Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '13

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Sendikal faaliyet vatana ihanettir

Sendikal faaliyet vatana ihanettir
 

Sendikalar gerçekte doğru bir örgütlenme biçimi midir? Günümüz sendikaları doğru faaliyet mi yürütüyorlar? Sendikaları ortadan kaldırmanın yolları nelerdir. Bunları sorgulamak lazım.

(Değerli okurlarım, mecburen yazım biraz uzun olmuş şimdiden özür dilerim)

Görünürde, sendikalar çalışanların sosyal ve ekonomik haklarını savunan sivil toplum örgütleridir. Ama gerçekte böyle değil.

İşçi ve devlet memurları sendikaları diye de ayırarak incelemekte fayda görüyorum.

İşçi sendikaları fiili işleyişi:

Çalışanlar, aralarından birkaç kişilik bir heyet seçerek, kendi haklarını işverene karşı savunmaları için bu heyete her işçi başına belli bir miktar ücret ödüyorlar. Buna da sendika deniliyor.

Bu, ilk zamanlar masumane ve dikkate alınır bir ücret değildi. Ama giderek bu ücret ayyuka çıktı. Sendika üst yönetiminde görev almak için işçiler bir birileri ile kıyasıya yarışıyorlar, çeşitli siyasi oyunlara başvuruyorlar. Neden? Çünkü orada önemli bir rant var. Hem de öyle böyle değil. Trilyonluk rantlar. Hem devletten her işçi başına bir miktar para alınıyor hem de işçiden. Sonuçta bu para devletin cebinden çıkıyor ve yatırama dönüşmeden sendika ğaları tarafından paylaşılıyor. Zaman zaman göstermelik olarak işçilere yemek, gezi gibi sosyal faaliyetler düzenlenip gideri birkaç katı gösteriyorlar ve oradan da ceplerine para indiriyorlar. İşin bir başka boyutu ise; eylemler ile iş yavaşlatarak ekonomiye de zarar veriyorlar. Sonuçta bu zarar vatandaşa dönüyor.

Eylemsel zorlama ile de işverenden kopardıkları para karşılığında, işveren onlara verdiği bu zamlı ücreti ise üretilen malın üzerine vuruyor. İşveren bunu kârından verecek değil. İşverenin kârı sabit. O zaman da tüketici yandı. Zamlar tamamıyla vatandaşa yansıyor. Canı yanan da vatandaş oluyor. Kendi de aynı zamanda bir tüketici olmasına rağmen üretilen mala işverenin yaptığı bu zamma sendika hiç sesini çıkartmıyor. İşin iğrenç tarafı işte burası. İşçi kendi cebine koyacağına bakıyor. Altta kalanın canı çıkarsa çıksın. Bir süre sonra ücret yine yetmiyor ve yine maaşına zam istiyor. Derken kısır döngü devam ediyor ve enflasyonun doğmasına sebep oluyor. Çalışan, işi olan yine geçimini sağlıyor, işi olmayan hepten yandı. Şimdi bunun neresi adalet? Neden tüketim malına zam yapıldığında aynı hakkı savunmuyorlar, zam geri alınsın diye eyleme gitmiyorlar?  “hey kardeşim, şu zammı geri al” demiyorlar. Siz hiç gördünüz mü böyle bir eylem? Ben 50 yaşına geldim görmedim.

“Adaletin olmadığı yerde sömürü vardır, sömürünün olduğu yer de ise zulüm. ( m.s.)”

Devlet memurları sendikaları:

Bu tamamıyla yanlış. Bu, devlet. Devletin memurları. Memurlar; devletin eli-kolu-gözü –ayağı. Devlet bunların hakkını zaten korumak zorundadır. Siz elinizi-gözünüzü korumaz mısınız, korumak zorunda değil misiniz? Devlet memuruna, işe alırken, devlet memurları kanunu ile belli bir haklar taahhüt etmiştir. Onları da sağlamak zorundadır. Devlet, memurunun bu haklarını savunmayacak, memur tutacak birkaç kişi, ona verecek bir miktar para ve “git devletimden, başımdan, iş verenimden, babamdan…vs. paramı al gel. “  Veya; “bana biraz daha para ver, bu maaş bana yetmiyor” desin. Bu ne saçmalık… Burada da yine sendika ağaları türüyor. Sendika ağaları trilyonlar üzerinde oynuyorlar. Kim bu para? Devletin parası. Hatta bazen çalışanlar, devletin verdiğine razı geliyor  da sendika kendine düşene razı gelmiyor,  yetersiz buluyor ve ardındaki içi ile kokutuyor. Kusura bakmayın, iş fiilen böyle işlemiyor mu? Buna soygun denmez mi?  İşte bu sebeple ben diyorum ki; sendikalar, devleti ve çalışanı resmi olarak soyma örgütüdür. Yani sendikacılık vatan hainliğidir. Şu ifadenin altını çizelim; sendika üyelerine vatan haini demiyorum,sendikacılık  vatan hainliğiişidir, diyorum.  Devlet benim hakkımı savunmayacak, korumayacak bir çeteye haraç vereceğim ki; git benim paramı devletten al gel.  Devlet ne için vardır?   Kusura bakmayın ama size, DEVLET NEDİR? diye sormak zorundayım.

Yetmiyormuş gibi bir de buralar her bir siyasi partinin tekelinde. Siyasi rant kapısı!

Çalışanların isteklerini dile getirmek için dernek olur ve varsa bir talep, eksiklik onların sosyal haklarını devlete bildirirler ve devlet te gereği yapılır. Vatandaşın devlete yaptırımı olamaz. Devlet de devletliğini gereğince yerine getirmelidir. Getirmiyorsa seçim zamanı geldiğinde de vatandaş gereğini yapar. Demokratik yönetimin gereği budur.   

Sendikalara gerek duyulmaması için olması gereken nedir? Çalışanların maaşları belli bir birime endekslenmelidir. Her yılsonu geldiğinde ona göre hesap belli olur ve hesaplanır.Kimse de çalışanların maaşını siyasi rant olarak kullanamaz. Benzerini Rahmetli Erbakan işçilere uygulamıştı ve işçiler bundan memnundu. Ama sendikalar memnun değillerdi…!!!!! 

Efendim dünyada böyle. Dünyada böyle olmuş olması yanlışın doğru olduğu anlamına gelmez. Ben Türkiye’deki sendikacılıktan değil, genel olarak sendikacılıktan bahsediyorum. BU İŞLEYİŞ YANLIŞTIR. Sendikacılık yanlış bir örgüt biçimidir.

Sendikacılar bana gelir ve beni sendikalarına çağırılar. Ama her gelen sorularıma cevapsız kalarak geri gider.  Bir tanesi; sendin dediğini gibi olursa sendikacılık kalkar, dedi! İşte sorun bu!!!! E kalksın ne güzel. Ama o zaman sendikacılar para kazanamayacak.

Mesele çalışanın hakkı değil, mesele ben ne kadar kazanırım….  dır….!

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..