Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Seramik fincanın bedeli

Seramik fincanın bedeli
 

Kalabalığın içinde kafası karışık biri oturuyordu. Genç bir kız. Etrafındakiler hızlı adımlarla yürürken, telefonun öteki ucuna dert yanarken, ciddi ifadelere bürünmüş halde sorumluluklarını yerine getirirken, genç kız oturduğu masada öylece duruyordu. Önünde bir fincan çayın dumanları havada dağılıyor, o, dumanların arasında kendi dünyasını arıyordu. Aklındaki onca harekete rağmen, bunların orta yerindeki ufak boşluktan öteye gidememek onu hayrete düşürüyordu.

Mekanik sesleri duyuyordu. Etrafını saran duvarlarda sıkışıyordu. Fiziksel kalıplarda hapsoluyor, zihninin hayat dolu yanarına ulaşamıyordu. Oysa zihni, ruhu çoktan buraları terk etmişti. Doğuda, batıda, geçmişte, ötekilerin hikayelerinde idi. Çizilmiş sınırları, tasarlanmış engelleri yoktu. Onlar her yerdeydi... Onlar her şeyin içindeydi...

Bir yudum aldı kız çayından. Beyaz seramikten fincana baktı, ona dokundu. Bu yapay zarafetin, estetiğin bedeliydi içinde bulunduğu yalıtılmış dünya. Lüks barınakların, dört tekerlekli mesafe yakınlaştırıcıların, hayatı bir pencereye indirgeyen el oyuncaklarının bir bedeli vardı elbet. Zihni hepsini alaşağı ederken, kız naif fincandaki sıcak çaydan bir yudum daha aldı.

Biliyordu. İçinde yüzdüğü balondan hiç çıkamayacaktı. Süslü kelepçeler bileklerine bir kere takılmıştı, şimdi ancak hücrenin tepesindeki küçük pencereden dışarıya bakabilecekti. Gördüklerinin ötesi hiçbir zaman içine sığmayacaktı. Bedeni zarif dünyada hapis kalacak, zihni evrenin sonsuzluğunda özgür gezecekti.

 
Toplam blog
: 13
: 942
Kayıt tarihi
: 18.07.12
 
 

Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi seven, balık burcuna ait olduğundan hayallerinden vazgeçemeyen, bir ..