Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Kitap
 

Şer Saati

Şer Saati
 

Marquez'i okumadan önce hafif bir gülümsemeyle kendinden geçiver, çünkü birazdan kendini kaybedeceksin.

"Haz alıyorken hüzünlü olabilmenin doygun tadını" şimdiden hissetmeye başla ve o eylem için de peşinen gülümse çünkü hemen sonrasında o gülümsemeyle karışık bir "ne yapıyorum ben?" sorusunu sorma olasılığın var.

Bu sorunun yanıtıyla ise kendini, "yaşıyor olmakla" azıcık daha pekiştirirsin: Bu yanıt, okuyan için önemli ve vazgeçilmez bir kazanımdır; ve ayrıca pekçe değerli bir yanıttır.

"Olanları", "gerçek üstü mizahi" betimlemeler ile okuyanın gözünde somutlaştırıyor demek, kanımca, Marquez'in yazım stiline en uygun düşen tanımı ifade edecektir ve bununla birlikte Marquez'in ustalığı için söyleyenebilecek en doğru övgüyü de vurgulayacaktır.

İnsanoğlu, dramatik olarak tanımlayacağımız bazı olaylar yaşar ve aslında o olaylar, toplumun göreceği trajik anlardan bazıları olacaktır; veya tam tersi durumda, en sıkıcı ve sıradan bulduğumuz olaylar, belki de o toplum için en can yakıcı anlar oluverir.

İnsanların anları varsa toplumların da anları vardır ve bazı insanların kötü günleri ise o toplumun kara günleri olacaktır; ancak bazı insanların da çıkar günleri olabilecektir veya bazı insanlar için de bir vurdumduymazlığı ifade edebilecektir.

Böylesine tarihsel bir sonucun, ancak belirli bir süreç ile fark edilebileceği kanısındayım. Bunun için belirli bir sürenin geçmesi gereklidir ve o süreci yaşamın akıcılığı içerisinde bir durgunluk hissi ile kavrayabilmek gerekir. O kavrayış ise toplumun siyasal ve sosyolojik tarihidir.

Şu an en trajik anımızı yaşıyoruz demeyiz veya toplum olarak en komik anlarımız şimdiki anlardır diye beyanatta bulunmayız; bulunsak bile tarihsel bir sonucu ifade etmez. Ancak o anın zamanında olan bazı olayları, tepeden tüm yönleri ile izleme şansını bulabiliyorsak eğer, peşinen bir değerlendirmede bulunabiliriz.

Marquez, Şer Saati kitabında, yeri ve adı belirtilmeyen ve diktatörlükle yönetilen bir Güney Amerika ülkesinde, küçük bir kasabasında yaşanılan bir kaç günü anlatmaktadır. Bu kitapta anlatılan olayları, tepeden tüm yönleri ile izleyebilme şansını bulabiliyoruz ve böylece o toplumun siyasal ve sosyolojik yapısının izlerini de görebiliyoruz.

Güney Amerika'nın siyasal tarihi ise zaten dünyanın 3. sırasında diye tanımlanan ülkelerin siyasal tarihi ile oldukça benzerlik göstermektedir.

Toplumun tarihini biz insanlar yazarız. Yeri geldiğinde belediye başkanı, berber, polis memuru, din adamı, yargıç, asker veya bir diş hekimi oluveririz.

Kitaptaki karakterler belirli sınıfsal katmanları tanımlamakla birlikte, bizler de okuyanın rolünü bir güzel oynuyoruz. Yeri ve adı belirtilmeyen ve diktatörlükte yönetilen o ülkenin o küçük kasabasında, olanları gözümüz açık bir şekilde gözlemlemiş oluyoruz. Ülke, sorunlar ve siyasal çalkantılar ile karışıkken, kasaba için ise daha küçük ölçekli sıra dışı olaylar imgeleniyor. Hepsi birlikte, romanda, yönetim ile halk ve insanların sosyal ilişkilerini gösteren minyatürleştirilmiş bir resim ortaya konuluyor. Belediye başkanı, berber, polis memuru, din adamı, yargıç, diş hekimi ve diğer insanlarsa o kasabanın önemli katmanlarını belirtiyor ve insanların baskı anındaki tepkilerinin analizi yapılıyor.

Gabriel Garcia Marquez'in Şer Saati kitabı Can Yayınlarından Seçkin Selvi'nin çevirisi ile yayımlanmış olup, 185 sayfadır.

-

Görsel: Kitabın kapağı, kendi çekimim

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..