Sen şimdi yazar mı oldun?

Daha önce söz etmiştik geçmişteki gazete ve dergilere gönderip yayınlanan "okur mektupları"mızdan... O yıllarda yazmak için kağıt kalem, zarf ve posta pulu yeterliydi. Zahmetliydi ama başkalarının yardımına da gerek duyulmazdı.

Bilgisayarla tanışıklığımın öncesi olsa da, internetle olan
bağım üç yıl önce eve alınan bilgisayarla başladı. Haliyle zaman ve şartlar değişmişti; kağıt, kalemin yerini klavye, zarf ve posta pulunun yerini internet ve e-posta almıştı. Eski anılar tazelenince, bu kez internet üzerinden yazmanın yollarını öğrenmeye çalıştık. Kolay değildi tabii, önce ben söyledim küçük oğlum yazdı isimsiz ve rümuzlu yorumlarda. Sonra bir gün yandaki resimde görüldüğü gibi Milliyetin cumartesi günleri çıkan televizyon ekine e-posta yoluyla bir yazı gönderdim yine küçük oğlumun yardımıyla... Sonraki cumartesi günü yazı çıkmıştı ve çıkan yazıyı evdekilere gösterdiğimde oğlum heyecanla bana... "Baba sen şimdi yazar mı oldun? " dedi.

Daha önce internette yazılan o kadar yorum ve yazılar küçük bir çocuğun gözünde bile önemli olmayıp gazetede çıkan yazı önemli konuma gelmişti...

Blogçu-yorumcu arkadaşları üzmek istemem ama görünen o ki geçmişte
olduğu gibi uzun bir süre daha "etkinlik" yönünden yazılı medya internet medyasına baskın gelecek...

Ve benim iddiam o ki; yazılı ve internet medyası örneğin; Milliyet gezetesi ve Milliyet internet sitesi gibi "eküri" bir arada olup birbirlerini desteklediklerinde her ikisi de daha etkili konuma gelip daha da yükseleceklerdir...