Sen de beni sev

Hayatın soru işaretlerine yöneldiğim günlerde ister istemez aşk konusu en başta geliyor. Yaşadığım duyguların sayesinde kafama takılan her soru işaretinin ardına gelecek ve aşk ile ilgili sorular da ekleniyor. Haliyle sorular üzerine beyin fırtınası yapınca ilginç yollardan şaşırtıcı sonuçlara ulaşabiliyorum. Yani bir çeşit teoriler demeti oluşuyor zihnimde. Bir böbürlenme olarak algılanmasın, ancak bu gidişle bir aşk teorisyeni dahi olabilirim.

Peki bu neden oluyor? Bu sorunun çözümünü de yapalım. Şimdi elimizde karşı cinse duyulan bir aşk ve karşılığında henüz olumlu bir cevap alamamış bir sevdalı bulunmakta. Ayrıca ilan edilmiş bir aşk da söz konusu. Kısacası olumlu bir sonuç bekleyen aşık bir şeyler yapmalı ki yeni boyutlara erişsin ve hedefine ilerlesin. Hedefe varılması halinde dünyanın en mutlu insanı olmak söz konusu iken karşılıklı ilişkilerin tümü bir kişiye bağlı olmadığından çaba sarf eden aşık, karşısındakini etkilemeye çalışıyor. Öyle ki onun bilinç altına bile müdahale etmesi önemli bir adım.

Buraya kadar bahsettiğim karmaşık süreç, işte bu teorilerimin bir kısmını oluşturmakta. Gelin, bu sevdalının zihnindeki teorilerin, fikirlerin ve yaşamakta olduğu sürecin nasıl olduğunu siz tahmin edin.

Demiştim ya "aşk bana bir şeyler katıyor" diye (eminim ki bu, çoğu kişi için geçerlidir); işte belki bu yüzden sabrediyorum karşılıksızlığa. Bilinmez ne kadar sürer bu sabır, nasıl devam eder bu hayat; fakat bildiğim şöyle bir şey var: "Seni seviyorum demek, sen de beni sev demektir." Ben diyeceğimi dedim, bekliyorum. Bekleyeceğim, tâ ki ölene kadar desem de, bilinmez hayat ne getirir, ne götürür. Bilinmez ne kadar beklerim...

Not: Aşk üzerine naçizane teorilerim ve bilinç altını etkileme konusunda ilerleyen günlerde daha detaylı yazılar paylaşmayı umuyorum.