Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '09

 
Kategori
Spor
 

Sen takvimlere de anlam verirsin Fenerbahcem

Sen takvimlere de anlam verirsin Fenerbahcem
 

Üç yıl önce Denizli’de yaşadığımız o elim futbol kazamızın ardından çıkan Fenerbahçe Dergimizin Haziran sayısının kapağı hala aklımdadır. Asil lacivert bir pist üzerinde kuğu dansı yapan sarı harflerin “Fenerbahçe’ye anlam veren şampiyonluklar ve kupalar değil; kupalara ve şampiyonluklara anlam veren Fenerbahçe’dir” mağrurluğu ne güzel de özetlemiştir her şeyi. Bu demek oluyor ki; tarihlere de, yaşanan olaylar kokusunu bırakıp, anlam kazandırıyor.

Mesela 3 Mayıs... Ata’mız 1918’deki ziyaretiyle şereflendirmiş kulübümüzü. Maceramızın 1907’de 3 kişiyle başlamış olmasına rağmen, Ata’mızın kulübü ziyaret ettiği 3 Mayıs kabul edilmiş resmi kuruluş tarihimiz olarak. Ya da 19 Temmuz… Gün ve ay el ele tutuştuklarında ortaya çıkan 19.07 bizlere kuruluş yılımız olan 1907’yi çağrıştırdığı için ’Dünya Fenerbahçeliler Günü’ olarak ilan etmişizdir tüm 19 Temmuz’ları.

Şimdi kapatın gözlerinizi ve düşünün; Atatürk 3 Mayıs’ta ziyaret etmeseydi kulübü, ne önemi kalırdı ki tüm 3 Mayıs’ların. Veya da Fenerbahçe adında bir kulüp olmasaydı yer yüzünde, kabul ettirebilir miydi kendini taraftar ahalisine 19 Temmuz? Ne işe yararlardı sanıyorsunuz bu iki önemli tarih basit birer takvim yaprağı olmaktan başka?

Oysa şimdi her 3 Mayıs’larda ’Ata’ya saygı’ adı altında organizasyonlar tertip edilip, düşülür başkent yollarına ve çıkılır Atatürk’ün huzuruna 10 Kasım’larda olduğu gibi. 19 Temmuz’larda ise, takımımızın şampiyon olup olmadığına bakılmaksızın çılgınca ve her yıl artan, yeni heyecanlarla kutlanır Dünya Fenerbahçeliler günü. Öyle ki; sezonu şampiyon bitiren rakiplerin kutlamalarını gölgede bırakmıştır hep bu kutlamalarımız. “Yahu bu nasıl iştir? Şampiyon olan biz, kutlama yapan siz.” diyen rakip taraftarlara tek bir cevabımız vardır bizim; “Biz bu takımı kupalar ve şampiyonluklar için sevseydik, sarıya laciverdi emanet etmezdik…”

Bu yıl tüm Sarı-Laci gönüllerde bir gün öncesinden kutlandı 19.07 Dünya Fenerbahçeliler Günü. Gerekçemiz belliydi elbet. Temmuz’un 19’u kandili gerektiriyordu ve hiç birimiz göze alamazdık kandil gecesinde kandilin içindeki fitil olmayı.

Üyesi olduğum derneklerden FeDeR, ’İlk sokak şenliği’ sloganıyla farklı bir organizasyona imzasını attı bu yıl. Kutlama, 18 Temmuz’da oynanan ve 3-3 berabere kaldığımız Nurnberg hazırlık maçımızın seyriyle başladı. Havai fişek ve ışık gösterileri, dj’lerin yaptıkları müzikler eşliğinde edilen danslar ve yıla damgasını vuranlara hak ettikleri ödüllerinin dağıtıldığı gecenin ertesi güne sarkarak saat 02.00’de bitmesinin nedeni ise 19.07’yi, yani 19 Temmuz’u birlikte karşılamaktı şüphesiz.

Bu satırlar, bıçkın klavyemden beyaz gömlekli monitörüme kol düğmeleri olurken, Andre Clarindo Dos Santos ve Cristian Oliveria Baroni adlarında iki Brezilyalı daha dahil edildi kadromuza. Bu demek oluyor ki; yengeç dansları daha bir zenginleşecek figürleriyle. Bu sempatik yeni sambacılarımıza “Hoş gelmişler, sefalar getirmişler” deyip, isimlerini taa ciğerlerimizden haykırmamızı dilerim.

Yazıyı naçizane taziye satırlarımla bitirip, kıymetli zamanlarınızdan daha fazla çalmak istemem çok kıymetli okur. Futbol camiamız iki değerli ismini yitirdi bir hafta içinde. Önce Show TV’nin deneyimli spikeri Sayın Orhan Şengürbüz’ü, ardından da “Beşiktaş’ın İslam Çupi’si” diye tabir etmek istediğim, bir o kadar da “Bu teşbihimde kusur mu ettim acaba?” diye düşünmekten kendimi alamadığım Sevgili Vedat Okyar’ı yitirdik. İki kıymetli spor adamımıza Tanrı’dan rahmet, başta kederli aileleri olmak üzere tüm futbol camiamıza başsağlığı dilerim. Işıklar içinde yatsınlar. Ruhları şad olsun…

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..