Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

Seninle Tartışmak Güzeldi Ufuk Hoca

Seninle Tartışmak Güzeldi Ufuk Hoca
 

  • Yaşamı ve duruşuyla ilgili olarak beni en fazla etkileyen isimdir Mustafa Kemal. En nihayetinde bu ülkenin kurucusudur. Yaşamına ilişkin gösterdiğim ilgi ve milli mücadele dönemindeki duruşu ki bana göre milli mücadele dönemi emperyalizmle uzlaşma dönemidir, bu süreci doğru bir şekilde yürütmek suretiyle, bir ülkenin kurulmasına ön ayak olmuştur Mustafa Kemal. Ne var ki, Milli Mücadeleyi antiemperyalist bir mücadele olarak bir kez dahi tasavvur edemedim.
  • Neden?
  • Antiemperyalist mücadele daha keskin zeminlerde yürüyen bir mücadeledir. Emperyalist savaşın bir kanadı olarak cihan savaşına girmiş bir ülkenin antiemperyalist savaş vermesi düşünülebilir mi? Kaldı ki dünya savaşını kazandığını bir an olsun düşünelim ve masaya galip devletler safında oturduğunu varsayalım… Durum ne olurdu? Bu gün neleri konuşuyor olurduk? Hele ki bir de Milli Mücadele diye tasavvur ettiğimiz dönemde, mücadele süreci toprak ağası ve aşiretlere dayanılarak yürütülmüşse… İşte sebep budur ki, bir önceki rejimi nasıl ki bütün kurumlarıyla cumhuriyete taşıyorsanız, üretim ilişkilerini de aynen alıp, hiç dokunmadan cumhuriyetin göbeğine koyuyorsunuz… O halde nasıl bir antiemperyalist mücadeleden söz edeceğiz?
  • Yani ortada biçimsel değişiklikler dışında, öyle aman aman köklü değişikliklerin yaşandığı, keskin kopuşların olduğu bir yeni rejimle karşı karşıya kalamıyoruz.
  •  
  • Ama ya Mustafa Kemal!
  •  
  • Mustafa Kemal, kendi dönemi içerisindeki liderler içerisinde övgüyü fazlasıyla hak eden bir liderdir. Her yaptığının doğru olduğunu düşünmek de tuhaf değil. Dönemin koşullarını göz ardı ederek yapılan eleştirilerin zaten bir kıymeti yoktur.
  • Evet, bir küçük burjuva aydınıdır Mustafa Kemal. Zarafet, incelik gibi hususlarda kendisini nasıl geliştirmişse, yaratmak istediği toplumunda bu yöne doğru evirilmesini isteyen bir liderdi. Böyle bir toplum yapısının ete kemiğe bürünmesi yönünde adımlar attı. Nitekim devrimleri bunun ipuçlarını fazlasıyla önümüze koyuyor.
  • Güzel bir toplum tasavvur etmek ve o toplumu yaratabilmek adına, devrimler ve yasal düzenlemelerle bu topluma ulaşabilme çabası… Sanırım sorunda bu!
  • Toplumu bir kenara koyarak, toplum adına güzel şeyler düşünmek…
  • Mustafa Kemal’i ve kurucu kadroları eleştirdiğimiz nokta tam da burası.
  • Şahsım bir sosyalist olarak, toplumu bu yönde biçimlendirme çabalarına girişmenin, toplumun yararına değil aksine zararına etki ettiğini düşünüyor. Zira, böyle bir biçimlendirme çabasının otoriterleşmeyi getirdiğini ve otoriterleşmeyle birlikte, toplumun geniş kesimlerinin Mustafa Kemal’den uzaklaştığını bu gün yaşayarak görüyoruz.
  • Ölümünden sonra bir kez dahi partisi CHP, şöyle adam akıllı bir iktidar olma başarısı dahi yakalayamadı.  
  • Nedeni gayet açık değil mi?
  •  
  • Mustafa Kemal’e saygımız her zaman vardır ama ya Kemalistler… İşte burada biraz durmak gerekiyor.
  • Mustafa Kemal’e ilişkin her zaman övgü dolu yazılar yazmışımdır. Tercihleri ve yaşamı her zaman ilgimi çekmiştir. Hele ki içki  sofrası… Ama bir sosyalist olarak da Mustafa Kemal’e karşı en keskin eleştiriler yine benden yana çıkmıştır. Yaşamına ilgi duymam, siyaseten de ilgi duyacağım anlamına mı gelir? Bu bir çelişki midir?
  • Kemalistler mi?
  • Özellikle resmi ideolojiye biat eden ve kendisini sosyalist solda tanımlayarak, sürekli resmi ideoloji üreten Kemalist kafaları eleştirmek yanlış mıdır? Bir sosyalist, karşı durduğu bir rejimle nasıl bu denli uzlaşı içerisinde olabilir ki? Sanırım kendisine Kemalist diyen, sosyalistlerin tuhaflığı burada gizli.
  •  
  • Yani demem o ki, birey Mustafa Kemal başkadır. Anlatabildim mi Ufuk Hoca?
  •  
  • Liberallere ilişkin eleştirilerime gelince…
  • Yazdığım yazılar ve duruşum benim ne yanda saf tuttuğuma fazlasıyla işarettir. Yani sosyalist solda, özgürlükleri, demokrasiyi ve insan haklarını savunan bir kişiliğim. Liberallerle fazlasına bir ortak bir paydam olmadı. “Modern zamanlar cambazlığı” olarak dahi tanımlamışımdır liberalliği. Liberalleri geçmişte de çok eleştirdim, bu gün de halen eleştirmekteyim.
  • Peki ama liberallerin kimi görüşleri çok mu tuhaf?
  • Her ne kadar ortak paydam fazla olmasa da, liberallerin özgürlükler yanında yer alması, demokrasi ve insan haklarını öne çıkartmaları benim için önemlidir. Ne var ki AKP’yi destekledikleri dönemde benden fazlasıyla eleştiri aldılar. Sadece AKP dönemi değil, daha eskilere gidelim ve ANAP döneminden bu yana eleştiriyi fazlasıyla hak ediyorlardı. AKP’yi savundukları dönemlerde, blogda, “Liberal Aydıncıklar” başlıklı dalga geçen bir yazı dahi yazmış, kendisine liberal diyen çevrelerden sıkı eleştiriler almıştım. Kaldı ki bir defa değil, çok defalar liberalleri eleştiren yazılar yamışımdır. Çünkü ben bir sosyalistim ve bir yere kadar liberallerle ortak paydam olabilirdi. Ufuk Hoca sen bu durumu nasıl algılamışsın, işte görüyoruz.
  •  
  • Şu referandum meselesi ise aslında tam da kırılma noktalarından birisiydi.
  • “Yetmez ama evet” cephesinde yer aldım.
  • Milliyet Bloğun Kemalist cephesiyle en keskin çatışmamızın olduğu dönemdi.
  • Herkesin kendisine göre bir duruşu vardır. Benim ki ne AKP’nin tavrının yanında yer almaktı, nede CHP’nin tavrına onay vermekti. Çünkü gerekçelerimi bir bir defalarca yazdım.
  • Yüksek yargının bu ülkede solculara, sosyalistlere yaptıklarını, zaman aşımına uğrattıkları davaları, karar aşamasındaki kilit davalar üzerinde HSYK’nın nasıl oynadığını örnekleriyle ortaya koymaya çalışıyordum.
  • Örnek mi?
  • İşte Sivas Madımak Davası, Gazi Mahallesi Davası, Metin Göktepe cinayeti, 1 Mayıs 1977 katliamı, Yedi TİP’li öğrencinin öldürülmesi Davası, Susurluk Davası, Kemal Türkler cinayeti Davası, Maraş Katliamı Davası ve saireler…
  • Bu ve daha birçok davayı inceleyin, HSYK’nın rezilliklerine bir bir tanık olursunuz. Davaların seyri, geleceği üzerine nasıl yönlendirmeler yaptığını, nasıl kararlar çıkarttığını görmemek için insanın kör olması gerekiyor. E şimdi bir sosyalist olarak dönüp de, böyle bir yapıya onay vermek akıl kârı mı? Diyeceksiniz ki, “Peki ya AKP! Bu işin başında AKP var.”. Ne yapalım ki, bu da bizim talihsizliğimiz. İşte tam da bu noktada, her yazımda mutlaka not olarak geçmişimdir. “Bu işi yapanların serencamları bozuk” diye defalarca tik koymuşumdur.
  •  
  • Peki ya sen ne yaptın Ufuk Hoca?
  • Her yazında hedef haline getirmedin mi bizleri? Her yazında ne dönekliğimiz kaldı, ne ikiyüzlülüğümüz! Aşağılamaların ise cabasıydı. İlginç olan ise, biliyor musun sana hiç kızmadım ve hiç bozulmadım. Hatta seninle tartışmak çok da hoşuma gidiyordu. Halen de öyle, bilesin. Hakikaten yazdıklarını önemsiyorum. Bu güne kadar yazdığın bütün yazılarını okuduğumu, hem de iştahla okuduğumu bilmende fayda var. Senden çok şeyde öğrendiğimi itiraf edeyim.
  • Ama okyanus ötesindekine gelince...
  • Hiçbir yazıyla ve görüşle ortaya çıkmayıp, işine gelenin sayfasına gidip yorum yapıp, dedikodu yapması doğru mu? Düşünceleriyle adam gibi çıksın ortaya ve eleştirisini doğru düzgün yapsın. Bir kez dahi böyle bir girişimde bulunmadı. Sadece alaycı tavırlarla dalgasını geçti. Onun bu yaptıklarını doğru buluyor musun da bana dönüp, “Sana kocaman bir ayıp” diyebiliyorsun?
  •  
  • Sonuç olarak mı?
  • Benim siyasal duruşum bellidir. Ben bir sosyalistim, Kemalist değilim. Mustafa Kemal’e saygım sonsuz olmakla beraber, siyasal duruşu her zaman benim eleştirimi alanıma girer ve uzlaştığım çok az nokta vardır.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..