- Kategori
- Gündelik Yaşam
Şenay'ın yerine getirilemeyen vasiyeti, belediye ve tapu
‘’Şenay öldü’’ haberini okuyunca çok üzüldüm. Bizim jenerasyondandı.
1960-lar, 1970 ler Türk pop’un altın çağı idi ve tabi daha önce kaybettiğimiz Barış Manço’lar, Cem Karaca’lar, Tanju Okan’lar, Berkant’lar, Selda’lar da hep o devirde çıkmış, şarkılarıyla gönüllerde taht kurmuşlardı.
Böyle güçlü sanatçıların bugün bile zevkle dinlenen şarkılarının olduğu bir dönemde Şenay da uzun süre dillerden düşmeyen iki şarkıyı o zamanın gençleri bizlerin hafızalarına kazımıştı.
Biri ‘’Hayat bayram olsa’’ idi bu şarkılardan, diğeri de ‘’sev kardeşim’’
Her iki şarkı da gençlik adına, insanlar adına ‘’sevgi teması ‘’ işliyordu. Şenay, bu şarkılarla ve şarkının içindeki sözlerin verdiği sevgi mesajlarıyla çok sevildi. Değişik bir sesi vardı. Coşkulu gelirdi bize.
Eşi Şerif Yüzbaşıoğlu’nu kaybettikten sonra da sanırım müziği bıraktı. Bir zamanlar hayatımızı şarkılarıyla renklendiren eski şöhretlerin düne kadar yaşadığını ancak öldükten sonra duyuyoruz.
Allah rahmet eylesin. 62 yaş’ın üstünde yaşanacak yılları vardı
Ölüm her canlı için kaçınılmaz. Ancak;
Şenay Yüzbaşıoğlu öldükten sonra eşinin yanına veya üstüne gömülmeyi vasiyet etmiş.
Olmamış. Başka bir yere defnedilmiş.
Şimdi;
Gerek Karacaahmet mezarlığında ailemizden insanların kabirleri olduğundan, gerekse diğer mezarlıklardaki eş, dost akraba için son görevlerde bulunmamız nedeniyle o mezarlıkların eski halini de şimdiki durumlarını da çok iyi gözlemleyen biri olarak diyorum ki;
Bu hükümetin, ya da Belediyelerin en iyi icraati , mezarlıkların düzeltilmesi, Çamurdan yürünemeyecek halde olan yollarının yapılması, yıkık dökük duvarlarının yıkılıp, yeniden yapılması, oraların güvenlik elemanlarıyla güvenli hale getirilip, korkudan gidilemeyecek bir yer olmaktan çıkarıldığı yerler olarak, vatandaşların huzurla ziyaretine imkan tanımasıdır.
Ayrıca mesela Karacahmet mezarlığında tüm yolların parke ile döşenmesi, yolkenarındaki tüm mezarlara bahar aylarında renk renk çiçekler ekilmesi, tam ortadaki gasilhanenin orada kaldırıp arka tarafa, yol kenarına alınması ve oraya çiçekler ekilmesi hep güzel ve takdir edilesi hizmetlerdir.
Hükümeti veya Belediye’yi seversiniz, sevmezsiniz. Bu konuda geçmişte çok sıkıntılar yaşamış bir insan olarak, hükümeti bir çok icraatında eleştiren biri olarak bunları söylemek de boynumuzun borcu. Ben 80 li yıllarda kaybettiğim dayımı, mezarlıklar md.lüğünden elimizde yok diye verilemeyen cenaze arabası yüzünden kamyonetle taşıtmıştım Karacaahmet’e.
Bu konuda yapılan hizmetler bununla da bitmiyor. En yakının kaybetmiş bir ailenin içinde bulunduğu acı durumda her türlü yardım gösteriliyor. Zaten sıkılmış olan yüreğinizi, başka şeylerle uğraşıp daha fazla acı çekmemeniz her yardım yapılıyor. Mesela;
Mezar işlemi için mezarlıklar md.lüğüne gittiğinizde şu yazı ile karşılaşıyorsunuz ;
‘’Burada personelin vatandaştan para alması, işten çıkarılma sebebidir’’
Ben bu yazıyı en son gittiğim Yakacık Mezarlıklar md.lüğünde gördüm.
Bununla da kalmıyor. Her işin görevlisi ayrı. Herşey huzur içinde yapılıyor. Güvenlikçisi, mezarcısı hep görevinin başında, yanınızda ve sizden 5 lira dahi talep edilmiyor. Hiçbir şey aksamıyor. Ayrıca Belediye otobüs tahsis ediyor, gece okuma duasında veya ailenin ihtiyacı varsa bir müddet yeme, içme yardımı yapılıyor. Ben bunu da Pendik Belediyesinde gördüm. Belediye başkanı eve kadar taziyeye gelip, ailenin durumuna bakmıştı.
Bu konuda adeta sayısız reform gibi değişiklikler yapan ve ‘Allah razı olsun’’ dedirten belediyelerin bu tapu bürokrasisi yüzünden , insanların vasiyetini dikkate alamayışı düşündürücü. Bir insanın eşinin yanına, üstüne gömülmek istemesinden doğal ne olabilir ki?.
Bu durumda çok insan var. Mesela benim bir yakınımın aile mezarlığı olan yere ait tapusunun kimde olduğu belli değil. Aradan çok yıllar geçiyor. 40 sene önce çıkan bir tapunun 40 sene sonra kimde olduğu belli değil. Nesiller değişiyor.
Bunu anlamıyorum. Şenay’ın, rahmetli Şerif Yüzbaşıoğlu’nun eşi olduğu geride kalan ablası veya çocukları tarafından, Nüfus memurluğu tarafından alınacak bir belgeyle oraya defnedilmesi neden kabul edilmiyor?. Herşey tapu denen o kağıt parçası mıdır?. Zaten orada bir tapu var ki, eşi oraya gömülmüş zamanında.
Maneviyata bu kadar değer değer veren insanların yönettiği ve bu konuda çok büyük reformlar yapan kuruluşların tapu denen maddi bir değere bu kadar bağlı olması insanı üzüyor. Yanlış olduğunu düşündürüyor. Mezarlık konusunda alan olarak sıkıntı yaşayan İstanbul’da zaten mezar varken meftayı başka mezara göndermek de tuhaf geliyor.
İspata dayalı basit ama kolayca alınacak bir resmi belge ile, 1. derece aile fertlerinin defnedilmesinde bu tapu sorulamasının derhal kaldırılması da mezarlıklara ve oradaki insanların acısına değer veren, yanında olan hükümetin veya belediyelerin en acil görevi olmalıdır.
Şenay Yüzbaşıoğlu ‘na bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Keşke ebedi uykusunu eşinin yanında uyusaydı.