Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Seni seviyorum, özür dilerim!

Sevginin evrensel bir barış enerjisi olduğuna inananlardanım; mesela kötü durumları bile "sevgiyle kabul etme"nin iyileştirici bir etkisi olduğuna da inanırım.

Gerçi anneme anlatmam biraz zor olmuştu ya... Tam olarak konu neydi, anımsamıyorum, sıkıntılı bir durumdu ama. Normalde içimden söylediğimi dış sesimle ifade etmişim ki annem bir anda haşladı: Olur-olmaz herşeyi kabul etme! Etme canım, ne münasebet!

Canım benim, "Sevgiyle kabul ediyorum" dememin yalnızca "kabul ediyorum" kısmına odaklanmıştı!

(İnsanın deneyimleri mükemmel bir öğretmendir ve ne yazıktır ki insanoğlu acıyla öğrendiklerini daha iyi beller!)

Giriş bölümü bu kadar yeter; gelişmeye geçeyim: Altı gün önce yeni bir öğretiden haberdar oldum.

Adı: Ho'oponopono... Gülmeyin ama yaa, "Hop popona" falan diye de dalga geçmeyin...

İşin özü şu: Yaşamımızda hoşnut olmadığımız durumları olumluya çevirmek.

Bunun için öncelikle "İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır" atasözünü "Çuvaldızı kendine batır, yeter!" tarzında değiştiriyoruz.

(Daha doğru örnek bulabilirdim belki ama şu an aklıma bu geldi.)

Pek severiz ya sorumluluğu başkalarının üzerine yüklemeyi, bu öğreti diyor ki: Her şeyin sorumlusu sensin!

Eyvallah!

(Aman yav bana ne! İğneyi bile kendime sokmadan direkt çuvaldızı saplarım birilerine diye de düşünüyor olabilirsiniz. Ayıp ediyorsunuz ama n'apalım sizi de böyle (sevgiyle) kabul etmek gerek! Lakin yine de deneyimleyebilirsiniz aşağıdaki iyileştirici yöntemi; bence sorun yok!)


Yöntemin gerektirdiği dört şey var:

1) Seni seviyorum

2) Teşekkür ederim

3) Özür dilerim

4) Beni affet

demek... Bu kadar basit!

Sıralama da çok önemli değil; seni seviyorum, özür dilerim, beni affet, teşekkür ederim de diyebilirsiniz.

Kendi benliğiniz, kötü anılarınız, eşyalarınız için fütursuzca kullanabilirsiniz!

Bir kişiyle olan sorununuzun çözümünde de...

Mesela; Ali'nin bana böyle davranmasına sebep olan şey her neyse, seni seviyorum, beni affet, özür dilerim, teşekkür ederim.

Diyelim ki maddi sıkıntınız var: Maddi durumumun iyi olmasına engel olan şey, içimde her neyse, seni seviyorum, beni affet, özür dilerim, teşekkür ederim.


"Seni seviyorum" demeyi ertelememeyi, insanın her şeyi futursuzca sevebileceğini; özür dilemenin, özrün kabulünün ne derece önemli olduğunu zaman zaten bana öğretmişti.

Bu nedenle küçük yeğenim Berce anlattığı anda pat diye aklıma yattı.

O günden başladım "Seni seviyorum, teşekkür ediyorum, özür dilerim, beni affet" demeye...

Tam olarak ilgisi var mı, yoksa denk geliş mi, bilmiyorum. İşin aslı çok da sorgulamak istemiyorum; zira aynı konular için dua da ediyorum, farklı teknikler de kullanıyorum.


Yıllardır tiroid kontrolü yaptırmam gerekiyordu; bir türlü yaptıramamıştım!

(Şunu da açıklayayım ki kafanız karışmasın: yıllar ve yıllar önce çok sıkıntılı bir evliliği sürdürürken, niye ille de sürdürmek istemişim, o da ayrı bir aymazlık ve ayrı bir yazı konusu, farkında bile olmadan örtülü depresyon geçirmişim. Bunun çıkış noktası ise: Hastalık hastalığı tarzındaydı. Tabii o vakitler böyle olduğunu bilmiyorum; gazetelerde de yeni başlamıştı "Şu belirtiler varsa dikkat! Kanser olabilirsiniz!..." yazıları...

Bir kanser olma korkusu bende; ne beter bir korku! Ne feci bir şey o mideye, yüreğe saplanan korkular... Doktor ne? İlle de profesör olacak!...

Allah sizi inandırsın, ne profesörlerin peşinden koştum, ne paralar saydım; en mutlu anlarım "Sapasağlamsın" diyen profesörün yanından ayrıldığım anlardı!

Ne kadar sürüyordu derseniz; bir hafta olsa mükemmel!

Neyse, zaman içinde boşandım, yaşamımı şekillendirdim ve hastalık hastalığım da geçti,çok şükür!

Bu sefer de tam tersi bir durumu yaşadım: Doktora gitmek istemiyorum arkadaş! Oysa hekimleri severim ben; hem zekidirler, hem insansever, üstelik de hemen her birinin ilgilendiği bir sanat vardır.

Hemen hepsi güzel insanlardır yani, ancak mümkünse arkadaş olarak alayım!)

Sadede gelirsem, bir aydır çektiğim mide ağrısı için doktora gitmeyi düşünmezken, kızkardeşimin tüm tehditlerini cansiparene göğüslemişken Ho'oponopono'yu uygulamaya başladığımın ikinci günü hop diye doktora gitmeye istekli oldum!

"Mide ağrısı bahane, hipotiroid şahane!" durumu vuku buldu!

Yıllardır ötelediğim tiroid ölçümü yapıldı ki; üst sınır 4 küsur, benimki 13!


Anlam veremediğim halsizliklerimin, isteksizliklerimin, "Doğru düzgün bi şey de yemiyorum ama nedir bu kilo üstüne kilo bindirmeleri" durumumun ve daha bir sürü yaşam standardımı düşüren etkenlerin nedeni tembel troidimmiş!

Şimdi, bunca yıl erteleyip de doktora gitmeme, gidip de gerekli ilaç tedavisine başlamama neden olan her ne ise: Ben onu sevmez miyim! Teşekkür etmez miyim? Bedenime ve belki de çevreme bunca zaman çektirdiklerimden dolayı özür dilemez, n'olur affedin demez miyim!

(Bu arada Çetin Yılmaz Hoca'ma da sevgilerimi, teşekkürlerimi iletmeden olmaz! Kafasını şişirdiğim için özür ve af dileyeyim diyeceğim ama öyle insanüstü mertebeye ulaşmış ki, desem "Hadi git ablam!" diyerek kocaman gülümsemesiyle beni kapı dışarı kovar!)

Mail: gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..