Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '06

 
Kategori
Küresel Isınma
 

Sera etkisi ve küresel ısınma

Sera etkisi ve küresel ısınma
 

Gezegenimizin baş belası : Sera Etkisi ve Küresel Isınma

Geçen gün iş için gittiğim bir şirkette konuşuluyordu; " Bu sene kış gelmiyecek galiba !.. " diye.. Gerçekten pek de haksız sayılmazlar. Çünkü, takvimlerin Aralık ayını gösterdiği bugünlerde, tüm dünya chritmas denilen yortuyu kutluyorlar. Bu yortunun kutlandığı her yerde kış mevsimi vardır ve bu yortu ile kış ve kar bir bütünlük teşkil eder. Ama gelin görünkü, ülkemde birçok yerde sonbahar daha yeni yaşanıyor...

Bunun görselliği çok farklı bir zevk ve haz verir ama, işin arkasında bambaşka bir gerçek var. Bu gerçeği görmek için kelli felli alim olmaya gerek yok. Herkes gençliğini, çocukluğunu anımsasın. Hatta 5-10 yıl geriye gitsin, enazından yaşlı büyüklerin anlattığı kış hikayelerini hatırlasınlar. Bunlar tevatür değil. Bunlar gerçek. Enazından ben çocukluğumda 1-1,5 mt. kar gördüğümü hatırlıyorum. Ya şimdi ? Aylardan aralık. Hava ılıman ve yapraklar çoğu yerde (mesela İzmir'de) daha yeni düşüyor, yeni yaşanıyor daha sonbahar. Bazı yerlerde ise bu yalancı bahar. Çünkü çiçekleri açtırmış. Daha bir-iki hafta önce, elime Bodrum'da, Antalya da sahilde çekilmiş fotoğraflar geldi. İnsanlar denize giriyorlar. Yılbaşı tatili yaklaştığında ve de tatilciler kayak tatili yapmayı, otelciler de para kazanmayı hayal ederken, Bursa'da ve Erciyes'te kar olmadığına dair haberler çıktı. Tatilcilerin ve işletmecilerin "kar duasına" çıkacaklarına dair bir kara mizah yapılsa da, yaşlı insanların ( mesela rahmetli anneannem yaşasaydı eğer böyle derdi) "çivisi çıkmış alemin. dünyanın sonu geldi " derdi. Ama bir gerçek var ki, o da dünyanın sonun yaklaştığı..

Gerçekten, son yıllarda yaşadığımız mevsimsel anormalliklerin, çevre felaketlerinin artması, hayvanların neslinin tükenmeye yüz tutması ( örneğin dünkü haberlerde "nil nehrinde yaşayan 'nehir yunuslarının' neslinin artık tükendiği bilgisi geçiyordu.), başka nasıl açıklanabilirdi ki ?

Kutuplardaki buzullar gittikçe eriyor. Bina yüksekliğindeki binalar, okyanuslarda dolaşıyor. İşte bir gazete haberi " Küresel ısınma, buzullarıyla ünlü Arjantin'i etkisi altına aldı. Buenos Aires'in 3 bin 200 kilometre güneybatısında bulunan Lago Argentino şehri, bu güne kadar buzullarıyla turistleri kendine çekerken, artık turistler dev buzulların sıcaklığın etkisiyle yıkılmasını izlemek için şehre geliyor. Şehrin ününü borçlu olduğu Perito Moreno buzulu, pazar günü turistlerin gözü önünde ikiye ayrıldı. " Bir diğer haber " Kutuplarda beklenen soğukluk ve donma olmayınca, ayılar kış uykusuna yatamıyor. "

Tüm dünya'da olduğu gibi, ülkemizde de yağışlar olmadığı yada yetersiz olduğu için barajlardaki su azalıyor, nehirler ve göller kurumaya başladı bile. Hava sıcaklıkları gittikçe artıyor. Siz kış mevsiminde 19-20 dereceleri gördünüzmü hiç. Doğu Anadolu'da bu zamanlar -20 lerde dolaşırdı sıcaklıklar. Şimdilerde sıfırı görmedi daha. Hatta, bütün ana haber bültenlerinde kapanan köy yollarındaki çalışmaları, düşen çığları seyrederdik. Ya şimdi ? Bu süreç hızla devam edecek. Dünya hızla bir felaketin içine girecek. Bunların tek bir açıklaması var : Kürsel Isınma.. bunu ne yapıyor : güneş.. güneş ışınları direkt ve ço etkili olarak gezegenimize ulaşıyor, peki neden ozon tabakası yırtıldığı için.. peki ozon tabakası neden yırtıldı ? sera etkisi.. sera etikisini ne meydana getiriyor ?

Peki sera etkisi nedir ? Sera Etkisi : Atmosferin, ışığı geçirme ve ısıyı tutma özelliği vardır. Atmosferin ısıyı tutma yeteneği sayesinde suların sıcaklığı dengede kalır. Böylece nehirlerin ve okyanusların donması engellenmiş olur. Bu şekilde oluşan, atmosferin ısıtma ve yalıtma etkisine sera etkisi denir. Dünya atmosferi cam seralara benzer bir özellik gösterir. diye açıklanabilir sanırım.

Son yıllarda atmosferdeki CO2 miktarı hava kirlenmesine bağlı olarak hızla artmaktadır. Metan, ozon ve kloroflorokarbon (CFC) gibi sera gazları çeşitli insan aktiviteleri ile atmosfere katılmaktadır. Bu gazların tamamının ısı tutma özelliği vardır. CO2 ve ısıyı tutan diğer gazların miktarındaki artış, atmosferin ısısının yükselmesine sebep olmaktadır. Bu da küresel ısınma olarak ifade edilir. Bu durumun, buzulların erimesi ve okyanusların yükselmesi gibi ciddi sonuçlar doğuracak iklim değişmelerine yol açmasından endişe edilmektedir.

İnsanların çeşitli faaliyetlerinin küresel ısınmaya katkısı şöyledir: (kaynak : Çevre ve orman bakanlığı verileri)

Enerji kullanımı %49,
Endüstrileşme %24,
Ormansızlaşma %14,
Tarım %13'tür.

Sanırım durum daha net anlaşıldı. Neden hala 'kışı yaşamadık' sorusunun, cevabı yukarıdaki açıklamalarda saklı. Küresel Isınma denen belanın ne kadar tehlikeli olduğu henüz anlaşılmasıyda şu gazete haberini de vereyim " Bir grup İngiliz bilimadamı küresel ısınmanın gelecek 50 yıl içinde dünyadaki canlıların dörtte birinin ölümüne neden olacağını bildirdi. Bilim dergisi Nature’da konuyla ilgili bir makale yayınlanan Leed Üniversitesi biyoloji profesörleri, 1 milyon bitki ve hayvan türünün tehlikede olduğunu söyledi. Araştırmacılar, çalışmalarını Avustralya, Avrupa, Latin Amerika ve Güney Afrika’da yürüttüler. Bilgisayar üzerinde oluşturulan modeller, birçok bitkinin iklim değişikliklerine ayak uydurabilmek için bulundukları çevreyi terk edemeyeceklerinden ortadan kaybolacağını gösteriyor. " 1 milyon bitki ve hayvan türü ne demek biliyormusunuz ? Doğa'nın dengesinin tepe taklak geleceği ve küresel ısınmanın, "küresel bir kıtlık ve yoksulluğa dönüşeceği " manasına da gelmektedir. Zira, dünya gezegeninde bitki ve hayvanlar, insanlar için hem besin, hem gelir kaynağıdır. Bunun ötesinde, bitkiler ve hayvanlar dünyanın ekolojik dengesini de sağlarlar. Nasıl sağladıkları konusunu da bir başka yazıda anlatmaya çalışayım bilgim dahilinde. Ama şu bir gerçek ki, sera etkisi ve sıcaklık yükselmesi sebebi ile, ekosistem üzerinde meydana gelebilecek hızlı ve anormal değişimler kalıcı olacak ve insanlar, hayvanlar, bitkiler bu iklimsel değişime ayak uyduramayacaklar. Bu da hızlı yok oluş sürecini tetikleyecek.

Tüm bunların ötesinde tüm dünya'da bu "küresel ısınma ve sera gazları" felaketini anlatan ve uluşları tek bir görüş çerçevesinde birleştirmeyi amaçlayan bir "kyoto protokolü" imzalandı. Bu protokol, tüm dünyada çevrenin korunmasına ilişkin uluslararsı standartlar getiriliyor. Sera gazlarının salınımı ile ilgilide geniş hükümler var bu sözleşmede. Ama gelin görün ki, Atmosfere salınan karbon oranının yüzde 55'ini üreten ülkelerin imza koyması şartıyla yürürlüğe girecek 127 imzalı Kyoto Sözleşmesi'ne ABD ve Rusya en büyük muhalefeti yürütüyordu. Ancak, kritik ülkelerden Rusya sözleşmeye imza atınca, yüzde 55 oranı yakalandı. Sözleşmenin 16 Şubat'ta yürürlüğe girmesi kesinleşti. Kyoto'ya giden yolda, doğal çevreyi korumak için hazırlanan, Türkiye'nin de imza attığı "İklim Değişikliği Sözleşmesi"nin ise hiçbir bağlayıcılığı yok. Sözleşme tamamen "tavsiye" niteliğinde. Ancak bu sözleşmenin bir ileri adımı olarak kabul edilen Kyoto Sözleşmesi hükümlerine uyum, imza atan ülkeler açısından zorunlu hale getirildi.

Peki şimdi ne olacak ? Eğer bir önlem alınamazsa, Dünya yeniden taş devrine dönecek mi ? Bunu biz göremeyiz sanırım ama, çocuklarımıza, onların çocuklarına bırakılacak bir dünya olmayacağı kesin...

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..