Sergi, seçim, geçim, ille de bahar

Yaşadığımız son günler resmen kâbustu diyeceğim ben. Çünkü o kadar yoğun gündemler yaşadım ki.

Yeni yıldan önce başlayan kriz ve devamında işsizlik. Ardından seçim ve yaratmış olduğu kirlilikler.

O kadar bağrındık ama kimse bizi dikkate almadı yaklaşan kriz uyarılarımıza. Zannettiler ki bizi ilgilendirmeyecek. Seçimle beraber zaten unutuldu gitti. Ne tedbir alan var ne de yükselen çığlıkları duyan. Tek derdimiz seçim. Tamam demokrasinin bir gereği seçimler. Ama bu her şeyi rafa kaldırmak olmamalı. Her neyse sokaklar caddeler sanki kriz yokmuşçasına bir bolluğa büründü. Bayraklar, pankartlar, gezinen otobüsler hepsi farklı telden çalıyor ille de en doğru bizi diyorlar. Dediler de hem de hepsi.

Kazanan kazanamayan herkes kendine göre galip ama bildiğim tek şey yine bizim kaybettiğimiz.

Aklıma “Filler boğuşu olan çimlere olur” sözü geldi. Seçim dolayısı ile boşalan kasalar bu krizle beraber acaba kimin kesesinden dolacak senin benim kesemizden başka?

Dedim yaa oldukça yoğun gündem dolu aylar geçirdik geçireceğiz de.

İlk molayı Sevgili Bülent Göncü ve Yeşim Koç’un sergisinde verdik. Özlemişiz dedik birbirimizi. Güzel bir koşuşturma ile hazırlıkları tamamladık. Ama Yeşim'in heyecanı müthişti. Kolay değil ilk sergisi. Ama resimlerine baktığımda boşuna heyecanlandığını söyledim çünkü gerçekten güzel ve yaratıcı eserler ortaya çıkarmış arkadaşımız. Yaşam ağacından, tekstiline hepsi bir bütünlük içinde güzel çünkü. Sevgili Bülent rahat tavırları ile beni şaşırttı, ben ondan daha heyecanlıydım resmen. Ee kolay değil yılları devirmiş onun için normal bir gün. Ama her fırça darbesinde verilen emekleri görmemek mümkün değil. Gerçekten yoğun bir çaba harcadı dostlarımız. Sergiye ilk Ruksan, Sema Küçük ve Celal Beyler geldi. Başladı bir koyu muhabbet. Ardından ekürim Sema ve Özlem geldi . Özlem ve Celal beyler daldılar koyu bir muhabbete seçimler ile ilgili tabiî ki. Ardından Erol Bey daha sonrasında ressamımızın yılbaşı resim çekilişini kazanan Esen (Mavi yelken) geldi. Esen diyorum çünkü kızlarımla yaşıt gördüğüm güzel bir genç arkadaşımız. Erol ve Enfal Beylerin teşrifi ile grup oldukça genişleri. Serginin ortasına masa kurduk resmen. Artık herkes birilerine laf yetiştirmeye çalışıyor ve özlem gideriyor. Keyifli sohbette ikram ve şarabın güzelliği de katılınca nefis oldu. Son katılan Emre, Uğur ve oğlu Erdal ile Ezgi arkadaşlarımız keyfimize keyif kattı. Keyfimizi tek kaçırmaya çalışan Sema Küçük’ün devamlı Ruksan’a hadi kalkalım demesi oldu ki çok çabuk ekarte edildi.

Tek tek, terk etmeye başladık bu güzel mekanı, içimizde güzel anılar ve yüzümüzde tebessüm ile.

Pazar sabahı saat sekizi on geçe hazırdım sandığımın başında. Benden önce bir kişi vardı oyunu kullanan sıra bana geldiğinde başladım sandıklar ile kapalı mekân arasında mekik dokumaya. Ben kalktım altından da yaşlıların işi zor dedim. Çıktım Beylikdüzü’nden yola doğru Küçükyalı’ya annemlere. Babam Şarköy’e gitmeden torunlarıyla bir piknik yapmak istiyor biz de sebepleniyoruz . Oyunu kullanan düştü tek tek eve. Yakacık dağlarına çıktık oldukça sakin ve güzel bir mekanda baharın gelişini kutladık. Tüm hengame ve sıkıntılara inat. Yeğenler hayatından memnun koşup oynadılar bol oksijen alarak. Bizi sormayın biz dibine vurduk bardakların.

Beylikdüzü’ne Pazartesi döndüm. Kızımla “Güneşi gördüm” dedik ve sinemaya gittik. Nihayet biz de güneşi gördük Türkiye gerçeğine içimiz burkularak baktık. Geldiğimiz bu durum içimizi burkuyor doğru ama ne yapalım ki bu bizim gerçeğimiz. Mahzun Kırmızıgül kendini güzel ifade ediyor.

Eve geldiğimde Boluğu açmak oldu ilk işim. Arkadaşlarım resim resim diye inliyorlar. İvedilik ile yükledim resimleri sizlerle paylaşıma açmak için.

Yazıma anca sıra geldi ne yapayım.
Evet arkadaşlarım gerçekten güzel bir hafta sonu yaşadık, dopdolu bundan sonrası baharla birlikte yeniliklere gebe olmalı diyorum.