Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '12

 
Kategori
Şiir
 

Sensizliğin ölüme denk geldiği yerdeyim !

Sensizliğin ölüme denk geldiği yerdeyim !
 

Milliyet videoda '' Dünyadan İniyorum '' videomu izleyebilir, kendi sesimden bu şiirimi sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz, ayrıca arama motorlarında '' İsmail Can Karakuş '' ismimi yazarak yayınladığım bütün şiirlerime ulaşabilirsiniz, şiirle kalın...      http://www.antoloji.com/ismail-can-karakus/

 

Gidenler

kırık bir cam parçası
etin içinde nasıl ilerlerse
hayatta ömür içinde
yapayalnız zamanlara ilerliyor.
 
artık gün batımından anlıyoruz
gideni, gidenlerin bizden götürdüklerini
sulara kir karışıyor
biten her şey zehirliyor kalpleri.
 
- ah yine elde var hüzün mü
ayaz mı, talan mı, tarumar mı
ömür dediğin kısacık bir an mı
iki yoksul nefes arasında
iki paslı tren rayı
hiç bir zaman kesişmeyen ayrılıklarda.
 
Saatler Ölümü Vuruyor
 
şimdi saatler ölümü vuruyor
küle dönmüş avuçlarımda elin
ömrüme kanla yazıyor adını ayrılık
son kez dokun şimdi yüzüme
son kez bak ne olursun gözlerime
şimdi saatler ölümü vuruyor
uğuldayan bir rüzgar gibi git
her su bir yol bulur ya kendine
her ayrılıkta bir aşk bulur
şimdi saatler ölümü vuruyor
aynalara bırak suretini sevgilim
teşne bir kalp bırak avuçlarıma
dağların kül rengi akşamlarını bırak
gözlerinden bir damla bırak yangınıma
şimdi saatler ölümü vuruyor
beynimde bir tümör seni hatırlatıyor yalnızlığıma.
 
Yaralarımın Adı Sen
 
1.
 
dönüyorum
bir zamanlar seninle
gülen kente
sensiz ölüme bir adım daha yakın
o masum kente
dönüyorum şimdi
yüreğimde acılar
gözlerimde yağmur bulutları
ve düşlerimde yalnız bir kadın
ve yüzüm paramparça
dönüyorum
yaralarımın adı sen.
 
ateşe ver hadi
bir zamanlar sığındığımız
o yaslı evi
ateşe ver ve ağla arkasından hadi
bütün kentler sana kanasın
bütün düşlerin sana yansın
bütün aynalar kırılsın artık yeter
güzelliğini bana ver
yarama dokun
çünkü yaralarımın adı sen.
 
2.
 
söküp at içinden yitik zamanların zehrini
yaşama sevincin dursun hep kalbinde
düşün güzel günleri
hatırla hüzünlü sevişmelerimizi
ve bir kez daha dön hayata
korkularında ben
yalnızlığında ben
yalanlarında ben
ama sevgilim
yaralarımın adı sen.
 
 Kimi Görsem Beni Sen Sanıyor
 
hayatım; hep köşe başları ile
satır aralarında sıkışıp kalıyor
cinnetime hâlâ bir isim bulamadım
kimi görsem beni sen sanıyor.
 
utanıyor yüzümden kimi görsem
kimi görsem ömrümden çalıyor
geçmişimi kirletiyorum seninle yeniden
çünkü kimi görsem beni sen sanıyor.
 
Ölü Şairler Sokağı
 
1.
 
bu sokak benim
hadi en başından başlayalım
bugün günlerden cumartesi; koşalım
bugün günlerden pazar; susalım
hadi oturup en başından ağlayalım
şurada duran gökyüzümüz olsun
şurada duran yalnızlığımız olsun
kimseye görünmeden saklan ne olursun
korkuyorum bir çiçek vuracak bizi
korkuyorum annen bulacak bizi.
 
2.
 
duvarlarda örümcek ağları
sarmışlar kenti büsbütün
mevsimlerden bir ilk yaz akşamı
şiirlerini yazıyor
duvarlarına örümceklerin bugün
ölü şairler sokağı
durmuş bir eski zaman içinde
bak yol yakınken dönelim
çocuklar aç evde
saatler de katil bu gece.
 
3.
 
okulu kıran öğrenciler anlar beni
içimde hep suçüstü yakalanma endişesi.
 
Yalnızlık Bana Yasak
 
sen gittin kuşlar da gitti
ruhum derin yaslarda ki gibi
ayrılık gemisi kalktı yüreğimden
ve yarım kalan bir sevda meltemi.
 
güneş doğmuyor penceremden
düşlerim gerçek olmuyor sahteden
yalandan da olsa dön ne olur
yalnızlık bana yasak.
 
Ölü Kelebekler
 
anneme
 
ölü kelebekler doğurdun
düşlerin karaydı
düşlerinden önce gülüşlerini eksilttin
sonra birer birer sevdiğin insanları
yalnız kaldın
yalnızlığın acımasız kalıntılarını
hayatın boyunca hep üzerinde taşıdın.
 
kandan elbiseler giydirdin mutluluğuna
hep hüznün gölgesi altında kaldın
tırnaklarının üzerine katledilmiş kentlerin adını yazdın
yorgunluğunu dalgın dağların teşne bakışlarına yükledin
ve kimliğine kanla ekledin hayatını
ölü kelebekler
ölümü doğurdu karanlıktan
bahar yangınlarına boğdu seni
küllerin gri dalgaları yuttu nefesini
konuşamadın, anlatamadın, yürüyemedin bile
ölüm loşluğunda sadece şarkılar dinledin
için boşaldı
uçurumlar baladı bakışlarını
terlemiş avuçlarını güneşe açtın
anlamadı kimse; eriyerek öldüğünü anne.
 
Sana Sığınmıştım
 
denize sığınmıştım
çünkü tam ortadan yırtılan
bir bilet kadar savunmasızdım
çünkü üşüyen bir kâğıt gemiydim
ve yalnızdım.
 
gökyüzüne sığınmıştım
çünkü gönlümün ayazında
kuşlarım donuyordu bir bir
ve sokak köpeklerim
zehirlenerek ölüyordu içimde.
 
sana sığınmıştım
çünkü yaralıydım
kan kaybediyordum
ve yaramı saracak
merhametli ellerin
senin ellerin olduğunu biliyordum.
 
Yeni Dünya
 
güvercinler uçuyor şimdi havalarda
her güvercin senden bir parça taşıyor
kiminin beyazlığında buluyorum seni
kiminin ağlayışında sevgili.
 
güvercinler uçuyor şimdi havalarda
ölümden bahsedince ürküyorlar
- ah onlarda benim gibi ne çok yalnızlar
bir eşikten geçiyorum rüyamda
orada sen, ben ve bütün aşıklar.
 
Yüzünde Martılar Uçuyor
 
yüzünde martılar uçuyor
yanaklarından öptükçe
çığlık çığlığa
ve soluk soluğa
yüzünde martılar uçuyor.
 
şairin biri durmuş
parmaklarının ucunda sigarası
umutla bir şiir aşeriyor
yüzünün masumluğuna bakınca.
 
yüzünde martılar uçuyor
dudaklarından öptükçe
kıpkırmızı ve yoksul
yüzünde martılar uçuyor.
 
şairin biri durmuş
düşmüş parmaklarının arasından sigarası
yakıveriyor denizleri
yüzünün masumluğuna dalınca.
 
yüzünde martılar uçuyor.
 
Sen Giderken
 
bir tramvaydan iniyorum ama nasıl
nasıl nefessiz kalıyorum
oysa ben İstanbulsuz edemem bilirsin
bilirsin hiç bir şeyim
sensiz yaşamayı göze aldığımda ben.
 
saatim ama doğru ama yanlış
hep bu sokaklar çıkıyor önüme
hangi sayfayı çevirsem gözlerine rastlıyorum
ama senin ama değil bilmeden
şiirlerle ağlıyorum.
 
kırmızı bir gökyüzü kalıyor aklımda
mevsimler sana benziyor sen giderken
bu şehri alıp gidiyorsun
bu şehir artık hep yoksul
sen giderken susuyorum
tarifsiz büyüyor acılar.

 
Toplam blog
: 12
: 374
Kayıt tarihi
: 05.03.12
 
 

1988 yılında Kayseri'de doğdu. Afyon Kocatepe Üniversitesi Protez- Ortez bölümünü bitirdi (2009) ..