- Kategori
- Edebiyat
Sesim sensin
SESİM SESİN
Sesim; Sesim eksi yumuşaklığını kaybetti, kalın ve titrek çıkıyor şimdilerde… Kelimelerim daha bir sert, sanki yoksun merhametten… Ne desem olmuyor bazen, ne demesem olmadığı gibi…
Gözlerim görmek istemezmişçesine, bakmaktan aciz… Kuru bir yaprak görse, dalından düşmek üzere olan, o hazin düşüşü saatlerce seyreden ben, dalgaların sesini duymak için kilometrelerce yol giden ben, gökyüzüne bakıp yıldızları saymaya niyet eden ben…
Ben, bende bana yetecek kadar bile bir ben kalmadığında, senle çoğalttım kendimi…
Yetiyordu yüzdürmeye nilüferleri gölün üzerinde düşünüşlerim… Birer mum oluyordu ışıtıyordu usumda tüm Ankara’yı, kuleden sarkan umutlarım…
Neredesin, azaldım-çoğalt beni…
Sesin; Sesin mutsuzdu, sesin kızgındı bana…
Avazı çıktığı kadar bağırıyordu kalbin, isyanı yine bana…
Kırıyordu cümlelerin, geceyi aydınlatacak kadar çakıyordu şimşek gibi aklımda ve kör edecek kadar ışıtıyordu karanlıkları ve ben o gece görmez oldum…/ Duymaz oldum…
Hislerimi yitirdim: Ne sevinçler ne de hüzünler, bir göz kırpması kadar etkilemiyor artık beni…
Rüzgârını hissetmiyorum koşan atların,
Hissetmiyorum balıkların çırpınışlarını, can verirken
Bir oltanın ucunda…
Yok oldum, kayboldum
Yatıyorum uçsuz bucaksız bir kar tarlasında
Ve / Yudumluyorum hala o sıcacık şarabın, aşkını…
Neredesin, ölüyorum-yaşat beni…
Alaz/Kelimelerin Dansını özleyen benden, iç çekişler…