Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '15

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Şen ola Amasra şen ola, sağolasın sen Fatih Sultan Mehmet amca...

Şen ola Amasra şen ola, sağolasın sen Fatih Sultan Mehmet amca...
 

Amasra


 

 

 

         Amasra,  doğası itibariyle turizme  yeni başlangıç yapmış. Şunun şurasında  Karadeniz’de Ağustos-Eylül dolu dolu geçermiş.  Temmuzun yarısı boş geçmiş.Şimdiye kadar yağmurdan, sellerden gözlerini açamamışlar. İşte bir Karadeniz gerçeği.  Yöreye göre turizm. İş bu kadarla kalsa iyi. Biz otururken, ani bir sis bulutu kapladı, göz gözü görmez oldu. Oralıkta  birbirine sokulanlar, üzerine bir şeyler arayanlar çoğaldı.

         Ege ve Akdeniz yanarken, Karadeniz’de sis bastırınca, serinliyor insan. Bir hoş oluyor.

Gittiğimiz gazinolarda da durum aynıydı. Örtülere bürünenleri gördük. Bir de o an Egeyi düşündük.

         Gençler vardı Barış Akarsu’nun  gitarını çaldığı heykelinin başında. Gençler burayı türbe yapmış adeta. Gelen takılıyor buraya. Amasra’nın en sevilen efendisi o.

         Kalesinde,  gecekondular gördük modern mi modern. Yıllar yılı, tarihi kalenin taşlarından yapılan evlerden gayri, bir de surların tepesinde evler var.

         Fatih Sultan Mehmet, Lalasına bakacak mevkiinden “Çeşm-i cihan bu mu ola?” diye hayret belirtmiş ya. Bu gecekonduları görse acaba ne derdi? “ Lala Lala bu ne iş? Der miydi acaba.  Bize kalsa demezdi. Fatih ne anlar turizmden! Amasralı idarecilerden daha iyi mi bilecek.

         Duyduğumuza göre bu evlere tebligat yapılmış. Tarihi eserlerin tepesinde gece kondu olmaz deyu. Kim dinler. Yıkılması gerekmiş ama, bunu yıkacak para yokmuş. İyi mi? 

         Ört ki ölem!

AMASRA DA SİSLİ GECELER DE BİR BAŞKADIR.

         Ama her şeyden önce, sis ile gelen güzellik var Amasra’da. Kendinizi Venedikte hissediyorsunuz. Göz gözü görmüyor. Müthiş bir serinlikle dirilip, ikinci şişeyi açıyorsunuz farkına varmadan. Amasra’nın en güzel yeri, küçük liman. Büyük liman bozulmuş. Her önüne gelen, denize çıkış yapmış. Eğri büğrü masalar atmış.

         Amasralı  Nazlı Arslan’ın eski  arkadaşı Muzaffer  Bostancı havayı iyi kokluyor. O akşam sonradan açıldı ve pistlerden inmedi. Bostancı, havadan da iyi anlıyor. Diyor ki: “ En güzel yaşanacak memleket, Batı Karadeniz’de var” Ortalığın serinliğini ve de mis gibi de İstanbullu genç kızları görürünce, dili çözüldü tabi. O gece Nazlı ile  birlikte kurtları döktüler pistlerde. Hazır sis de varken, serinlediler hiç olmazsa. Neme lazım güngörmüş ve ağırbaşlı. Protokol’dan anlıyor.

         Amasra’nın Venediğini de gördük. Sis gidince, eski tas eski hamam oldu ortalık. Anladık ki, sisle gelen güzellik, dimağları bile serinletiyor.

         Amasra Küçük Limanda akaşam kapanınca perde perde bir pot pourri yaşanıyor. Müzikal gecenin içinden  kayalıklara doğru yayılan senfonik bir ses içinizi yalayıp geçiyor. O sahil kesiminde dinlendirici, iyi servisi ile, göz doyurucu menüsü  ile "Turkuaz Restaurant'ın denize bakan yüzü, Venedikteki gibi, insanları iç içe getirip birleştiriyor.  Kazıklar  üzerindeki deniz çıkıntısı olan mekanda kurulan sofralarda denizle iç içe oluyorsunuz.

         Zaten kapıda bir teşrifatçıları var. İbrahim isimli bu teşrifatçının ağzından bal damlıyor. Cazip söleri, sizi buraya çekiyor.

         Ve siz sisler içinde hayallerinizi göz gözü görmez meçhullere salıveriyorsunuz ellerinizle.

         Ve de hayatın yakasına, yapışmışsınız. Yorulursa eliniz, öbür elinize aynı yakaya yapışıyorsunuz sisler içinde. “Diyorsunuz: “Dünya dönecekse dönsün, kendi bilir. Ama, benim hayallerim, dünyanın dönüşünden daha manalıdır. Bozma hülyalarımı, git işine” diyebiliyorsunuz.

        Şen ola Amasra, şenola.

        Varol Fatih Sultan Amca,

TARİHİ KALENİN ÜZERİNE KONDURULMUŞ BİR BÜLBÜY YUVASI MI ? BU NE İŞ?

KÜÇÜK LİMANDA SİSLE GELEN ÇOILGINLIKTA HIZLI OLANLAR BELLİ OLUYORDU.

TATİLDE BU ANIN ÖZLEMİNİ DUYANLAR, RUHEN SESSİZLİKLER VE GÜZELLİKLER İÇİNDEYDİ

HER YÖREDEN YERLİ TURİSTLER VARDI DENİZE ÇIKMALI İSKELELİ RESTORANLARDA.NAZLI ARSLAN VE ARKADAAŞI MUZAFFER BOSTANCI, PİSTTEN HİÇ İNMEDİLER.

ANKARALI KIZLAR, BİRİNCİLİKLERİ KİMSELERE BIRAKMADILAR

SİSİN BASTIRMASI, ÖNCE BÜYÜK LİMANDAN BAŞLADI. YAYILDIKÇA YAYILDI

KÜÇÜK LİMANDA ORTALIK, RESİMDEKİ GİBİ NETTİ

HAFİFTEN HAFİFTEN SİSLER, DAĞLARDAN SÖKÜN ETMEĞE BAŞLADI BİRDEN.

GİTTİKÇE SİS, YOĞUNLUK KAZANDI

DERKEN BİR BULUT GİBİ MASALARI KAPLAMAĞA BAŞLADI.

VE GİTTİKÇE DE DAHA DA KOYULDU.

SONRA NORMALE DÖNDÜ. DAHA SONRA DA DALGA DALGA SİSLER İÇİNDE KALDIK. RESTORANIN DENİZE OLAN ÇIKINTISINDA İSKELELER ÜZERİNE KURULAN MASLARDA AKŞAM YEMEĞİ PÜR NEŞE İÇİNDE YENİRKEN, VENEDİĞİ HATIRLADIK.

VE ÜŞÜYENLER DE BİR ŞEYLERE SARILDILAR. MİLLET EGE'DE VE AKDENİZDE CAYI CAYIR YANARKEN

GENÇ KIZLARIN SEVGİLİSİ GİTARİST BARIŞ AKARSUYU  ZİYARET EDENLER ÇOĞUNLUKTAYDI. SIRF ONUN İÇİN GELENLER VARDI AMASRAYA.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..