Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Serbest ticaret bölgelerinin önemi

Serbest ticaret bölgelerinin önemi
 

Geçen hafta Dubaı’de; 818 metre yüksekliğinde, Burc Halife (Halife Kulesi) isimli binanın açılışı nedeniyle zihinlerde oluşan, ihtişam ve zenginlik gibi çağrışımlar meydana getiren bu olayın, Dünya’da ekonomik kalkınmanın bir aracı olarak ortaya konulan “Serbest Ticaret Bölgeleri” modelinin, Birleşik Arap Emirlikleri Devletinin yedi emirliğinden biri olan Dubai’de başarı ile uyguladığını biliyor muyuz.

Dubai bölgesinin tarihi arka planından burada söz etmeyeceğim, ancak bugün yaşayanların uyguladığı ekonomik gelişmenin, var olan ihtişamı gerçekleştirdiği ortadadır.

Gerek bölge ülkelerinin kendi aralarında, gerekse Dünya ülkeleri ile devam ede gelen ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin başarılı bir sonucu olan Dubai örneği, bunun da sosyal, kültürel ve kentsel dönüşüm ve değişmeleri beraberinde getirdiği anlaşılmaktadır.

Ülkelerin gelişmişlik seviyelerini yükseltmenin yollarından birisi de; serbest rekabete dayalı ticari faaliyetler olduğu her kesim tarafından bilinmektedir. Ülkelerin ekonomik kalkınmasında; Serbest Bölgelerin, Serbest Ticaret bölgelerinin, Ortak Girişim ve Nitelikli Sanayi Bölgelerinin ve bunun farklı farlı uygulamalarının önemli rol oynadığı bu itibarla, serbest rekabetin en iyi uygulandığı alanların başında da “Serbest Ticaret Bölgeleri” modeli gelmektedir.

Serbest Ticaret Bölgeleri yoluyla, ülkenin dış ticareti arttırılmakta, ayrıca içerde oluşan üretim ve istihdamla, ülke kalkınmasında ekonomik, sosyal ve siyasal gelişme sağlanmaktadır.

İçerde, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişme sağlanırken, Dışa açık büyüme yoluyla, dış ticareti geliştirme amacı güden doğrudan yabancı sermayeye sağlanan teşvik ve avantajlar sayesinde, yabancı sermaye transferleri esnek hale getirilmekte, bunun sonucu olarak, sanayileşme ve teknoloji transferini daha rahat yapabilme imkanı elde edilmektedir.

Bu mekanizmanın hızlandırdığı üretim ve yatırım biçimi, istihdam hacminde önemli artışlar sağlamakta ve bütün bunların sonucunda, özellikle serbest ticaret bölgeleri modelinin uygulandığı ülkelerde, sosyal ve kültürel gelişme ve değişmeleri netice veren, modern kentsel yapılar meydana getirilmektedir.

Bu itibarla; ülkelerin veya ülke gruplarının ekonomik bir kalkınma modeli olarak benimsemiş ve ilan etmiş olduğu, “Serbest ticaret bölgeleri” uygulamalarının, Dünya’da gittikçe artan bir hızla öneminin artmakta olduğuna şahit oluyoruz.

Bunun son örneği ASEAN ülkeleri arasında yeni kurulan ortak girişim ve ticaret bölgesidir.

Geçmiş dönemleri kapsamakla birlikte, geçen yıl Dünya’da yaşanan ekonomik krizin Asya'daki bu ülkelerce iyi algılandığı, Gelişmiş-Merkez- ya da kalkınmış ekonomilere olan bağımlılığını azaltmak ve yeni bir birlik olma amacı güdülerek kurulan Ticaret bölgesinin ASEAN ülkeleri tarafından Doğu Asya’da kurulup gelişme yolundadır.

ASEAN, 8 Ağustos 1967’de Bangkok’ta Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur’un kurduğu uluslararası bir örgüt olup, 8 Ocak 1984’te Bruney Darussalam (Bruney Sultanlığı), 28 Temmuz 1995’te Vietnam, 23 Temmuz 1997’de Lao PDR (Laos) ve Birmanya ve 30 Nisan 1999’da Kamboçya örgüte dâhil olmuştur.


Doğu Asya'da kurulmakta olan yeni ticaret bölgesinin, Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika var olan serbest ticaret bölgeleri ile rekabet edebilecek bir düzeye erişeceği dolayısı ile rakip olacağı düşünülürken yeni bir ekonomik entegrasyon oluşturmaktadır.

Söz konusu Serbest bölgenin içinde Çin ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'nin (ASEAN) altı kurucu üyesi yer alıyor.

Yeni serbest ticaret bölgesi, üye ülkelerin toplam nüfusu açısından dünyadakilerin en büyüğü olacağı iddia ediliyor. Söz konusu yedi ülkenin toplam nüfusu, Dünya nüfusunun üçte birini oluşturuyor.

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)'a üye toplam 10 ülkenin oluşturduğu yeni ticaret birliğinin birlik merkezi olarak, Endonezya'nın başkenti Cakarta'yı kabul ettiğini, Endonezya, Brunei, Malezya, Filipinler, Singapur ve Tayland’ın 2010'a kadar Çin'e uyguladıkları gümrük tarifelerinin yaklaşık tamamına yakınını ayıklayarak ortadan kaldıracaklarını, Laos, Vietnam, Kamboçya ve Myanmar'a ise 2015'e kadar süre tanındığını elde edilen bilgilerden öğreniyoruz.

Ancak Endonezya ve Filipinlerde bu yeni ticaret bölgesine yönelik çekincelerinin bulunduğunu, bu ülkelerde tekstil, ayakkabı ve çelik gibi sektörler ucuz Çin ithal malları karşısında kırılgan yapısının olduğu biliniyor.

2005'te 113 milyar dolar olan Çin-ASEAN ticaret hacmi 2008'de 192.6 milyar dolara yükseldiği, 2010'da ise 200 milyar dolar olmasının tahmin edilmekte olduğu belirtilmektedir.

Mali risklere karşı, ASEAN ile Japonya, Çin ve Güney Kore, 120 milyar dolarlık döviz rezervi fonu oluşturacakları, ortaya koyacakları fonla, bölgenin kapasitesinin korunacağını, artan riskler ve küresel ekonomik tehditlere bir güvence olarak, birliğin yapısının güçlendirilmesinin amaçlandığı da ileri sürülmektedir.

Küresel birer oluşum olarak karşımıza çıkan serbest ekonomik bölgeler gerçeği ve uluslar arası ekonomik entegrasyonların önemi hiç şüphesiz ülkemiz açısından da takdir edilmektedir.

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..