Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şenay'ın yerine getirilemeyen vasiyeti, belediye ve tapu

Şenay'ın yerine getirilemeyen vasiyeti, belediye ve tapu
 

‘’Şenay öldü’’ haberini  okuyunca   çok üzüldüm. Bizim jenerasyondandı.  

1960-lar, 1970 ler  Türk pop’un altın çağı idi ve tabi daha önce kaybettiğimiz Barış Manço’lar, Cem Karaca’lar, Tanju Okan’lar, Berkant’lar, Selda’lar   da hep o devirde çıkmış, şarkılarıyla gönüllerde taht kurmuşlardı.

Böyle güçlü sanatçıların  bugün  bile zevkle dinlenen şarkılarının olduğu bir dönemde  Şenay da  uzun süre dillerden düşmeyen iki şarkıyı  o zamanın gençleri bizlerin hafızalarına kazımıştı.

Biri ‘’Hayat bayram olsa’’ idi bu şarkılardan, diğeri de  ‘’sev kardeşim’’

Her iki şarkı da  gençlik adına, insanlar adına  ‘’sevgi teması ‘’ işliyordu.   Şenay,  bu şarkılarla ve şarkının içindeki  sözlerin verdiği sevgi mesajlarıyla  çok sevildi.  Değişik bir sesi vardı.  Coşkulu gelirdi bize.

Eşi Şerif Yüzbaşıoğlu’nu kaybettikten sonra da sanırım müziği bıraktı. Bir zamanlar hayatımızı şarkılarıyla renklendiren  eski şöhretlerin  düne kadar yaşadığını ancak öldükten sonra duyuyoruz.

Allah rahmet eylesin.  62 yaş’ın üstünde  yaşanacak yılları vardı

Ölüm  her canlı için kaçınılmaz.   Ancak;

Şenay Yüzbaşıoğlu  öldükten sonra eşinin yanına veya üstüne gömülmeyi vasiyet etmiş.

Olmamış.  Başka bir yere defnedilmiş.

Şimdi;

Gerek Karacaahmet  mezarlığında ailemizden insanların kabirleri olduğundan,  gerekse diğer mezarlıklardaki eş, dost akraba için son  görevlerde bulunmamız  nedeniyle  o mezarlıkların eski halini de şimdiki durumlarını da çok iyi  gözlemleyen biri olarak diyorum ki;

Bu hükümetin, ya da Belediyelerin   en iyi icraati , mezarlıkların düzeltilmesi,  Çamurdan yürünemeyecek halde olan yollarının yapılması, yıkık dökük duvarlarının  yıkılıp, yeniden yapılması, oraların güvenlik elemanlarıyla güvenli hale getirilip,  korkudan gidilemeyecek bir yer olmaktan  çıkarıldığı yerler olarak, vatandaşların  huzurla ziyaretine imkan tanımasıdır.

Ayrıca mesela Karacahmet mezarlığında  tüm yolların parke ile döşenmesi,  yolkenarındaki tüm mezarlara bahar aylarında renk renk çiçekler ekilmesi,  tam ortadaki gasilhanenin  orada kaldırıp  arka tarafa, yol kenarına alınması ve oraya çiçekler ekilmesi  hep  güzel ve takdir edilesi hizmetlerdir.

Hükümeti veya Belediye’yi  seversiniz, sevmezsiniz.  Bu konuda geçmişte çok sıkıntılar yaşamış bir insan olarak, hükümeti bir çok icraatında eleştiren biri olarak bunları  söylemek de boynumuzun borcu.  Ben 80 li yıllarda  kaybettiğim dayımı, mezarlıklar md.lüğünden elimizde  yok diye verilemeyen cenaze arabası yüzünden kamyonetle taşıtmıştım Karacaahmet’e.

Bu konuda yapılan hizmetler  bununla  da bitmiyor.  En yakının kaybetmiş bir ailenin içinde bulunduğu  acı durumda  her türlü yardım gösteriliyor.   Zaten sıkılmış olan yüreğinizi, başka şeylerle uğraşıp daha fazla acı çekmemeniz her yardım yapılıyor. Mesela;

Mezar işlemi için mezarlıklar md.lüğüne gittiğinizde şu yazı ile karşılaşıyorsunuz ;

‘’Burada personelin vatandaştan para alması, işten çıkarılma sebebidir’’

Ben bu yazıyı en son gittiğim Yakacık Mezarlıklar md.lüğünde gördüm.

Bununla da kalmıyor.  Her işin görevlisi ayrı. Herşey huzur içinde yapılıyor. Güvenlikçisi, mezarcısı hep görevinin başında, yanınızda ve sizden 5 lira dahi talep edilmiyor. Hiçbir şey aksamıyor. Ayrıca Belediye  otobüs tahsis ediyor, gece okuma duasında veya ailenin ihtiyacı varsa bir müddet yeme, içme yardımı yapılıyor. Ben bunu da Pendik Belediyesinde gördüm. Belediye başkanı eve kadar taziyeye gelip, ailenin durumuna bakmıştı.

Bu konuda  adeta sayısız reform gibi değişiklikler yapan ve ‘Allah razı olsun’’ dedirten  belediyelerin  bu tapu bürokrasisi yüzünden , insanların vasiyetini dikkate alamayışı düşündürücü.   Bir insanın eşinin yanına, üstüne gömülmek istemesinden   doğal ne olabilir ki?.

Bu durumda çok insan var. Mesela benim bir yakınımın aile mezarlığı  olan yere ait tapusunun kimde olduğu belli değil.  Aradan çok yıllar geçiyor. 40 sene önce çıkan bir tapunun  40 sene sonra kimde olduğu belli değil. Nesiller değişiyor.

Bunu anlamıyorum.   Şenay’ın, rahmetli Şerif Yüzbaşıoğlu’nun eşi olduğu  geride kalan ablası veya çocukları tarafından, Nüfus memurluğu tarafından alınacak bir belgeyle  oraya defnedilmesi neden kabul edilmiyor?.  Herşey tapu denen o kağıt parçası mıdır?.  Zaten orada bir tapu var ki, eşi oraya gömülmüş zamanında.

Maneviyata bu kadar değer değer veren insanların yönettiği  ve bu konuda  çok büyük reformlar yapan kuruluşların  tapu denen  maddi bir değere bu kadar bağlı olması  insanı üzüyor.  Yanlış olduğunu düşündürüyor.  Mezarlık konusunda alan olarak sıkıntı yaşayan  İstanbul’da  zaten  mezar varken meftayı başka mezara göndermek de tuhaf geliyor.

İspata dayalı  basit ama  kolayca alınacak bir resmi belge ile,  1. derece aile fertlerinin  defnedilmesinde  bu tapu sorulamasının derhal kaldırılması da mezarlıklara ve oradaki insanların acısına değer veren, yanında olan hükümetin veya belediyelerin  en acil görevi olmalıdır.

Şenay Yüzbaşıoğlu ‘na bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.  Keşke ebedi uykusunu eşinin yanında uyusaydı.

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..