Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '11

 
Kategori
Öykü
 

Sende kaldı yüreğim.

İzmir ziyaretlerime neden olan annem önceliğinden sonraki özlemim.
Bulutlar üstünde bir mekan!.
Geçmişimi düşündüğümde kaşlarımı çattığım.
Martılarla bakıştığımda rahatladığım Karşıyaka da bir çay bahçesi.
Balıkçı barınaklarından daha salaş ama güneşin batışının izlendiği en muhteşem nokta.
Şehre girmeye yakın gaz pedalına biraz daha fazla yüklendiğim boşuna değildi.
Bir kaç ay önce bakıştığım huri sanki hala orada bekliyormuş gibi.
Hep onu düşünerek süslenmişti daha sonraki İzmir yolculuklarım.
Yoksa aylar değil de yıllar öncesi miydi, sanki asırlar geçmişti aradan!
O çay bahçesinde olmuştu çok kısa süren ve ertesi olmayan ilk tanışmamız!

Birkaç kaçamak bakışma sonrasında gözlerini yakalamıştım nihayet!
"Bir sigaranızı alabilir miyim?" demiş.
Bakakalmış cevap verememişim.
Beyefendi, rahatsız mısınız diye sormuş!
Sanki dilim tutulmuş, şeyyy diyebilmişim.
Hemen yanımdaki masaya taşımıştı taaa öteki masadaki çantasını, gözlüğünü ve kurdeleli şapkasını.
Ayrı masalarda aynı bakışlarla izlemiştik güneşin batışını.

Ne de çok sigara içmiştim garsonun getirdiği bayat çay eşliğinde.
Haşlanmış mısır alırken bana da sormuş.
Ben yine duyamamışım.
Bu ikinci sormasıymış.
Teşekkür ettiğimde rahatlamış.
Cesaretlenmiştim, artık sorular sorabiliyordum.
Kızı burada okumaktaymış, onun peşi sıra gelmiş.
Eşinden ayrılalı ooo çok yıllar geçmiş.
Her zaman gelir misiniz dedim.
Karşıda oturduğunu söyledi.
Karşıyakanın tam karşısında...
Her gün üçü yirmi geçe vapurunu kaçırmazmış.

Peki bu gün neden yoktu?

Gelmeyecekse vapur saatini neden söylesin?
Neden taşısın masasını taa ötelerden yanıma?
Onu beklerken rüzgar dilediğim anlarda olmadı değil!
Fırtınalar hatta.
İçimdeki kıpırtılarla karşılaştırmak için.
Dalgalar çay tabağındaki kesme şekerleri ıslatsın!
Çayı zehir gibi içeyim olsun varsın!
Yeter ki heyecanım geçsin.
Bir balık zıplasın gelsin masamın üzerine.
Dikkatimi dağıtsın.
Yanıp gitmesin boşyere sigaram!
Yeter ki çıkayım derinlerden.

Bundan böyle her öğleden sonraları gelmeye razıyım.
Onu beklemek hiç sıkıcı değil.
Sadece vapur düğünden sonraki onbeş dakikalar çok zor geçmekte.
Ve bir daha sonraki onbeş dakikalar.
Çok acelem yok aslında, onu unutmak korkum olmasa.
Çünkü kolayca pes etmek ihanet olur.
Daha şiirler yazmadan.
Dökmeden onu kağıtlara.

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 


 

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..