Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '13

 
Kategori
Müzik
 

Sen de kendi türkünü söyle

Bir süreden beri , Trt den emekli sanatçı Nimet Oğuz un  türkü korosuna devam ediyorum. Önceleri, öylesine arkadaşlarımın israrı üzerine katılmıştım. Ben daha çok batı müziği eğitimi almıştım. Türkü söyleyebileceğimi düşünmüyordum.

Hocamız NİMET OĞUZ çok değerli bir sanatçı, onun kendi sanatına olan saygısını ve tutkusunu gördükçe ona hayran oldum  ve türkülerimize bakış açım değişti.Çünkü benim küçükkken,  ailemle birlikde dinlediğimiz radyo daki türküleri bize öğretiyor ve hatasız söylememizi sağlıyordu.Hatayı asla affetmiyordu. Hatta bu yüzden bir yıl hiç çıkıp solo yapmadan sadece koroda kalarak türkü söyleyip söyleyemeyeceğimi denedim.Ama inanamıyordum,  öylesine zevk alıyordum ki türkülerimizi öğrenip söylemekden. Çünkü o türküler benim ruhumdaydılar,  sanki onları bir yerlerde yada bir çekmecede saklamıştım

İşte Nimet OĞUZ,  benim o çekmecemi açıvermişti. O Nezahat Bayramaların,Muzaffer Akgünlerin, Neriman Tüfekçilerin, söylediği, Muzaffer Sarısözen, Celal Güzelses gibi bir çok değerli kişinin Anadolumuzu karış karış dolaşarak derledikleri, o halkımızın dertlerini yaşamlarını , doğanın güzelliğini olduğu gibi anlatan o güzel halk Türkülerimizi çıkarıvermişti ortaya ve ben o türkülerde kendimi bulmuştum.

Yıllardır resim ve heykel yaptım ama türkülerimizle hiç ilgilenmemiştim. Oysa asıl sanat eserleri onlarmış. Onlarda tabiat bütün güzelliğiiyle,anlatılıyormuş. Üstelik de müzikle sözler her zaman bir bütün olarak, insani duygular , ilişkiler , sorunlar, ayrılıklar, hüzünler en muhteşem seslerle anltılıyormuş

Bir Karadeniz türküsünün müziğinde o tulumdan gelen sesler insanı türkünün bestelendiği doğaya götürür sizi,  kendinizi  o Karadenizin sarp ve sisli dağlarının yaylalarında bulursunuz. Yada denizin ortasında hamsi gibi kıvrak dolaşırsınız. Bir Neşet Ertaş türküsünde bozkırların sesini insanın acı dolu yaşamını kederini hissedersiniz.Bir ege türküsü ile efelerimizin,  o hem yumuşak hem sert adımlarını duyarsınız. Bu örnekler sonsuzdur.

Ve ben bunları öğrenip söylemekden çok zevk alıyorum.Daha sonra, daha çok öğrenmek istedim ve Halk eğitimin korosuna katıldım. Orada herkes kendi yöresinin türkülerini söylüyordu çoğunlukla .

Ben de kendi yörem nersi olabilir? Diye araştırmak gerği duydum . İstanbulda yaşamıştım uzun süre , Anadolunun bir çok yöresini gezmiştim ama benim yörem neresi olabilrdi .İstanbul türküleri beni anlatmıyordu. Dönüp köklerime baktım. Ben köklerimin olduğu topraklara hiç gitmemiştim ama ruhum o topraklara çekiyordu beni . Aslen Elazığlı idik . Oturup o civarın türkülerini araştırdım . Birde baktım ki ben o türküleri biliyorum zaten çünkü ailemden duymuşum. Şimdi babamdan duyduğum türkülerimi büyük bir zevkle söylüyorum. Babamın ruhunu şad ederk. ARTIK BENDE KENDİ TÜRKÜLERİMİ SÖYLÜYORUM.

ŞİMDİ İNANIYORUM Kİ HERKES KENDİ TÜRKÜSÜNÜ SÖYLEMELİ, MUTLAKA SÖYLEMELİ. ASIL KÜLTÜRÜMÜZ ONLARDA SAKLI , ONLARA SAHİP ÇIKARSAK HİÇ KİMSE BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ AYAĞININ ALTINDA ÇİĞNEYEMEZ.  

 
Toplam blog
: 59
: 720
Kayıt tarihi
: 02.08.10
 
 

Mimar Sinan Üniversitesi, heykel bl. nü bitirdim. 5 kişisel sergi açtım. Bir çok karma sergilere ..