Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Sen gideli buralardan yolunu gözlemekteyim

Sen gideli buralardan yolunu gözlemekteyim
 

Saat yine herzaman ki zamanın da çaldı. Yahu saatler dünyasında tatil yok mudur? Şikayet etmek gerek, haftanın bir günü onlarda tatil yapsın.

Kapattım zilini biraz daha sarıltım yorganıma müziği ruhumda hissettim. Tarkan'ın insanın o rahatlatıcı sesi ve sabahın o tatlı anlarının keyfini katmerledi.
Dinledikçe daha bir ballanıyor mu ne şarkılar.

Sen gideli buralardan
Yolunu gözlemekteyim
İstanbul ağlıyor yastayım sevgilim
Hala seninim delinim
Bıraktığın gibiyim
Çıkmaz sokaklarında kayıp
Derbeder haldeyim...

Sözler biraz sitemli olsada yine de tatlı bir hüzünle karışık biraz daha uyumuşum.

Kalkmak gerek elbet, zengin kalkışı yapıp doğru mutfağa yollandım. Çaydanlığı su ile doldurup ocağın üstüne tahta çıkan kral misali rahat bir şekilde bıraktım.
Pazar günü kendimi evin kraliçesi ilan ettiğim için kraliçelere layık bir kahvaltı hazırlamak için eldeki malzemelere bir bakayım dedim.
Açtım dolabı, dolap sanki terk edilmiş bağ evi görünümünde. Ispanaklar rehavetle uzanmışlar boylu boyunca sebzeliğe, pırasanın saçları sanki biraz daha uzamış mı ne hımmm icabına bakmalı. Lahana mahzun mahzun bakıyor, belli şevkat bekliyor sevgi dolu bir bakış atıyorum ona "merak etme bugün seni ellerimle saracağım" diye.
Mutfak penceremi açıyorum sevgili bahar gelmiş kokularını bıraksın tüm hafta boyu kapalı kalan bu eve diye evde ne kadar cam varsa açıyor bahçeye çıkıyorum.

Mutfakta terör estireceğim bugün, bu nedenle mümkün olduğunca az zarar vermek için biraz yeşilde dolaşmalıyım ki üzerimde ki içimden hepinizin kellenizi uçuracağım diye esip gürlediğim ıspanaklar pırasalar, boynu bükük kalmış maydanozlar, tabak içinde ilgi eksikliğinden suyu çekilmiş bir halde duran zeytinlerimi atmayıp onları zeytinyağı ve limonla hayata döndürüp sonra o kaçınılmaz sonla mideme yollamalıyım.

Zeytin kavonozuna derin bir kaşıkla uzandığım anda zeytinlerin sessiz çığlıklarını duyuyorum çok zaman, birbirlerini itekleyerek "ohh bugün de yenmekten kurtulduk diye mutlu mesut zeytinyağı ve limona kendini bulayıp keyif yaptığını farkediyor musunuz? Bazıları çatalın o acıtıcı tenine giren sivri çatalından kaçmak için beyhude kaçarlar, olmadı eli ile bir hamlede kibarlığı bir kenara itip bir hamlede otuziki dişin arasında öğütüp ham edilirler.

Zavallı papatyalar beni görünce sanki biraz boyunlarını büküyorlar mı ne? Biliyorlar ki ben en uzun boyluların belinden tuttuğum gibi gözünün yaşına bakmadan elimde ki demete dahil ediyorum.
Neyse ki iyi günümdeyim, küçük bir demet yapıp eve geliyorum.

Çayımı dolduruyorum kocaman aç doyuran denilen cam bardakta, zeytinler tabakta, peynir artistik bir şekilde uzanmışlar tabağa...İçimden "şimdi sizi yerken bu pozunuz kalacak mı "diye Erol Taş misali bir kahkaha atıyorum.
Rokaların çoktan başlarını gövdesinden ayırıp misler gibi yıkayıp çıtır bir görüntüde tepsimi süslüyorum...domates, biber ve küçük doğranmış salatalıklar dizi dizi beni beklemede.

Seviyorum pazar yazıları yazmayı,özlediğim evim ve yemyeşil bahçe de iken gözlerim çapaya takılıyor birde yan bahçede ki boylanmış otlara...Hain bir pırıltı ile mutfak terörü sonrası bahçede toprağın karnını yarmalıyım diye düşünüyorum. Sevgili Aşık Veysel'imin o güzel dizeleri geliyor aklıma...

Karnın yardım kazma ile bel ile
Yüzün yırttım tırnak ile el ile
Yine beni karşıladı gül ile...
Benim sadık yarim kara topraktır.

Güzel mutlu sağlıklı pazarlara...



 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..