Sen Bende düşecekmiş gibi duran bir nesne gibisin.

Kızgın bile  değilim. Bir hayat kurma çabana içtenlikle katılıyorum. Benden çıkıp gidecegini biliyordum aslında; Sen bende düşmek üzere duran bir nesne gibiydin. Beni en çok sevdiğn  sıralarda ayrılığı da yerleştirmiştin aklına. Beni ayrılık içinde sevdin. Başardığın bu olağanüstü sevda girişimini hayranlıkla anıyorum: Ayrılmak üzere duran yaşamımıza aşk kattın.

Aşk içinde yanacaktık. Beni yanmak için seçtin, sana yüreğim ateşle yanarken geldim. Sen bende düşmek üzere duran bir nesne gibiyken bile seni özgür, ateşli ruhumla sevdim. Ellerin, dudağın, boynun aşkımla çağladı. Bütün derinlikleri yaşadık. Nehirler, dağlar, geniş ovalar boyunca yaşadık. Seni sevdiğimi biliyordur Sakarya, senin için Bilecikte dağlara haykırdım.

Mekece inanılmaz aşkımızı biliyordu. Sakarya'ya karşı tutunuşumuzu. Seni ilçeler, iller boyunca sevdim. Kayalıklar, geçilmesi zor yollar seni sevmeme tanık oldu. Göğsüme yatışın, başını omzuma koyuşun kadıncaydı.

Sen bir yerlerde bir yaşam kurmaya gittin diye kırgın bile değilim. Gidecektin ve gittin. Gidişini anlattım istanbul'a. Sen gittin diye tüm şehri acıya buladım. Gittin ve asla ağlamadım, Dişimi sıkıp kaldım şehrin bir yerinde.

Sen bende düşmek üzere duran bir nesne gibi duruyordun. Ellerin tam elimde değildi. En çok sevişirken bile sen bende düşmek üzere duran bir nesne gibiydin. Ellerin tam el değildi. gözünün içinde başka gözler vardı. Tam ellerimde değildi ellerin. Yüreğinde uçmak üzere duran kuşlar vardı. Beni çok sediğini bilirdim güzelim. Öpüşür koklaşırdık geceler boyu. Bakardım hüzünle sabahlara: Sen bende düşmek üzere duran bir nesne gibiydin. Gidecektin ve gittin. Sıcacık kaldı kollarımda yerin. Hüznün ve gülümsemen yanımda kaldı.