Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Seni anlıyorum ama...

Seni anlıyorum ama...
 

"Seni anlıyorum ama sana katılmıyorum." Bazen cümleler ya da kelimeler onu söyleyenden çok daha büyük izler bırakıyor üzerimizde galiba. Belki de bu yüzdendir sadece cümleye takılıp kalmak söyleyeni unutmak...

Bu cümle gerçekleşmesi imkansız bir pembe hayali taşıyor sırtında. Bu düşünme biçiminin kanda dağılan bir yatıştırıcı gibi herkesin damarlarına ağır çekimde süzüldüğünü hayal ediyorum önce. Yavaş yavaş ve işleye işleye... "Seni anlıyorum ama sana katılmıyorum." Usul usul dağılıyor...Usul usul...

Binlerce düşünme biçimi var, binlerce bakış açısı, binlerce yetişme biçimi var...Biz insanlar bir arada yaşıyoruz ve bir arada yaşamak için tüm bu parçalar arasında bir tutkala ihtiyaç duyuyoruz...Bu tutkal din bağı mı, milliyet mi, aynı dili konuşmak, aynı coğrafyayı paylaşmak mı? Öyle olsaydı bile yine bu mozaik içinde eksik kalan parçalar olacak o tutkal hepimizi aynı şekilde, aynı kıvamda sarıp sarmalamayacak ve bizi bir bütün halinde tutamayacaktı. O halde çok daha fazlasına ihtiyaç var. Bizleri sırf insan olduğumuz için birarada tutacak bir tutkal kıvamına ihtiyacımız var. Belki de o kıvamı kaybetmiş olmamızdandır birbirimizin gırtlağına sarılmamız, her fırsatta ağzımızdan kara sözcükleri kusup durmamız birbirimize...

Ne zaman bir grup insan bir araya gelse hep aynı şey oluyor... Grup ne kadar büyükse çarpışan fikir sayısı o kadar fazla oluyor ve bir gırtlakta pek çok el üst üste duruyor. O kocaman topluluk içinde tek bulunan tutkal ise ortak düşman oluyor.Ne tuhaf, insanlar ancak ortak bir düşman bulduklarında birlikte olup kenetleniyorlar. Oysa kimse o fikre katılmasa bile o fikre sahip olanı anlamak için tek bir adım atmıyor. Kimse kimsenin başka bir insan olduğunu kabul etmediği sürece ve kimse kimsenin hangi köklerden o fikirleri büyüttüğünü anlamaya çalışmadığı sürece tüm bunların birer hayal olduğunun farkındayım. Ama kimbilir belki...

"Kendi fikrine sahip ol, başkalarının fikrine saygı duy ve onları kabul etmesen bile onu anlamaya çalış." Bunu babam söylerdi biz çocukken. Daha küçük bir çocukken ve bunların anlamını derinliğine anlayamayan bizlerin kulaklarını bu cümleyle doldurma nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü gözleri henüz hayatın tek bir yüzünü algılayabilen bir çocuğun beynindeki o taze kıvrımları incitmeden yazı yazmak kolaydır. Babam bunu biliyordu. Ve altın yaldızlı harflerle bu görünüşü küçük ama bizlerin kaderinde kocaman bir yol açacak cümleyi incitmeden yazdı beyinlerimize.

Kimbilir belki başka taze beyinlere de bu yazılır gelecek günlerde. Ve biz bir arada yaşayan insanoğulları insankızları birbirimizin gırtlağına sarılmadan önce karşımızdakinin gözlerinin içine bakmayı ve o gözlerin içinden geçenleri okumayı onları anlamayı öğrenebiliriz.

RESİM:http://www.deviantart.com

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..