Şeriata sürüklenen ülkem

Gazetelerde yeralan iki haber:

1.Taşlarla başını ezerek öldürdüler

'' Irak’ın Musul kentine bağlı Şehan kasabasında, "koca şiddetinden" kaçtığı ve Yezidilere sığındığı için ilçe meydanında linç edilerek yarı çıplak soyulan ve çocukların yanında başına taşlarla vurularak linç edilen sünni Müslüman kadının görüntüleri, insanlıktan nasıl çıkıldığını gözler önüne serdi.
İnsanlıktan çıkmış bir halde ilçe meydanına getirilen ve burada yarı çıplak soyulan kadın, önce alanda toplanan yüzlerce kişinin tekmeleri altında yarı baygın yere düşerken, ardından da taşlarla başı ezilerek öldürüldü.
Görüntülerde bu linç girişimine kimsenin müdahele etmediği, çocukların bile genç kadının başı ezilirken olaya seyirci olduğu gözlendi.''

2.Starbucks'ta namahrem

''Suudi başkenti Riyad’daki bir Starbucks’ta finans uzmanı bir kadın ile erkek meslektaşı iş görüşmesi yaparken, polisin ani baskını sonucu tutuklandılar. "Yara" adlı kadın hapishaneye götürüldü, tepeden tırnağa soyularak arandı. Sonra "namahremle" yakalandığına dair bir itiraf zorla imzalattırıldı. Kadını hapisten kocası kurtardı, erkek hálá içeride.''

Bugün gazetelerde yeralan iki haber. Din adı altında kadına yönelik olarak yapılan şiddet ve acımasızlığın göstergeleri. Şeriatın hüküm sürdüğü, laikliğin adının bile geçmediği yerlerde insanlar dini istedikleri gibi kullanıyorlar. Suç ve Ceza kavramını sözde dinle bütünleştirerek kendileri uyguluyorlar. Peki suç ne. Kadın olmak. Peygamberimizin kadına verdiği önemi bilmeyen yoktur. Ve Kuran'a görede '' kadının ve erkeğin karakteri, toplumun değer yargılarına ya da süregelen gelenek ve göreneklere göre değil, Allah'ın bildirdiği "ideal Müslüman ahlakına" göre şekillenmektedir.'' denilmektedir.

Ülkemizin şu anda sözde en önemli meselesi türban. Türbanı tartışıyoruz haftalardır. Üniversitelere girmeli mi türban. Girerse nasıl olmalı. Tek sorunumuz bu. Kişiler başlarını örtmek konusunda kendi inançlarına göre özgürdür. Türban bir siyasi simge değildir. Kadın kendi iç huzurunda eğerki örtünmek istiyorsa başını bağlar. Laik Türkiye' mizde bunu sorun yapanlar sadece ülkemize kendi çıkarları için şeriatı getirmeye çalışan zavallı bir grup insandır . Laik olmayan ve şeriatla yönetilen bir ülkede yaşananlar bu iki haberde görüldüğü gibi açık seçik ortadadır. Şimdi yapılması gereken ne peki. Ülkemiz gün be gün karanlığa sürüklenirken Atatürk'ümüzün bize miras bıraktığı Türkiyemize sahip çıkmalıyız.

Atamızın gençliğe hitabesinde dediği gibi:

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

BEN BİR TÜRK GENCİYİM VE BU ÜLKEYE SAHİP ÇIKMAKTA EN ÖN SIRADA YERALMAKTAN HİÇBİR ZAMAN ÇEKİNMEYECEĞİM.