Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '12

 
Kategori
Güncel
 

Sen misin 'Zorunlu din dersine karşıyım' diyen, H.Kaplan'ı taşlamak...

Sen misin 'Zorunlu din dersine karşıyım' diyen, H.Kaplan'ı taşlamak...
 

Görsel, Şoraya'yı Taşlamak filminden...


Geri kalmış, kendini geliştirmemiş, herkesin düşüncesini ifade etme özgürlüğünü içselleştirmemiş, asgari demokratik müştereklerde buluşabilmeyi becerememiş kalemlerin köşe/yazar olduğu medya düzeninde; farklı düşünenlere tahammül etme erdemi göstermelerinden vazgeçtim! En azından kendi siyasi meşreplerinden/köklerinden olanların farklı düşünceler ileri sürmelerine saygı gösterseler, bu bahtsız ülke/memleket için umudumu biraz daha büyüteceğim!

 

Şark kültürü, ortadoğululuk; siz isterseniz ilkellik deyin! Geri kalmış, kendini geliştirmemiş ya da kendi siyasi beklentileri dışında söz söyleyenleri linç etme zavallılığının çukurunda debelenen pespayelik.

 

Sözüm ona kendi yorumunu, dinsel referansları hayatın her alanına taşımak, kendi gibi düşünmeyenin “inancını” “ifade özgürlüğünü” yok sayan kafalar.

 

Dünyanın dirhemi kaçmış, zamanın ruhuna uyup, servete, güce, iktidara bir biçimde ortak olup nemalananlar kendinden başka her şeye düşman oluyorlar. Sadece bizim topraklara özgü değil ki. Haysiyet cellatlığı, hedef gösterme, karalama, insanları toplumun gözünden düşürmek için aşağılama hakkını kendinde gören zavallılık; gözü öyle kararmış ki “Şoraya’yı Taşlamak” filminin malum linç sahnesi yaşanıyor sıklıkla her yerde.

 

CNN Türk’te Enver Aysever’in sunduğu Aykırı Sorular programında Anadolu Lisesi'ni bitirdiğini söyleyen Kaplan, ateist arkadaşlarının din derslerine girmek istemediklerini, zorunlu olarak Ayetel Kursi duasını ezberlemek zorunda kaldıklarını dile getiriyor. Bu durumun ‘bir müslüman olarak kendisini incittiğini’ açıklayan Kaplan, ‘din derslerinin çoğu zaman dine bağlamaktan çok dinden soğuttuğunu’ iddia ediyor.

Yazar Hilal Kaplan, “Zorunlu din derslerine karşıyım” diye bir açıklama yaptıktan sonra hedef oluyor. Önce facebook’ta paylaşılan kilisede çekilmiş resmi dikkat çekiyor, daha sonra internet sitelerinde haber oluşu...

Yazar dine karşı mı, hayır? ‘Zorunlu olarak din dersi okutulmasının insanları dinden soğuttuğunu’ iddia ediyor.

Tabi bu arada H. Kaplan’ın “Ermeni Soykırımı”, “Kürt Sorunu” üzerine ifade ettiği görüşleri ile (DPI) Demokratik Gelişim Enstitüsü toplantılarına katılması gündeme taşınıyor.

 Yazarın, Yeni Şafak gazetesinde 12 Aralık Çarşamba günü yayımlanan "Hedefteki ben ve cevaplar" başlıklı yazısında hakkında ileri sürülenlere, iddialara karşı yanıtı:

“Nefret üretmeyi, yalan söylemeyi ve hedef göstermeyi meslek edinenler karşısında sanık sandalyesine oturmak, ancak onları tasdik etmek ve onlara sahip olduklarından daha fazla kıymet atfetmek anlamına gelebilirdi. O yüzden kendimle ilgili söz almadan evvel, bu yaklaşımın kamu vicdanında mahkûm edilmesini bekledim. Çok şükür ki öyle de oldu. "Habervaktim sitesindeki 'haber'de, zorunlu din dersi üzerine bir açıklamama çarpıtılarak yer verilmiş ve üzerine bir kilisede çekilmiş fotoğrafımı yerleştirilmişti. Fotoğrafın beni 'karalamak' için yeterli olmayacağını düşünmüş olsalar gerek, bir de mum yaktığım yalanını eklemişlerdi.

"Söz konusu fotoğraf, üç sene önceki bir yurt dışı gezisinde gittiğimiz grupla ziyaret ettiğimiz bir kilisede çekilmişti. Arkadaşlarımla Hz. İsa dönemindeki dua etme şeklinin bu olduğu üzerine sohbet ederken öyle bir poz vermişim. Döndüğümde bu fotoğrafı da, diğer fotoğraflarla birlikte sadece arkadaşlarımın görmesine imkân sağlayan facebook sayfamda paylaşmıştım.

"Bir fotoğraf üzerinden, hem kiliseye gitmenin kendisi menfi bir şeymiş gibi gösterildi, hem de alt metinde aslında Müslüman olmadığım ima ederek imanımı sorgulamaya cüret edildi.

"habervaktim'in yayınlarının, ulusalcı derin odaklara benzerliği pek çok kişinin dikkatini çekmiştir. Bu fotoğraf üzerinden yaptıkları yayın da geçtiğimiz sene Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Hanım'ın bir Süryani kilisesini ziyaret ederken mum yakıp kameralara poz vermesi üzerinden kopartılan yaygaraya oldukça benziyor.

"Ya da 'operasyonel' kitaplarıyla tanınan ve hâlen Ergenekon davasında yargılanan, "Musa'nın Çocukları" ve "Musa'nın Gülü" kitaplarından nefret dilini tanıdığımız Ergün Poyraz'ın çalışmalarına çok benziyor.

Yazılan metinlerde, ısrarla PKK toplantılarına katıldığım iddia ediliyor ki bunu Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) adlı sivil toplum kuruluşunun faaliyetlerine katılmaya başladığım geçen yıldan beri yapıyorlar.

"Ancak nedense 'PKK toplantısı' adını verdikleri bu faaliyetlerde hepsinde meclisteki üç partiden milletvekillerinin olduğunu belirtmiyorlar. Hâlbuki bir 'PKK toplantısı'na gazetecilerden çok milletvekillerinin katılımı haber değeri taşır.

"Katıldığım bir programda din dersinin zorunlu olmasına karşı olduğumu beyan ettiğim, bu dersin seçmeli hale getirilmesinin doğru olduğunu düşündüğüm halde benim 'din dersine karşı' olarak sunulmam da ayrı bir çarpıtma örneğini oluşturuyor.(H.K'nın yanıt özeti Bianet’ten alınmıştır)”

Yazıyı başladığım gibi bitireceğim.Geri kalmış, kendini geliştirmemiş, herkesin düşüncesini ifade etme özgürlüğünü içselleştirmemiş, asgari demokratik müştereklerde buluşabilmeyi becerememiş kalemlerin köşe/yazar olduğu medya düzeninde; farklı düşünenlere tahammül etme erdemi göstermelerinden vazgeçtim! En azından kendi siyasi meşreplerinden/köklerinden olanların farklı düşünceler ileri sürmelerine saygı gösterseler, bu bahtsız ülke/memleket için umudumu biraz daha büyüteceğim!

Yazara destek olup umudu büyütmek  için:

http://www.habervaktimdenberiyiz.com/index.php/2-imza/39-habervaktimdenberiyiz

 

 

 

 

 

 


 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..