Seni Seviyorum Nil

Bu Sevgililer Gününde buram buram aşk kokan bir romandan söz etmek yerinde olur diye düşündüm. “Seni Seviyorum Nil” yakın zamanda raflarda yerini almış, genç bir yazarın kaleminden aşk öyküsü. Arzu Şen Akar, tıpkı romanındaki karakterler gibi doğal, hayatın içinden ve dobra dobra. Anlatacak çok şeyi olan bir insanın sabırsızlığı ve çocuksuluğu ile yanıtladı soruları. Nereye koyacağını bilemediği bir sıradışılığı var ve belli ki bunu kalemi ile ifade etmeye karar vermiş. İşte kendi ağzından Arzu Şen Akar ve “Seni Seviyorum Nil” 

Neden aşk üzerine yazmak? 

Mevlânâ’nın dediği gibi AŞK! deyip başladık umarım uğurlu gelir. Aşkın her boyutta, her koşulda değerli olduğuna inananlardanım. Sanırım aşkı okumayı severken şimdide yazmayı sever oldum. 

Bir yazar olarak tarzınızı sorsak? 

İnsanın kendi tarzını söylemesi zormuş. İlk kitabım olduğu için belki de nasıl bir tarz bulduklarını okurlara sormak daha doğru olur. Bana göre tarzım, benim bir okuyucu olarak aradığım tarz; yani akıcı bir dil, sürükleyici bir konu ve realite. Aşırı fantastik ve olağan dışı şeyler yazmak ve okumak bana göre değil sanırım. Herkesin kendisi ya da çevresine dair bir şeyler bulabileceği gerçek hayatın içinden konuları günlük konuşma diliyle aktarmak ve okuyucuya son dakika sürprizleri yapmak tarzım diyebilirim. 

Tarzından ilham aldığınız bir yazar var mı? 

Maeve Binchy’i heyecanla ve çok beğenerek okurum. İlham aldım mı bilmiyorum ama severek okuduğum bir yazar olduğu için tarzından etkilenmiş olmam mümkün. 

Son günlerde sizi çok etkileyen kitap? 

Serdar Özkan’ın ilk romanı “Kayıp Gül” ve Elif Şafak’ın “Aşk” romanı en son okuduğum ve etkilendiğim kitaplar. Şu anda da Alfonso Signorini’nin modanın kraliçesi Chanel’in hayatını anlattığı kitabını, hem modayı hem de kitap okumayı seven biri olarak beğeniyle okuyorum. 

Okurlardan aldığınız yorumlara dayanarak, Seni Seviyorum Nil'in en çarpıcı yanı nedir? 

En çarpıcı yanı, tüm okuyanların söylediği gibi kitabın “Son” u. Aslında romanın son bölümünde okur için iki farklı sürpriz var; yayınevim ile anlaşarak kitabın son bölümünde çok değişik bir uygulama yaptık. Bazı okurlar bu fiziksel farklılığı hemen fark ediyor bazıları ise gözden kaçırıyor ama hemen hemen her okuyan, romanın sonunda bir sürprizle karşılaştığını ve ağladığını söylüyor. Kulağa tuhaf gelebilir ama, romanın sonunun okuru ağlattığını duyduğumda kendimi mutlu hissediyorum, yazarak ağlatmanın zor olduğunu düşünerek:) Benim yazarken ağladığım bölümlerde okuyanların da ağlaması, duygularımı onlara iletmeyi başardığımı hissettiriyor. 

Şu ana kadar ne mutlu ki hep pozitif yorumlar aldım. Bu çok önemli, çünkü severek ve emek vererek bir paylaşımda bulunuyorsunuz. Özellikle sizi hiç tanımayan insanlardan aldığınız hoş ve yapıcı yorumlar mutluluktan uçurabiliyor. Beni hiç tanımayan okurların daha objektif olabileceğini düşünüyorum. O yüzden mümkün olsa kitabı her okuyan kişiye tek tek ulaşıp fikrini sormak isterim.

Bu öykünün bir yerinde ben de varım diyor musunuz? 

Aslında bu öykünün her yerinde ben varım diyorum. Çünkü her karakteri ben yarattım, onlara bir yol çizdim ve hazırlamış olduğum sona onları yönlendirdim. Kız erkek her karakterde benden ve hayatımdan mutlaka bir parça şeyler vardır. Eşime göre romanın karakterlerinden Pelin, alışveriş merakından dolayı benden çok şey taşıyor:)) 

Bir sonraki kitap için fikirler var mı şimdiden? 

Evet, fikirler hatta çalışmalar var. İkinci kitabımda tabi ki yine AŞK var. Ama aşka biraz daha macera ve aksiyon katmayı düşünüyorum bu kez. 

Son olarak Sevgililer Günü için mesajınızı alalım. 

Mevlânâ ile açtık sohbeti yine aşkın en kıymetli boyutunda olan Mevlânâ ile bitirelim; “Aşk beni ârif etti, inceltti zarif etti, ben aşkı bilmez idim aşk beni tarif etti.” Ben de kendimce dünyevi aşkı tarif ediyorum, umarım kitabım ile gönlünde aşk olanlara ulaşmışımdır. Aşk deyince akıllara gelenlerden olmak dileğiyle. Herkese aşk yolculuğunda mutluluklar dilerim. Sevgililer Gününüz kutlu olsun.