslık sesi dikkatimizi çekmişti ilk başta. Sonra birden bire yanıp sönen ateş böceklerini gördük.

“Ateş Böceği değil onlar.” dedi Sezer Abi.

“Ne o zaman?” sorumun karşılığını hemen aldım.

Yakamoz. Yakamoz onlar.”

“Yakamoz mu? Ayın suya vuran aksi değil mi yakamoz? Oysa bu gece ayda bulutların gerisine saklanmış. Göstermemeye kararlı o gül yüzünü.”

“Herkes böyle bilir yakamozu.”

“Nasıl?”

“Ayın suya vuran aksi. Gerçek ise başkadır. Ay olan gecelerde göstermez yüzünü. Tersine karanlıkta göz kırpar bedenine dokunan bir kayığa ya da balıkçı sandalına.”

“Bilmiyordum Sezer Abi. Peki, sen nereden biliyorsun böylesine yararlı bilgileri? Hayranım sana, inan. Takdire şayan bir donanıma sahipsin.”

“Abartma bu kadar. Dedemden duymuştum. Hepsi bu.” diyerek duraksadı Sezer.

Kaç dakika sessizce kaldılar, bilinmez. Sezer’in yüzündeki değişikliklere bakarak, o küçük işaretlerden kendince manalar çıkararak okumaya çalışıyordu Zümrüt delikanlının düşüncelerini. Göz kenarlarına yerleşen ışıltıları, elemi tanırdı yakından. Sonra içi coştuğunda yanaklarına yerleşen, belirginleşen ay yüzlü gamzelerini. Üzüldüğünde suskunluğa gömülen ama ölüme yaklaşmış kelebek kanatları gibi titreşen dudak kıvrımlarını. Konuştuğunda ağzından dökülen her kelimenin ilkbahar tazeliğinde oluşunu.

“Biliyor musun Zümrüt ?” sesiyle olmayacak bir iş yapıyormuş da yakalanmış gibi ürperdi yüreği kızcağızın. Boş bulunarak sarsıldı.

“Çocukluğumda… Bahçemizde akasya ağaçları vardı. Dedemin gözdesiydiler bahçemizdeki tüm ağaçların alımlı olmasına rağmen. Sarı, kırmızı, beyaz renkte çiçekler açarlardı.”

Anlamamıştı Sezer neyi düşündüğünü. Hissetmemişti aklından nelerin geçtiğini. Yüreğindeki büyük sevginin varlığından habersizdi.

Keşke anlasaydı onu ne kadar çok sevdiğimi. Küçük kız kardeş muamelesi yapmasaydı bana. Kız kardeş değiliz ki… Hem çocuk da değilim artık. Genç bir kız oldum. Neden görmüyor bendeki değişikliği. Oysa ben. Her sabah aynaya baktığımda bambaşka bir Zümrüt görüyorum sırlı camda. Aşk başımı döndürüyor, evet. Ona doğru uçuşuyorum. Her an görmek istiyorum onu. Kalbim şirazesini şaşırıyor onun ismi geçtiğinde.

Boy, pos, endam onda. Çok akıllı sonra. Her şeyi biliyor. Ne kadar da güzel anlatıyor. Her cümle farklı bir anlam buluyor gönül lügatimde. Tanrım boş zamanında yaratmış olmalı Sezer’imi. Bir de… Benim arzuladığım gözle görse beni. Sevse, çok sevse. Elimden tutuverse. Salınsak dünya evinde. Yaşamımız bir tangodan ibaret olsa. Tutkulu, olağanüstü ve alev alev.

“Dedem udunu alıp başlardı çalmaya. Büyükannemin gözlerini içine bakarak başlardı söylemeye.” diyerek mırıldanmaya çalıştı aklına gelen çocukluğundan kalmış sözleri.

”Yârimle biz, biz bize
Otururuz diz dize
Sevişiriz göz göze
Akasyalar açarken”

Yan yana değil ama karşılıklı oturuyoruz yanıp sönen büyülü ışıkların sersemliğinde. Çok seviyorum Sezer seni. Abi demek değil, canım, aşkım, bir tanem demek istiyorum. Tarif edebilmek aşkımın derinliğini. Sınırları yok gerçi yüreğime yerleşen bu ezeli sevinin. Ucu kocaman boşluk. Sen dolduracaksın. Senin varlığın yükseklere taşıyacak. Surların ardında erişilmez bir birliktelik olacak bizim ki. Ah bir itiraf edebilsem, bir haykırabilsem kara sevdamı.

“Sezer Abi.” deyiveriyorum cılız bir sesle.

“Söyle bakalım ufaklık.”

Buz gibi oluyorum bir an için. Sonra harlı sözleri düşüveriyor yüreğimin orta yerine. Gidip geliyorum tenimi cayır cayır yakan ateşin alevleri arasında. Bayılıverecek gibi içim. Boşalıyor sanki. Alazlar kuvvetleniyor.

“Ufaklık değilim ben.” diye haykırıyorum.

“Tamam, canım değilsin. Neden kızdın ki bu kadar.”

Ne diyeceğimi bilmiyorum aslında. Mantıklı bir açıklaması olmalı tepkimin. Ok yaydan çıkıyor. İpler benim elimde değil artık.

“ Çünkü… Çünkü seni seviyorum ben. Hem de o kadar çok seviyorum ki…”

Çıt çıkmıyor.

“ Ve… Aşkımın karşılığının olmasını diliyorum gönlünde. Söylesene Sezer Abi… Sen de azıcık olsun seviyor musun beni? Benim seni sevdiğim gibi.”

Suskunluk ıslanıyor gözpınarlarımda. Nem doluyor, kasvet basıyor yüreğimi. İliklerime kadar ıslağım. Paramparça duygularım. Dünyam karanlık.

Hafiften sallanıyoruz beşik misali. Dalga kımıltılarının hışırtısı duyuluyor. Yok oluveriyor yakamozlar. Bulutların arkasına saklanıyor Sezer. Ay gibi göstermemeye kararlı yüzünü bu gece. Bense gökyüzündeki yıldızlar kadar yalnızım, yapayalnız.

“Zümrüt.” diyor neden sonra.

“Az önce rüya mı gördüm? Yoksa… Sen başıma gelen en güzel şey misin?”

03.05.2010

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..