Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

Serdar Yıldırım'ın hayat hikayesi 1959 yılında İnegölde doğdum. İlk, orta ve liseyi İnegölde okudum. Lise 1 e giderken okulda düzenlenen şiir yarışmasında ilk 10 a giremedim, ama edebiyat dünyasına giriş yapmış oldum. Şiir yazmaya devam ettim. Yazarların şiirlerini inceledim. Kelime dağarcığım gelişsin diye sözlük ve imla kılavu..

Devamı
 
 

Yazdığım Kategoriler

 
Baba Koç ile Kızıl Kurt

Selamlar çalıkuşu. Hikayemi beğendiğin için, teşekkür ederim. Bu hikayemin devamını yazmadım. Aslında yazılır. Daha sonra Baba Koç'un başından geçen türlü olaylar kaleme alınabilir. Kurtlar, yeni bir başkan seçip nefretle, kinle Baba Koç'un üstüne gelebilirler. Bazı hikayelerim yıllar önce yayınladığım kitapları okuyanlar tarafından işte bu kitaptaki en güzel hikaye şudur dendiğinde, dikkatim o hikaye üzerinde yoğunlaşır ve devamını yazardım. Lepistes, Deve Kervanı, Ot Yiyen Kaplan ve Gölgesiyle Yarışan Tay isimli hikayelerim biraz uzuncadır, çünkü devamını yazmışımdır. Milliyet blog sayfamda da bulunan Ot Yiyen Kaplan ve Gölgesiyle Yarışan Tay son şekilleriyle okunmaktadır. Bu iki hikayemin 80 sayfalık bir roman olması için, iki yıldır devamını yazmaktayım. Çok güzel olmaları için, özene, bezene yazıyorum ve daha uzun yıllar iki hikayemin üzerinde çalışmam gerekecek. Hangi hikayemin adını Google'ye yazarsanız pek çok site ve forumda okunduğunu görürsünüz. Sevgiyle kalın

04 Mart 2011 10:19
Masallar çocuklar içindir…

Keloğlan kasabaya tavuk satmaya gitmiş. Pazara gelince elindeki iki tavuğa müşteri aramaya başlamış. Adamın biri tavuklara bir altın vermiş. Keloğlan bunu kabul etmemiş. İlle de iki tavuğa iki altın isterim demiş. Keloğlan’ın tavukları bir altına vermediğini gören adam: “ Bak Keloğlan, bende bir define haritası var. Yalnızım, yaşlandım artık. Bu sebepten defineyi aramaya çıkamadım. Eskiden Zenginoğlu’ nun konağında çalışırdım. Bu haritayı bana Zenginoğlu vermişti. İki tavuk benim olsun, harita senin olsun, defineyi ara bul, ömrünce mutlu ol ” demiş. Keloğlan adama inanmış, değiş tokuş yapılmış. Keloğlan akşamüstü yorgun argın köyüne dönmüş. Anası: “ A benim kel oğlum, kabak oğlum. Hiç bu kağıt parçasına iki tavuk verilir mi? Sen tavukları satıp gaz, tuz alacaktın. Kandırmışlar seni. Şimdi karanlıkta otur, yemekleri tuzsuz ye de aklın başına gelsin ” diyerek bağırıp çağırmış. Keloğlan oralı olmamış, aklı fikri definedeymiş. Sabahı zor etmiş, erkenden kalkmış. Anasına: “ Ana ben

29 Kasım 2010 17:45
 
Toplam blog
: 33
: 839
Kayıt tarihi
: 30.11.10