Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Serçe

Ertelenmiş bir aşkın kırıntılarını didikleyen bir serçe vardı uzak diyarlarda
Ertelenmişmi gecikmiş mi yoksa hiç yaşanmamış bir sevda mıydı
bilmeden çırptı durdu kanatlarını
hiç yorulmadan konmadan bir dala arayacağım rüzgara karşıda olsa uçacağım
maviliklerde ve onu bulacağım diyordu birazda korkarak
her gün süzülürken gökyüzünde serpilen bir fidan arıyordu buğulu gözleri ile
aşağıdaki çiftliklerin bahçesinde.
ama artık umudunu yitirmiş ve yorulmuştu serpilen fidanın dibinde yiyecek kırıntıları
bulurum diye avutuyordu kendini ama açtı
tam artık herşey bitti deyip çırpmaya dermanı kalmadığı kanatlarını bırakıp rüzgara
çakılacaktı ki kuru toprağa
biraz ilerideki bir çiftliğin bahçesinde başka bir fidanın dibindeki ekmek parçası ilişti gözlerine
son bir gayretle kendini atabildi oraya
minik gagası ile ekmeği yemeğe çalışıyor aç geçirdiği günler aklına gelip zorluyordu kendini biraz daha fazla yiyebilmek için
artık doymuştu fakat şimdi yarınların korkusu sarmıştı içini
acaba yarında doyurabilecekmiydi karnını
sonra havalandı oradan
geri dönerken yine serpilen fidanını arıyordu gözleri umutsuzca
hala aklı ondaydı
ertesi gün sonraki gün sonraki ay sonraki yıllar hep ekmeğini buluyordu o başka ağacın altında
aç değildi artık
ama buruktu kalbi biraz hep hayalini kuruyordu serpilen fidanın
yine bir gün giderken o başka ağacın altına
aşağıda bir pırıltı gördü ve süzüldü oraya doğru
minik kalbi pır pır atmaya başladı, gözlerine inanamıyordu
serpilen fidanını görebilmişti artık
hep yanlış yerlerde aramışım diye kızdı kendine
ama olsun artık bulmuştu ya çok mutluydu
başkaları bakmıştı serpilen fidanına yıllarca
ama belliki ilgiyle sevgiyle bakmış
baksana meyva bile vermiş genç yaşında bir başka güzelleşmişti
tam bunları düşünürken çiftliğin sahibi yaklaşıyordu sert adımlarıyla
küçük serçe hemen uçup oradan o başka ağacın dibine kondu herzamanki gibi
aklında serpilen fidan vardı ama bu ağacada bitmeyecek bir borcu vardı
öyle ya yıllarca o doyurdu karnını o korudu kızgın güneşten gölgesiyle
onun yaprakları engelledi sağanak yağmurlardan küçük serçenin tüylerini
ve en önemlisi onun dallarında yuva kurdu küçük serçe
ama yinede aklında serpilen fidan vardı
tekrar havalanıp baktı gökyüzünden serpilen fidana
gölgesinde piknik yapanların değerini bilmeden silkelediği piknik örtüsünden düşen kırıntıları görüp kondu serpilen fidanın gölgesine
nasılda mutlu idi onun yanında yıllardır hiç böyle mutlu olmamıştı
artık her gün kısada olsa uğruyordu serpilen fidanın yanına ve kırıntılar ile karnını doyurup o başka ağaca gidiyordu mecburen
yuvasının olduğu dala yavrusunun olduğu dala
tok olmasına rağmen açmış gibi yiyiyordu ona uzatılanları
korkuyordu birgün kaldıramazsa minik kanatları bu ağırlığı ya da yaramaz bir çocuğun sapanından çıkan bir taş patlarsa minik bedeninde
ve bir daha göremezse , yapraklarının hışırtısını duyamazsa serpilen fidanının diye korkuyordu
bir tek şey istiyordu onu yaratandan
vurulursa eğer gökyüzünde
son bir güç ver bana diyordu
nerede olursam olayım serpilen fidanıma ulaşabilecek kadar zaman ver bana diyordu
verki onun dibinde toprağa düşeyim
oraya gömsünler beni
orada toprağa karışsın minik bedenim, suya karışsın
ancak ozaman serpilen fidanın köklerine ulaşıp oradan içine girebilirim
sonrada dallarına ulaşıp belki bir çiçek olarak hayata geri dönebilirim
hemde en sevdiğim yerde
sevdiğimin içinde sevdiğimin kalbinde……………

 
Toplam blog
: 89
: 491
Kayıt tarihi
: 06.09.09
 
 

Sakaryalıyım. Evliyim. Özel bir şirkette çalışmaktayım. ..