Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Seni seviyorum, çünkü:

Seni seviyorum, çünkü:
 

Seni seviyorum, çünkü SEVİYORUM NEDENSİZ!


(Yılın son gününde, bloğumda kayıtlı kalan yazının hasret ya da kavuşamamak temaları içermesinden rahatsız olan ben, sayfam için senenin son yazısını yazdım böylece. Hani derler ya; yeni yıla ne yapıyorken girersen tüm yılın öyle geçer. Sanırım “Nerden Başlasam Bilemiyorum” psikolojili bir giriş beni korkuttu).

“Seni seviyorum, çünkü başkalarına karşı her zaman adilsin. Bir tek konu ben olduğum zaman taraflı davranıyorsun. E, ama ben senin sevgilinim öyle değil mi?”

(Mehmet Coşkundeniz)

Oldum olası aynı kelimeler ya da cümlelerle başlayan(bunların bir tarzı var mı? Varsa o tarzın adı nedir, bilemiyorum) , sayfalar dolusu yazıların bulunduğu kitaplar beni boğar; Adamın biri… Temel bir gün… Aşk… V.s.v.s. Bu yüzden kaçarım kitapevlerinde bu tarz kitaplardan(onlar kapaklarıyla beni baştan çıkartmaya çalışsada bilirim ki “güzellik” geçici “bilgelik” kalıcıdır). Ama olurda bir köşe yazısında ya da haftalık bir dergide(bunu belirtelim ki Barış Uygur’u kızdırmayalım “Bizim bi’ arkadaş”)veya aylık bir dergide yıldızlarla anlatılır, sadece birkaç tane. Onları okurum. Kafam dağılır. Tebessüm ederim. Ama asla bu tarz bir kitap almam.

İki gece önce yine bloglar arasında dolaşıyorum(gündüz pek vakit bulamıyorum o yüzden geceleri okuyorum daha çok yazılanları ve yazacaklarımı da gece yazıyorum, hiç değilse şimdilik). Şimdi adını açıklamak istemediğim birinden bana bir mail gelmiş(iyice her şey belli olsun açıklarım: )) ) şaşırdım, sevindim ve hemen cevap yazdım. İkinci bir cevap bekliyorum şimdilerde. O gece tam bilgisayarı kapatıyordum ki maillerime son kez bakmadan kapatmam bilgisayarı, o mailden sonra epey bir bekledim e-postam açık: Müzik dinliyorum… Cevap yok… Blogları okuyorum… Cevap yok… Gidip bir bardak su içiyorum… Cevap yok… Her neyse kardeşimin kitaplığından, size ilk başta anlattığım tarzda bir kitap gözüme çarptı. “Seni seviyorum çünkü…” Mehmet Coşkundeniz(Posta gazetesinde yazar “Aşk Doktoru” arada bir okurum).

Aldım elime okumaya başladım. Sevgiyle boğmuş resmen sayfaları, herkes en çok seven kendi sanır ya, o yüzden belki de kıskanmışımdır : )). Tamamı bildiğimiz şeyler ama ayrıntıda kalıp da bazen fark etmekte zorlandığımız noktalara da değinmiş. Çok hoşuma giden cümleler buldum içinde. Kendimi bulduklarımda oldu. En çok ilgimi çekenleri sizlerle de paylaşmak istedim. Ve iyice düşünülürse sevdiğimize karşı sevgiyi artarak devam ettire bileceğimiz bir dünya tüyo ve ayrıntı var içinde. Her söylediğini uygulayalım demiyorum diyemem. Ama içinde, mutlaka kendinizi ya da sevdiğinizi bula bileceğiniz cümleler olduğundan eminim.

*Seni seviyorum, çünkü hiç düşmanın yok senin. Nasıl olsun ki? Bir insanın sana düşman ola bilmesi için aklına oynatmış olması gerek. Delilerle de senin işin olmaz zaten…

*Seni seviyorum, çünkü her zaman inandığın şeyleri yapıyorsun. Kör bir inançtan söz etmiyorum, akıl süzgecinden geçmiş bir inanç bu. İnandıklarınla yaptıkların asla birbiriyle çatışmıyor.

*Seni seviyorum, çünkü bana ne yapmam gerektiğini söylemiyor, sadece uyarıyorsun. Hatalı olsam bile başladığım işi tamamlamama izin veriyorsun. Ben de sana işin sonunda “Haklıymışsın” demeye bayılıyorum.

*Seni seviyorum, çünkü benim yanımda başkalarını övmüyorsun. Böylece kendimi başarısız hissetmeme neden olmuyorsun. Bende kendimi her zaman senin her şeyi başaran müthiş sevgilin olarak hissediyorum.

*Seni seviyorum, çünkü kendi sevgimi bir tek seninkiyle karşılaştırabiliyorum. “Kimse benim kadar sevemez”, diye düşünüyorum. Sevgimin büyüklüğü beni de şaşırtıyor, kendi sevgime hayranlık duyuyorum.

Seni seviyorum, çünkü en kötü fıkrama bile deli gibi gülüyorsun. Sen güldükçe ben başka fıkralar anlatmak istiyorum. Büyük ihtimalle o fıkralar öncekilerden de kötü oluyor. Ama sen durmadan gülüyorsun…

*Seni seviyorum, çünkü benden, aklından geçenleri anlayacak bir müneccim olmamı beklemiyorsun. Tam olarak ne istediğini söylüyorsun. Böylece aramızda yanlış anlamalardan doğacak tartışmaları daha baştan engelliyorsun.

*Seni seviyorum, çünkü “keşke” demiyorsun. Bir ilişkinin içinde ne kadar çok “keşke” varsa o kadar kısa süreceğini biliyorsun. Yaşadıklarından pişman olmuyorsun, çünkü bilerek ve isteyerek yaşıyorsun.

*Seni seviyorum, çünkü küçük şeylerden büyük mutluluklar doğa bileceğinin farkındasın. Hayatını hep o büyük mutluluğu arayarak geçirmek yerine, küçük mutlulukları biriktirerek kocaman bir mutluluğun sahibi oluyorsun.

*Seni seviyorum, çünkü benimle birlikte şarkı söylüyorsun. Sözlerini bilmesen de bana eşlik etmek için uyduruyorsun. Bazen senin uydurduğun sözler, şarkının sözlerinden çok daha güzel oluyor.

(Biliyorum biraz fazla seçmişim daha bir sürü var onları da artık kitabı alınca okursunuz : )))

Veeeeeeeee son:

*Seni seviyorum, çünkü o gün çok şiddetli kavga etmiş olsak bile birisi ilişkimizi kastedip “Nasıl Gidiyor?”, diye sorduğu zaman “Her şey çok güzel gidiyor”, diyebiliyorsun. Çünkü kavgaların geçici aşkımızın kalıcı olduğunu biliyorsun.

SAYGILARLA

LAVİNYA

(Yine baktım hala cevap yok artık yarın ve sonraki günler bir yanıt bekliycez…)

SEVGİYLE, BAŞARIYLA, HUZUR VE SIHHATLE DOLU YILLAR DİLERİM.

“Umutla dolu!” demem! “Gerçekleşmiş umutlarla dolu da bir yıl olsun!” derim.

Daha ne diyeyim.

Artık seneye görüşürüz!

 
Toplam blog
: 80
: 1765
Kayıt tarihi
: 14.05.07
 
 

1975 ANKARA DOĞUMLUYUM, 15 YAŞIMDAN BERİ YAZARIM(yazmak fiilinin geniş zamanlı kullanımıyla) evli..