Sen misin bana yan yazan..

Başbakan Erdoğan'ın Almanya'da patlak veren Deniz Feneri davasını ortaya çıkaran medya grubuyla ciddi bir polemiğe girip ardından da bu medya grubu hakkında boykot çağrısı yapması AKP zihniyetini ortaya çıkaran önemli bir adımdı.

Bu çağrı Türkiye'ye bir nevi soğuk duş etkisi yapmış, bir kısım yandaş medya mensuplarının bile tepkisine yol açmıştı.

Yapılan demokrasi adına, çağdaş bir ülke adına, basın özgürlüğü adına kabul edilemeyecek bir şeydi. Avrupa Birliği adı altında demokratikleştiği, fikir özgürlüğüne daha fazla önem verildiği söylenen bir ülkede böyle bir söylem ancak bir dil sürçmesi olarak kabul edilebilirdi.

Sadece bu çağrı değil çağrıya uyanların da olduğunu görmek daha da vahim bir durumdu.

Gazeteci Reha Muhtar'ın bindiği bir THY uçağında gazeteleri istemesi ancak hosteslerin getirdiği gazetelerin içinde Doğan grubu gazeteleriyle Cumhuriyet'in olmaması üzerine konuyu köşesine taşımasıyla ortaya çıkan habere uçaktaki diğer yolculardan da onay gelmişti.

***

Bu ayıbın üzerinden çok geçmedi ki salı günkü AKP Meclis grup toplantısında yine benzer bir çağrıda bulundu Erdoğan. Önce her zamanki gibi medyaya çattı.

Bu alıştığımız bir olay. Zira belki de Avrupa'nın en sessiz medyasına karşı bu denli tepkiyi anlamak çok güç.

AKP ve Erdoğan kendisini öven, pohpohlayan ama asla eleştirmeyen bir medya istiyor. Bunun için ellerinden geleni yapmaya da hazırlar. Eskiye oranla medyadaki siyasi eleştirilerin azalması da bunu gösteriyor. Eskiden siyasilerin en afilli pozlarının yer aldığı dergi kapakları, televizyonlarda bizi kahkahalarla güldüren politikacı tiplemeleri artık yok.

Yerine sorgusuz sualsiz AKP'yi savunan gazeteler, AKP'yi demokrat zanneden ve 6 senedir hala uyanamayan bir kısım eski solcular ve gazete sahibi bir damat geldi.

Tüm bunlar yetmemiş olacak ki var olan eleştiriler de rahatsız ediyor.

***

Erdoğan son toplantıda "Bunları bir de paramızla güçlendirmeyelim" diyerek yeni bir boykot çağrısı yaptı.

Yine belli bir basın grubunu kastederek:

''Gelin sivil inisiyatif kullanalım, yalan yanlış haber yapan medyayı olmayalım dedim. Boşuna paranızı niye veriyorsunuz, zaten yalan haber. Onun için bunları bir de paramızla güçlendirmemizin anlamı yok, onlar yine aynı şeyi söyleyecekler, yapmasınlar yalan haber.''

Basın yanılamaz mı? Elbette yanılır.

Ancak yalan haber yapan gazeteler neden hep muhalif gazeteler olacak bir düşünelim. Yani benim medyam yazarsa doğru başkası yazarsa yanlış. Böyle bir düşünce olamaz.

AKP ve Tayyip Erdoğan Demokrasiyi özümseyememiş, anlayamamış olmakta ısrar ediyor. Sürekli medya karşıtlığıyla, olaylara tek yönlü bakmakla bir ülkenin yönetilemeyeceğinin birilerinin anlatması gerek. Ama kim?