Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Seni kutlarım Ertuğrul

Seni kutlarım Ertuğrul
 

Seni kutlarım, seni kutlarım, eş olarak baba olarak ve herşeyden de önce insan olarak Ertuğrul Soygeniş.

Kanal D/ DOBRA DOBRA programı, magazinel ağırlıklı bir yayın yaptıkları için;
fazla izlediğimi söyleyemem, ara sıra Müge ne diyor acaba, ya da bu gün Müge saçını nasıl taramış, ne giymiş acaba diyerek bir göz atarak geçtiğim bir yayın kuşağıdır

DOBRA DOBRA.

Am BU SABAH, öyle vurucu -keskin- dramatik-bizden bir konuya değinilmiş ki sonuna kadar nefesimi tutarak izledim diyebilirim.

Bir çift vardı ekranda kucaklarında güzeller güzeli melek kadar saf ve şahane bebekleri,

Baba Ertuğrul Soygeniş,

Anne Candan Ergeniş,

Kızları Hilal ece,

DOWN SENDROMU,

nun adını bile bilmezken doktor ve de labratuvar ihmalleri sonucu yüzleştikleri bir kaosun tam ortasında oldukjarını kontrol etmeye çalıştıkları gözyaşları ve de hiddetleri ile karışık anlatmaya çalıştılar.

Ben hastalığın güçlükleri çıkmazları zorluklarının çok ötesinde muhteşem bir şeyi gördüm ekranda.

Baba eş insan olarak konuşan eşinin yanıbaşında yer alma savaşı veren bu genç erkeğin; kurduğu cümleler, bakışları ve duruşu ile kendi yaşamımı kıyasladığımda çok paniğe kapıldım.

Sağlıklı zeki ve çok mükemmel bir evlat dünyaya getiren ve onu tek başıma yüksek bir ideale ulaştırmaya çalışan bir anne olarak düşündüm.

YA OĞLUM bu şekilde doğsaydı?

Eşimin tepkisini hayal bile edemiyorum, senin dünyaya getireceğin çocuk ancak bu kadar olurdu diyerek, ceketini alır terkederdi bizi o çaresizliğimizle.

Ya da yanımızda kalsa da her baktığında çocuğumdan utanır onu eve kapatır değil tedavi ettirmek fizyoterapi rehabilite ya da psikolog değil bunlara yanaşmak kabullenmek , her saniye bas bas bağırırdı evin içinde.

Ben sağlıklı bir evladın elinde takdir belgesi ile sevincini paylaştığı o akşam,

halasının ,

-Mert bu karne sahte mi yoksa dediği gün,

oğlumun nasıl başını hayal kırıklığı ile öne eğdiğini gördüğüm gün buna karar verdim.

İyi ki benim başıma gelmedi bu hastalık iyi ki.

Öncelikle DOWN SENDROMU neymiş ona bir bakalım.

DOWN SENDROMU=

Yumurta ile sperm döllenme esnasında hücre bölünmesi esnasında ortaya çıkan bir hatadan kaynaklanan bir hastalık adıdır.

Gebelik esnasında anne karnındaki gebelik suyundan alınacak su,

AMNİYOSENTEZ, adlı işlem esnasında %100 ortaya çıkan bir hastalıktır.

2005 temmuz tarihli İZMİR'de ismi gizli tutulan bu hastahanede yaşanan ihmaller ve insan hayatına gösterilen hafiflik ve aşağılama sonrasında dr.un doğuma 8 saat gecikmeli katılımı,

sancı esnasında anneye yapılan epidoralin doğumu güçleştirmesi,

MUTLAK SEZERYAN OLMASI GEREKEN BİR DOĞUMUN normal doğum kriterlerinde gerçekleştirilmeye çalışılması,

DOĞACAK BEBEĞİN doğum sonrası DOWN SENDROMUNA EK OLARAK BEYİN İŞLEVSELLİĞİNİ %85 yitirmesi,

konuşamayan yemek yiyemeyen yürüyemeyen kas insiyatiflerinin tamamı yitik gözleri göremeyen bir can dünyaya gelmesine sebebiyet vermiştir.

Gebelik esnasında genetik mucizesi bir çocuğunuz dünyaya gelecek, denilmesi de bu işin bir cabasıdır.

Bu bir devlet hastahanesinde olsaydı, belki anlardım ama özel bir hastahane koşullarında labratuar ve de özel tetiklere kucak dolusu paraların talep edildiği bir ortamda bunun açıklanabilmesi çok daha aşağılık bir durumdur bence.

En acıklı olan ise,

DOWN SENDROMU tanısı koyulmuştur açıklaması iş işten geçtikten sonra, sadce telefon ile bigi verilmesiydi.

Bu denli ciddi bir sonucun telefon ile bilgi verilmesi son derece gayrı ciddi bir yaklaşımdır bence.

GENETİK TANI MERKEZİ bu tür bir teşhisi faturalandırırken ciddiyeti ve de prensiplerine sadıktır aynı hassasiyeti hastalarına sonuç bildirirken, bilgilendirmek ve hasta yakınlarını olaya hazırlamak açısından daha İNSANCA yaklaşabilirdi.

Doğum aşamasındaki test ve de incelemeler esnasında rastlanamayan bulgular ya da DOWN SENDROMU değil, doğum aşamasındaki ihmal ve de gecikme olayın doğan çocuğun bedeni fonksiyonlarını beyin travmalarını tetikleyen bir ek hata olmuş gibi açıklanıyordu.

Bütün bu olaylarda dikkatimi çeken sadce ama sadece şuydu.

BABA , EŞ VE BİR İNSAN OLAN ,

ERTUĞRUL SOYGENİŞ,

son derece medeni bir davranış örneği göstererek,

ailesine sımsıkı sahiplenmiş durumdaydı.

SUÇLAMIYORDU KIZGIN DA DEĞİLDİ,

sadece yaşadıklarından dolayı son derece şaşkındı.

Onun beyin kapasitesini, yürekliliğini yaşadığım hayat ile kıyaslıyorum da,

ya ben bu tarz bir evlat dünyaya getirseydim,

eminim ki,

şu an evi terkeden,

aydan aya birkaç milyon postalayan bir baba profili çıkardı karşıma.

Kendi adıma çok üzldüm ama bu aile adına şanslı olduklarını vurgulamayı üzerime borç biliyorum.

Baba kızı hakkında bilgi verirken,

gözleri göremiyor,

ışığı seçebiliyor ama nesneleri tanıyamıyor,

bu da beyindeki travmanın zedelediği bir görme özürlülüğü,

derken, son derece eşi ve evladı ile kilitlenmiş bir durumdaydı.

Bu program gebe çiftler için bir ikaz gibiydi.

9 ay dolar ve bir can doğar,

ben de < o-ab="" kan="" uyuşmazlığı=""> uyuşmazlığı sonucunda sarılık sonrası, oğlumun fototerapide bir ay kalmasını izlerken, sezeryanlı halim ile bebek yeni doğan ünitesinde çektiğim acıyı sadce kendimle baş başa yaşamıştım.

Bu yüzden geçici bir tedavi olmasına rağmen bunu bile sert tepkiler ile karşılayan bir erkek ile buradaki babayı yan yana koymam mümkün değildir.

BÜTÜN YÜREĞİMLE KUTLARIM SENİ SEVGİLİ ERTUĞRUL SOYGENİŞ.

Eşine ve evladına verdiğin destek sevgi inanç ve de tevazundan ötürü.

Bir anne olarak CANAN HANIMA DA dayanma gücü sabır ve de savaşında hukuk mücadelesinde başarılar diliyorum.

Bu dava TÜRKİYE' koşullarında bir pilot dava olacaktır ve insana verilen değersizlik, lakayıtlık, hastahane karidorlarında sedyelerde, müracat kuyruklarında ameliyathanelerde yaşanan CAN PAZARLARI üzerine canlı canlı bir, zırh niteliği taşıyacağından eminim.

Hiç bir doktor hastasının karşısına geçerek,

alaycı bir nida ile;

ne yapalım kadermiş,

ne yapalım doğanın bir şakasıymış,

ne yapalım doğuruverin yenisini,

dememeli,

diyememeli,

etiği HİPOKRAT YEMİNİNDE,

PARA DEĞİL İNSAN SAĞLIĞI ÖN PLANDA iken,

bu cüreti hiç bir sağlıkçı kendisinde bulmamalıdır bulamamalıdır.

SAYGILARIMLA

NİLGÜN ÇAKICI/BURSA
 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..