Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Sessiz beklentilerin inanılmaz yıkıcılığı

Sessiz beklentilerin inanılmaz yıkıcılığı
 

Bir çığlık olur beklentinin sessizliği... Ruhları yırtan bir gök gürültüsünü andırır... Dayanılmazdır verdiği huzursuzluk... Durmadan büyür üstelik gürültüsü ve huzursuzluğu…

Beklentilerden bahsediyorum... Beklentinin adı yoktur... Beklentinin sözleşmesi yoktur, verilmiş söze bağlı değildir... Zamanı yoktur... Değeri, bedeli belli değildir... Beklenti mutsuzluğun yok edilme çabalarının adıdır, etiketidir... Mutsuzluğu dize getirmenin diğer adıdır... Mutsuzluğa karşı kazanılacak zafer ise kendi elinde değildir insanın, böyle bilinir... Mutsuzluğu vuracak şövalye lazımdır… O şövalyenin adı bellidir, hatta karşında durmaktadır... Oysa O domuzluk yapmaktadır... Şövalye dediğim eştir, sevgilidir, dosttur, kardeştir, anadır, babadır, arkadaştır… Yani en yakın olduğundur...

Hiçbir zaman söylenmez, istenmez beklenti... O koca bir boşluktur... Kahreden bir ağırlıktır... Bekleyen bilir ancak ne beklediğini... Beklenilen de bilir beklentiyi... Fakat ne bekleyen söyler açıkça, nede beklenilen dinler gerçek anlamda… Karşılıklı oynanır beklenti oyunu… Bekleyende bilir beklentinin ne olduğunu, benlenilende bilir beklentinin adını…

Bekleyen karşısındaki kişiden sessizce bekler beklentisini... Karşısındaki kişi de bilir bu beklentiyi... Delirtir bu beklenti onu... Oda beklentilerinden vazgeçmesini bekler karşısındakinden... İşte dünyadaki en büyük çığlık budur... Her evde yaşanan, her ilişkiyi zehirleyen duygu budur... Her ilişkideki sevgisizliğin adı budur... Evlerden imdat diye kendini atmanın nedeni budur... Karşısındakini domuz gibi görmenin nedeni budur; Domuz herif/karı, bal gibi bilir, beklediği şeyi... Ona bir şekilde aktarılmıştır bu duygu...

Oysa ortada ne söz vardır verilmiş nede bu beklentiyi haklı çıkaracak bir işaret... Hissedilmiştir sadece… Bir taraf ummuştur, öte taraf ise öyle bir şeyin kendisinden beklenilmeyeceğini ummuştur...

Bir açılsa o susan yürekler... Bir dökülse söze o salakça beklentiler... ‘’Mutsuzum! Sebebi sensin!’’ dense bile yeter… Mutsuzluk paylaşılsa bile yeter... Beni sen mutlu edeceksin sanmıştım, oysa beni başka şeyler mutsuz ediyormuş diyebilmek için bile o sessiz kavgaların bitmesi gerek... Söze dökülse o beklentiler denilecek ki; ‘’Sen benden mutsuzmuşsun, nasıl beklemişim onca şeyi senden?’’ 

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..